Gündem

Doç. Dr. Alper Şener 'Her Şey Bitmiş Değil'

Koronavirüsün ilk vakasının görülüğü 11 Mart’tan bu yana çetin bir mücadele içine giren Sağlık Bakanlığı verilen mücadele sonrasında vaka sayısı ve ölüm oranları düşüşe geçmeye başladı.

Koronavirüsün ilk vakasının görülüğü 11 Mart’tan bu yana çetin bir mücadele içine giren Sağlık Bakanlığı verilen mücadele sonrasında vaka sayısı ve ölüm oranları düşüşe geçmeye başladı. Koronavirüs mücadelede günlük iyileşen hasta sayısının, yeni pozitif vaka sayısını  geçmesine ilişkin açıklamalarda bulunan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, henüz hiçbir şeyin bitmediğini söyledi. Şener Mümkün olduğunca tedbiri elden bırakmayalım, yasaklara uyalım, sosyal mesafeye dikkat edelim, maske uygulaması, el  hijyenine dikkat edelim. Her şey bitmiş gibi algılamayalım” dedi.

Düşüşe geçen yeni vaka sayıları ve ölüm oranlarına ilişkin ulausal bir kanala değerlendirme yapan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, Test sayıları aynı kalmasına rağmen yeni  vaka sayısında hızlı bir düşüş meydana geldiğini söyleyerek “Hızlı bir düşüş meydana geldi. İyileşen hasta sayımızda çok hızlı bir şekilde artıyor. Bu rakamsal olarak bizi çok aldatmasın.  Pergel istediğimiz oranda genişliyor ama çok hızlı bir düzelme var. Bu hızlı düzelmeler  her zaman iyi bir sonuç doğurmayabilir. Çünkü iyi düzelmelere de insanlar kanabiliyor. ‘Her şey yolunda gidiyor’ diye düşünerek, o psikolojide hareket ederek tekrar dışarıya çıkıyorlar. Bu durumdan endişe ediyorum. Normalde beklediğimiz şey şudur; 3 ile 7 günlük dalgalanmaları minimumda tutup, çünkü bu hastaların entübasyon dönemi 14 gün. 14 günden önce bu kadar hızlı vaka sayısında düşme, iyileşen sayısında artış beklemiyoruz.  O yüzden bu da yalancı iyilik hali olabilir. Rakamları çok konsantre olmadan genel olarak değerlendirmek lazım. Yani 3 günlük düzelmeler bizim için önemli,  güzel sonuçlar ama 1 hafta, 10 günlük düzelmeler  bizim için daha değerli. Bu 3 günlük düzelmelere yada dalgalanmalardaki bozulmalara, hızlı iyileşmelere çok kanmamak lazım. Bu yalancı bahar havası olmasın” diye konuştu. 

Bittiğine Dair Bir Algıya Kapılmayın
Şener, sokağa çıkma yasağının etkisini görüldüğünü söyleyerek, “Ben yinede temkinli olmaktan yanayım. Bu kadar hızlı düzelme pek beklenen bir şey değil. Bu geçici dalgalanmalar zaten beklenen bir şey. Bu periyottan sonrada olgu sayılarında yeniden artış meydana gelir. İyileşen sayısında düşme, olgu sayısında  yeniden artma gibi ikinci dalgalanma olabilir. Bunu hazırlıklı olalım. Hazırlıklı olmakla kastettiğimiz şey; mümkün olduğunca tedbiri elden bırakmayalım, yasaklara uyalım, sosyal mesafeye dikkat edelim, maske uygulaması, el  hijyenine dikkat edelim. Her şey bitmiş gibi algılamayalım. Rakamlardaki dalgalanmalar güzel. Bu tip salgınlarda bizim beklediğimiz kademeli iniş. Kademeli bir iniş olmadı. Hafta sonu yapılan sokağa çıkma yasaklarını şuanda meyvesini topluyorum. Hızlı bir düzelme meydana geldi. Bu hızlı düzelme kimseyi yanıltmasın” ifadelerini kullandı.

