Gündem

Kış Aylarında Artan Cilt Hastalıklarına Karşı Uyardı

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zerrin Öğretmen ile kış aylarında artan cilt hastalıklarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Öğretmen, mevsim değişikliklerine göre belirli hastalıklarda artış olduğunu, güneş ışınları etkisi ile iyileşen Seboreik Dermatit hastalığının bu hastalıklardan biri olduğunu ve kışın bu hastalığın arttığını söyledi. Seboreik Dermotit hastalığının ne olduğunu ve hastalığın ayrıntılarını  Prof. Dr. Öğretmen şu şekilde anlattı,  “Halk arasında yağlı egzama olarak bilinen Seboreik Dermatit, cildimizin yağlı bölgelerinde ortaya çıkan bir tür egzamadır. Cildin yağ salgısı fazla olan bölgelerinde egzama meydana gelir, sulanma ve bunun kuruması ile kabuklanma oluşur. Bu kabuklara deride zaten olan mantarlar da eklenir ve kabuklanma giderek artar. “
 
EN ÇOK YÜZDE VE SAÇ DİPLERİNDE
Prof. Dr. Zerrin Öğretmen, bu hastalığın ciltte en çok yüzün T bölgesi denen kaşlar ve burun yan kısımlarında, saç dipleri, halk arasında iman tahtası denen göğüs ön yüzünde rastlandığını belirtti ve açıklamasına şu şekilde devam etti, ”Obezlerde büklüm yerlerinde de görülür. Bu bölgelerde deride kızarıklık, pul pul dökülmeler şeklinde seyreder. Saçlarımızda da kepek şeklinde görülür. Bu hastalıkla bize başvuran hastalarımıza bu hastalığın cildin yağlı bölgelerinde oluştuğunu, cildin kuruduğunu sanıp yağlı kremler kullanmamaları gerektiğini söylüyoruz. Bunu bilmeyenler ciltlerinin kuruduğunu düşünerek bu bölgelere yağlı merhem kullanarak cildin daha da yağlanmasını sağlıyor ve tedaviyi çok daha zor bir hale getiriyorlar” dedi.
 
CİLT KURULUĞU BAŞKA BİR HASTALIKTIR
Prof. Dr. Zerrin Öğretmen, Seboreik Dermatit’in cilt kuruluğu ile karıştırılmaması gerektiğini söyleyerek, “Cilt kuruluğu başka bir hastalıktır. Yaşlandıkça cildimiz kurur, bu normaldir. Kış aylarında ortam havasının kuru olması, daha az su içme ve daha az terleme cilt kuruluğunu artırır. Seboreik dermatitin kabukları ile kuru deri karıştırılır. Bizim halkımızın banyo ritüelleri vardır. İnsanlar sıcak suyun içinde uzun süre kalır, uzun uzun keselenir ama bu cildi daha fazla kurutur, aslında normali kısa bir süre içinde duş alıp banyodan çıkmaktır. Çünkü cilt suyun içine girdiği zaman kendi suyunu dışarı verir ve gittikçe kurur. Dikkat edin, yaz başında cildiniz daha yağlıdır ancak sık sık denize giriyorsanız, havuza giriyorsanız yazın sonuna doğru cildiniz kurumaya başlar. Aynı şekilde banyodan çıktığınız zaman da cildiniz kurur. Banyoda uzun süre keselenmek, uzun süre kalmak cildin kuruluğunu arttırır, bunu yapmamak gerekir ve banyodan çıkar çıkmaz cildi kuru olanların yağlı vücut nemlendiricileri kullanması uygun olur. Çünkü banyodan çıktığınızda vücudunuz hafif nemli olur ve siz o yağlı losyonu sürerek nemi vücudunuza hapsetmiş olursunuz. Halkımız yağı kir olarak algılıyor, cildimiz yağlandığında kirlendiğini düşünüyor aslında cildimizin üzerinde doğal bir salgısı vardır, biz doktorlar buna asit manto deriz, bu asit mantonun ph değeri 5,5’dir. Bu asit manto, cildimizi bakteri ve mantarlardan korur ve 2 saatte bir yenilenir. Eğer siz 10 dakika da bir elinizi yıkarsanız asit manto ortadan kalkar ve deriniz kuruyarak çatlamaya, bakteri ve mantarlar yerleşmeye başlar” diye belirtti.
 
YAĞLI CİLDİN TEMİZLENMESİ ÇOK ÖNEMLİ
Seboreik Dermatit hastalığına yakalanan kişilere tavsiyelerde bulunan Öğretmen cildin yağlı bölgelerinde oluştuğu için yağlı cildin temizlenmesi, yağdan giderilmesi gerektiğinin önemini vurguladı. Prof. Dr. Zerrin Öğretmen,” Bu hastalıkla bize başvuranlara cildin yağını azaltacak sıvı sabun ve şampuanlar veriyoruz. Egzama tedavisi yapıyoruz, ayrıca artan mantarları yok etmek için mantar giderici ilaçlar öneriyoruz. Erkeklerde bu hastalık daha sık görülüyor ve stres de tetikleyici bir faktör. Ayrıca kış aylarında güneşin azalması da hastalığın sık tekrarlamasına neden oluyor” dedi.
 
