Gündem

Yarışma Bahane, Tam Bir Cumhuriyet Dersi…

Çanakkale Rotary Kulübü Derneği’ nin Cumhuriyet Bayramı Haftası Etkinliklerine renk verdiği o yarışması 6. Kez gerçekleşti.

Ne yarışma ama. Buram buram Cumhuriyet…
Liselerarası Kompozisyon yarışmasında, Çanakkaleli gençler, içlerinden geçeni hissettiklerini bembeyaz sayfalara dökseler de, aslında alkışlanası düşünceleri ile de adeta Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Çanakkale’ den tarihe not düşmüşler.
1.cilik Ödülünü Çanakkale Sosyal Bilimler Lisesi Hazırlık sınıfı öğrencisi Şevval Tarakçı’ nın kazandığı o kompozisyonları tek tek yayınlamak var aslında amma, ben Rotary başkanı Emine Şengören Güzel’ in konuşmasına daha çok takıldım.
 İşte Cumhuriyet kadını… İşte Çanakkaleli kadın….
Konuşmayı paylaştığımda, aslında daha net görülecek her şey. Sayın Güzel’ in, güzel olduğu kadar da tam Cumhuriyet dersi niteliği taşıyan sözlerini okuyup da, ‘aynen’ dememek elde değil bir kere.
Yarışmanın diğer derece alan, genç ve de son derece büyük yüreklerine gelince buarada.
 2.’ lik Ödülünü Küçükkuyu Fernur Sözen Anadolu Lisesi 12.ci sınıf öğrencisi Kibariye İpek, 3.’lük Ödülünü Çanakkale Final Temel Lisesi 12.ci sınıf öğrencisi Cankız Orhan kazanmış.
Bu Aslan yürekli isimlerin en büyük benzerliği ise, Türk annesi adayı olmaları.
Ve onların gelecekte dünyaya getirecekleri çocuklarını nasıl bir Cumhuriyet çocuğu olacakları da içlerinden geçen anlatımlarında gizli aslında.
Bu başarılı isimlere para ödülleri, NUTUK KİTABI ve Rotary çantaları hediye edilmiş. Gençlerimiz için elbette ki önemli bir an dı o tören.
Fakat, Rotary  başkanı Güzel’ in sözleri Ödül törenine katılan öğrenci aileleri, öğretmenleri ve Rotary Ailesine adeta mini bir Cumhuriyet dersi olmuş.
‘Tam bir Cumhuriyet kadını’ dedirten o sözlerle devam etmek istiyorum.
Başkan Güzel, bu yıl ki kompozisyon konusunu aktarırken, “ Mustafa Kemal Atatürkün, güncelliğini asla kaybetmeyen güzel sözlerinden biri: Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir” konu başlığıydı.
 
İşte gençlerimiz de bu başlık üzerinden düşüncelerini kaleme aldılar” derken, 
İlgi gösterip, yarışmacı olan gençlere, ailelerine ve öğretmenlerine teşekkür de ediyor.
 
Buraya kadar her şey normal tabiî ki. Bu noktada ise, öyle bir başlangıç var ki konuşmada, gel de takılma?
 
‘Ama’ diye başlıyor sayın Başkan Güzel ve devam ediyor;
 
“Ama üzülerek belirtmek istiyorum ki, katılım oldukça az. Edebiyata ve yazmaya ilgiyi arttırmak sanırım öğretmenlerimize düşüyor.
Bizlerde elimizden gelen katkıyı yarışmalar düzenleyerek koymaya çalışıyoruz.
 
Bu etkinliğimizin amacı, Büyük Atatürk’ ün  bizlere emanet ettiği Cumhuriyetimizin, ne büyük zorluklar içinde kurulduğu ve yaşatılmasının olmazsa olmazlarımız arasında yer alması gerektiğinden hareketle oluşan bilincin artırılması ve tabi ki edebiyatımıza yeni yeni kalemler, yetenekler kazandırmak için gençlerimizi motive etmektir” diyerek.
 
Amaç belli. Bence, bu girişim de alkışlanmalı.
 