 Bayram sonrası veya bayram öncesi periyotta normalleşme sürecinin  Sağlık Bakanlığı tarafından planlandığını söyleyen Şener, yine de vatandaşları temkinli olmaya davet ederek  “Sosyal mesafe kaybolup, insanlar maske uygulamasına uymayıp, kalabalık ortamlarda bulununca Mayıs’ın 10’undan sonra bir dalgalanma olacaktır. Olgu sayısında yeniden bir sıçrama olacaktır. Bu da normalleşme  sürecini geçiştirecektir. Bizim korkumuz o. Şuanda her şey yolunda giderken, kademeli olarak iyileşme devam ederken, olgu sayılarımızda azalma varken, iyileşme periyodunu sekteye uğratacak davranışlarda bulunmayalım. Gece 12’de sokağa çıkma yasağı biter bitmez sokağa  çıkanları gördük. Bu ciddi anlamda problem.  Dikkat etmek lazım. Bu normalleşme sürecini geciktirecek” şeklinde konuştu.

Entübe Hasta Sayımız Beklenen Rakamların Çok Altında
Yoğum bakımdaki hasta sayısının beklenen rakamlarda olduğunu söyleyen Alper Şener, “Beklenen rakamların altında yada üstünde değil. Ama entübe hasta sayımız beklenen rakamların çok altında. Bu hastane şartları içerisinde kritik hasta bakımını iyi yapıyoruz demek oluyor.  Kritik hasta bakımıyla hastalarının entübe sürecinin iyi yönetildiğini biliyoruz. Hastaların mekanik ventilatöre, solunum cihazına olabildiğince geç bağlandığını, geç bağlanmasıyla birlikte bu süreçten ayrılma periyodunun hızlı olduğunu görüyoruz. Biz sahada şunu da yaşıyoruz. Diğer ülkelere göre kıyasladığımızda iyileşen hastalarımızın çok büyük bir grubu normal servisten çıkan hastaların yanında yoğun bakımdan çıkan hasta sayımızda ciddi kalabalık bir sayı. Bu bizim için sağlık sisteminin salgınla olan mücadelede özellikle yoğun bakım yönetiminin iyi olduğu  ve başarılı olduğunu gösteriyor. Ne kadar çok test yaparsanız o kadar fazla kişiyi yakalamış, o kadar fazla kişiye de hastaneye gitmeden bu tanıyı koymuş oluyorsunuz. Çünkü biz şunu biliyoruz ki; hastaneye herhangi bir şikayet için başvuranların dışında da hiçbir bulgusu olmayan hasta grubu virüsü, boğazlarında bulunarak yaygınlaştırabiliyorlar. Bu filyasyonun sahadaki uygulaması. Filyasyonda  herhangi bir hastaya tanı kondu. Tanı konduğu anda o hastanın etrafındaki geçmişe yönelik temasta bulunduğu kişiler taranıyor, gerekirse boğaz testi yapılıyor. Bu yapılan testlerle birlikte hastalık oluşmadan tespit ediliyor. Hastalık oluşmanın dışında boğazında  virüs olup da bunu mümkün olabildiğince kişilere yaymadan önce sahada yakalanıyor” diye konuştu.

Maske Her Zaman Teması Engeller
Süper bulaştırıcı kavramına değini Şener, “Süper bulaştırıcı dediğimi kavram bilimsel literatür içinde çok iyi tanımlanmış bir kavram değil.  Bunun beraberinde şunu biliyoruz ki;  özellikle 20 yaşında altındaki  yada 20 ile 40 yaşındaki grupta boğazında bu virüs varken hiçbir bulgu olmayabiliyor. Boğazda yanma, batma,  herhangi bir ateş, solunum sıkıntısı olmuyor. Bu hasta grubu bulaştırıcı grup. Bu grubu yakalamak filyasyonla mümkün oluyor. Çünkü bu hasta grubunun yüzde 80’lik kısmı hastaneye gitmiyor. Hastaneye gitmediği için bu virüsü farkına varmadan etrafına yayıyorlar. Bu riski yönetme anlamında en önemlisi maske iğle dolaşmak. Çünkü maske her zaman teması engelleyecektir. Solunum izolasyonu dediğimiz kavramın üstünde durmak, sosyal mesafeyi korumak gerekiyor. Siz kendiniz farkında olmadan hasta olabilirsiniz veya virüs boğazınızda olabilir. Bunu bulaştırıcılığını yaygınlığını kesmek bizim elimizde” dedi.

Şerife Erdem