Yaklaşık 10 yıldır Türkiye'yi karış karış gezerek avuç avuç ata yadigarı buğday tohumu toplayan genç girişimciler, bunları Gökçeada'da yetiştirmeye karar verdi.
Ata tohumlarının geleceğe taşınması için başladıkları serüvenlerinde pek çok çiftlikte gönüllü çalışan Volkan Berk ve Burak Soykan, buğday hasatlarına katılıp bu konuda deneyim sahibi oldu.
Türkiyenin birçok ilini gezip avuç avuç ata tohumu toplayan iki arkadaş, Çanakkale'nin Gökçeada ilçesinde ekip büyüttükleri buğdaylardan un ve ekmek üretmeye başladı.
Adaya geldiklerinde Şahinkaya Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Azmi Uygun ile tanışan Berk ve Soykan, kendilerine tahsis edilen 200 dönüm alanda ekime başladı.
İlk hasatları bu sene yapılan buğdaylar, kooperatifin 100 yıllık değirmeninde öğütülüp un haline getirildi, ardından ekmek üretildi.
Volkan Berk, ata tohumu buğdayların gelecek kuşaklara aktarılması için verdikleri mücadeleyi anlattı.
Türkiye'yi il il, köy köy gezerek tohum topladıklarını belirten Berk, şunları söyledi:
"Yaklaşık 5 yıldır Gökçeada'da bu çalışmalarımıza devam ediyoruz. Kooperatifin sunduğu olanaklar sayesinde burada bir sene önce dikim için çalışmalara başladık. İlk hasadımız bu yıl sonuçlandı. Harman yaptık. Çalkak denen aletle buğdaylarımızı temizledik. 2020 hasadımızın unlarını öğütmeye başladık."
100 yıllık taş değirmende tam buğday unu üretiliyor
Berk, 30 çeşit buğdaydan ürün elde edebilecek konuma geldiklerini bildirdi.
Topladıkları tohumların tamamının, Anadolu'nun köylerinde evrimleşmiş buğdaylara ait olduğunu ifade eden Berk, şu bilgileri paylaştı:
"Besin değerleri modern buğdaylara göre daha yüksek. Besleyicilik değeri daha yüksek. 100 yıllık bir taş değirmen kullanıyoruz ve tam buğday unu üretiyoruz. Herhangi bir şekilde elekten geçirmiyoruz. Kabuğuyla, her şeyiyle tam buğday unu çıkıyor. Anadolu'dan farklı çeşitler getiriyoruz. Çanakkale yöresinden kara kılçık, sarı buğday, Kars yöresinden kırmızı buğday, Bitlis'ten kırik, Şanlıurfa'dan haymana gibi farklı buğday çeşitlerini farklı bölgelerden getiriyoruz. Aynı zamanda tohumları buraya adapte etmeye çalışırken, bir taraftan da halihazırda üretim yapıldıkları yerlerde üreticiyi destekleyerek orada da üretime devam edilmesini sağlıyoruz."
Gökçeada'nın deniz seviyesinde bir bölge olduğunu hatırlatan Berk, Kars'tan 1500 metre rakımdan getirdikleri buğdayın bölgeye hemen uyum sağlayamadığını aktardı.
Küçük üreticiyi desteklemeye devam ederken, kendi unlarını ürettiklerini vurgulayan Berk, "Dışarıdan getirdiğimiz buğday buraya uyum sağlasın diye uğraşıyoruz. Bununla da İstanbul'da ekşi mayalı ekmekler yapıyoruz. Yaptığımız işle ilgilenen eski köy popülasyonu ata buğdaylarını üretmek isteyen köylüler olduğu takdirde de tohumlarımızı paylaşıyoruz." dedi.
"Gökçeada 'ekolojik ada' olma yolunda ilerliyor"
Kooperatif başkanı Azmi Uygun da bu girişimin ortağı oldukları için mutlu ve gururlu olduklarını söyledi.
Özellikle gençlerin böyle bir girişimine destek vermenin ayrı bir keyif olduğuna işaret eden Uygun, "Buğdaylarımız üç şekilde eleniyor; birinci kalite, ikinci kalite, üçüncü kalite olarak. Kalanlar ise tavuk yemi yapılıyor. Bu buğdayın faydası, bağırsakları çalıştırıyor. Bağırsaklara çok faydalı. Fazla ekmek yemiyorsun, iki dilimle doyuyorsun." ifadelerini kullandı.
Bu tür girişimlerle Gökçeada'nın "ekolojik ada" olma yolunda hızla ilerlediğini dile getiren Uygun, "Bu doğal buğdaylardan olan unlarımızı, değirmenimizin yanında fırınımız var, inşallah seneye fırınımızı faaliyete geçireceğiz. Burada doğal buğdaydan, doğal ekmekten köy ürünlerinden kahvaltı yeri yapacağız. En yakın hedefimiz bu, inşallah başaracağız." diye konuştu.Haber Merkezi