Başkan Güzel’ in konuşmasının devamında,
“Evet,Tarih 29 Ekim 1923,Türkiyemiz ne durumda ? Gelin bir köşe yazarımızın tespitlerine hep birlikte göz atalım” diye aktarılan bir bölüm ve o yazı;
 
“Nüfus 13 milyon, 11 milyon kişi köyde yaşıyor. 40 bin köy var, 37 bininde okul yok, postane yok, dükkan yok . 30 bin köyde, cami yok. Yani her dört köyün üçünde. Traktör sayısı sıfır. Biçerdöver sayısı sıfır, karasaban var.
Ayçiçeği üretimi yok, şeker üretimi yok, ekmeklik un bile ithal. Yani hiç tarım yapılamıyor. Hayvanlar hastalıktan kırılıyor .
 
Verem ,tifüs,tifo,frengi,gibi hastalıklar yaygın.Her iki bebekten biri ölüyor,memlekette sadece 337 doktor var.
Yanmış bina sayısı 115 bin, hasarlı bina sayısı 12 bin, tamamen  kül edilmiş köy sayısı binin üzerinde. Ülkeyi yeniden inşa etmek gerekiyor.
Kiremit bile ithal. Limanlar, madenler,demiryolları yabancılara ait. Toplam sermayenin sadece yüzde 15'i Türk.  Dört fabrikamız var: Hereke ipek, Feshane yün, Bakırköy bez, Beykoz deri… Kişi başına düşen  milli gelir 45 dolar. Elektrik yok,karayolu yok,otomobil yok.
Kadınların;seçme ,seçilme,meslek edinme,eşit işe eşit ücret, boşanma, kendisine miras kalan mallarda tasarruf hakkı yok,yok..


Tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yok.
Saat ve zaman kullanımı karmakarışık.
Ağırlık ölçülerimiz Dirhem, okka, çeki
Uzunluk ölçülerimiz Arşın, kulaç, fersah
Ne ağırlığımız dünyaya ayak uydurabiliyor, ne uzunluğumuz…


Türkçe' miz dejenere edilmiş. Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmiş.
Karşılıklı sesli-sessiz harfleri olmayan Arapça' yla Türkçe yazmaya çalışılıyor.
Erkeklerin sadece yüzde yedisi, kadınların sadece binde dördü okuma yazma biliyor. Okul yok, öğretmen yok…”
Bu ‘Daha ne olsun’ dedirten Türkiye halini aktırır dönemin makalesi ardından, Cumhuriyet hali dercesine tamamlıyor konuşmasını sayın Güzel.,
Ve diyor ki; “Evet sevgili gençler ve değerli misafirler,1923 Türkiye’ sinin görünümü genel hatlarıyla bu şekilde
Böyle bir Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde pek çok mucize gerçekleşiyor.
Cumhuriyetin ilanıyla bizi ileriye götürecek pek çok devrim hayata geçiriliyor ve biz bugünlere geliyoruz” diyor.
Bunun adı Cumhuriyet dersi değil de ne sizce?
Güzel bir ders Başkan Güzel’ den gelmiş özetle.
Gençlere, velilerine ve de öğretmenleri ile mensubu bulunduğu Rotary alesine sesleniyor başkan;
“Eğer batı yönünde  yurtdışına çıktıysanız,  ve ya çıkarsanız , sadece harf devrimini yaptığı için bile Mustafa Kemal Atatürk’ e hayranlık duyarsınız.
Diktatörlerin yaygın olduğu o günlerde Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyet rejimini Türk halkına armağan etmiştir” diyerek, anlamlı mesajı da tak diye veriyor.
 Vurgu bitmiyor ve devam ediyor; “Aradan 93 yıl geçti. Neredeyiz,nerede olmalıydık???
Bu sorunun cevabını sizin düşünmenizi istiyorum Sevgili gençler…” diye ekliyor kısacası.
 
“1923 ten 2016 ya tabi ki  pek çok gelişme ve ilerleme kaydettik” derken, yine ekleyerek vurguluyor sözünü;
 
“Ancak önemli olan bu kazanımları korumak, ilerlemek, geriye gitmemektir.
Atamız tarafından bize emanet edilen Cumhuriyetimize sahip çıkarak, edindiğimiz kazanımları ileriye götürmek hepimizin asli görevidir.
Büyük bir mucizeyi gerçekleştirerek bizi bugünlere ulaştıran Atamıza , Cumhuriyetimize  ve yarınlarımıza sahip çıkarak yeni ve yeniden mucizeler gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz” sözleri ile de tamamlıyor konuşmasını.
 
Aklıma bir anda ilkokullu yıllarım geldi. Andımızın asla unutmayacağım o bölümüyle:
“Ülküm. Yükselmek. ileriye gitmektir”
Daha ne denir ki zaten?