HASTALIK TEKRAR EDEBİLİR
Prof. Dr. Zerrin Öğretmen tetikleyici şartlar varsa hastalığın yeniden olabileceğini söylerken, “Bu hastalık vücudumuzda bağışıklık bırakan bir hastalık değildir. Yani kızamık geçirirseniz bir daha kızamık olmazsınız. Seboreik Dermatitte hastalar atak geçirirler iyileşir, tekrar hastalanırlar, kış boyunca atak geçirirler. O yüzden buna kesin çözüm yok mu diye gelir hastalarımız ama tekrar ortaya çıkmasını önlememiz zor. Nasıl siz kışın her soğuk aldığınızda soğuk algınlığı geçirirsiniz bu hastalık da bu şekildedir” şeklinde konuştu.
 
“GÜNEŞE ÇIKMAMIZ LAZIM”
Pratik olarak neler yapılabileceğini sıralayan Prof. Dr. Zerrin Öğretmen, “Kapalı bir ortamda çalışıyorsak, iş yerimiz kapalıysa arada bir güneşe çıkmamız lazım. Merkezi havalandırmayı bırakıp ortamı biraz nemli tutmak gerekir, çünkü bu hastalık kuru havada artıyor. Kaloriferli, klimalı ya da merkezi ısıtmalı ortamda çalışıyorsak; arada bir camı açıp havalandırmamız ve öğle tatillerinde dışarda dolaşıp güneşlenmemiz bizi seboreik dermatit ataklarından korur. Hem biraz güneş görmüş; hem de iş stresinden biraz uzaklaşmış oluruz. Ancak kuru hava gibi aşırı nem de hastalığı tetikleyebiliyor. Beslenmemize de dikkat etmemiz gerekiyor çünkü bu hastalıkta B gurubu vitaminlerin takviyesinin tedaviye yardımcı olduğu belirlenmiş. Bu nedenle bizim vitamin ağırlıklı; yani sebze ve meyveden zengin beslenmemiz gerekli. Bunun dışında bağışıklık sistemimizi güçlü tutmalıyız, Aşırı yorgunluktan kaçınmalı, uykumuza dikkat etmeliyiz. Deri bağışıklığı da önemli. Bunun için kortizonlu kremler kullanıyorsak ya da (cildimizin bağışıklığını düşüren bazı kremler var) onları kullanıyorsak bunları aralıklı kullanmamız lazım çünkü bunlar mantar üremesine neden olabilir. Bu yüzden tedavide mantarlara etkili ilaçlar ve şampuanlar kullanıyoruz. Bunların dışında; stres bu hastalıkta başlıca tetikleyicidir, hobilere yönelmek, müzik dinlemek, spor yapmak, sosyal ortamlara katılmak bizi biraz daha rahatlatır, atakların azalmasına neden olur. Kendimiz stresle baş edemiyorsak psikiyatristlerden veya psikologlardan yardım alabiliriz. Bu, tedavi de başarımızı artırır “ dedi.
 
ETKİLİ ŞAMPUAN KULLANIMI
Prof. Dr. Zerrin Öğretmen, Seboreik Dermatit tedavisinde krem önermezken şampuanın etkisine vurgu yaptı. Öğretmen, “ Burada ilaç ismi vermek uygun değil ama mantarlara etkili şampuanları kullanırsak iyi olur. Saçın aşırı yağını alan şampuanlar veya çinko içeren şampuanlar uygundur, bunlar cildimizin yağ dengesini düzenler ayrıca mantarların da orada çoğalmasını engeller, böylece o kabuk kabuk kepekler ortadan kalkar. Kızarıklıklar için de kısa süreli kortizonlu krem veya benzeri etkili ürünler verilebilir” şeklinde vurguladı.
 
SEDEF VEYA MANTAR HASTALIĞI İLE KARIŞTIRILABİLİR
Prof. Dr. Zerrin Öğretmen, “ Seboreik dermatit bazen sedef hastalığı veya mantar hastalığının bazı tipleri ile karışabilir, bu nedenle bir dermatoloğa görünmekte yarar vardır. Egzamaya bağlı kızarıklık ve sulanma ile seboreik dermatitte florada artmış mantarların azalmasını vatandaşlarımız evde kendileri sağlayamazlar. Bunun için bir takım şampuanlara, kremlere ihtiyaç var. Hatta sık sık tekrarlıyorsa krem de fayda etmiyorsa, ağızdan tablet şeklinde kullandığımız ilaçlar var. Bazı hastalarımızda bu hastalık çok daha dirençli olabiliyor. Biz onlara her ay üç dört gün bu mantar ilacını kullanın diye öneriyoruz. Bu şekilde sık tekrarlayanlara bir kür mantar tedavisi veriyoruz. Sonra her ay üç-dört gün bu mantarı yeniden baskılayıcı tedavi olarak kullanın diyoruz, kızarıklığı baskılayıcı ürünler öneriyoruz veya kliniğimizde ultraviyole lambalarımız var, ultraviyole suni güneş ışığıdır yani halk arasında bilindiği gibi şua değildir. Haftada üç gün suni güneş ışığı görmek için gelmeleri bu hastalığın tedavisine büyük ölçüde yardımcı oluyor” dedi.