Çanakkale Savaşları'nda kullanılan ve her birinde Mehmetçiğin bir kahramanlık hikayesi bulunan asırlık savaş malzemeleri, restorasyon ve konservasyon çalışmalarıyla kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Alan Başkanlığı müzelerinde sergilenen ve depolarda muhafaza edilen o döneme ait askeri kıyafetler ve günlük yaşamda kullanılan eşyaların yanı sıra özellikle tüfek, tabanca, kılıç ve top mermisi gibi malzemelerde korozyon oluşumu önleniyor. Tarihi alanı ziyaret edenler de savaşın üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen Çanakkale kahramanlarının hatıralarını görebilme imkanına sahip oluyor.
Kahraman Mehmetçik, 'yenilmez armada' olarak adlandırılan dünyanın en güçlü donanmalarının oluşturduğu itilaf devletlerine karşı 18 Mart 1915 günü Çanakkale Deniz Zaferi'ni kazandı, dünya harp tarihinin en şiddetli çarpışmalarının yaşandığı 8,5 ay süren Çanakkale Kara Savaşları sonunda ise, 'Çanakkale Geçilmez Destanı'nı yazdı. Çanakkale Savaşları'nın yaşandığı Tarihi Gelibolu Yarımadası, şehitlikleri, anıtları ve gazi kaleleriyle adeta bir açık hava müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlarken, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı bünyesindeki müzelerde ise, her birinde Mehmetçiğin kahramanlık hikayesi bulunan savaş malzemeleri sergileniyor. Mehmetçiğin kahramanlık hikayeleri de, müzelerde sergilenen 106 yıllık savaş malzemeleriyle nesilden nesile aktarılıyor.
'RESTORASYON VE KONSERVASYON LABORATUVARI OLUŞTURULDU'
Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı, envanterindeki o döneme ait askeri kıyafetler ve günlük yaşamda kullanılan eşyaların yanı sıra özellikle tüfek, tabanca, kılıç ve top mermisi gibi malzemeleri zamana ve korozyona karşı koruyabilmek için bünyesinde özel olarak Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvarı oluşturdu. Çanakkale'de savaşan Mehmetçiklerin yakınları ya da koleksiyonerler aracılığıyla Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı envanterine giren tüfek, tabanca, top mermisi, kılıç gibi silahların yanı sıra, askeri kıyafetler ve günlük yaşamda kullanılan eşyalar restorasyon ve konservasyon işleminden geçirilerek, bir kısmı depolarda muhafaza altına alınıyor, bir kısmı da müzelerde sergileniyor.
'TİTİZLİKLE TEMİZLENİYORLAR'
Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvarı'na gelen asırlık savaş malzemeleri, restoratör Emin Murat Özdemir ve Sanat Tarihçisi Sinem Girgin tarafından büyük bir titizlikle temizleniyor ve bakımları yapılıyor. Restoratör Emin Murat Özdemir, asırlık savaş malzemelerinin ellerine genellikle çok iyi durumda gelmediğini belirterek, "Savaş malzemeleri yoğun korozyonlu ve müdahale gereksinimi duyar halde geliyor. Biz bunları temizliyoruz. Konservasyonunu yapıyoruz. Uluslararası kabul görmüş yöntemlerle sergilemeye ve depolamaya çalışıyoruz. Gelecek kuşaklara ulaşması için düzenli olarak kontrollerini yapıp yeni korozyon oluşumlarını takip ediyoruz” dedi.
'GELECEK KUŞAKLARA AKTARMAK GİBİ BİR SORUMLULUĞUMUZ VAR'
Tarihi Gelibolu Yarımadası'nda savaş malzemelerinin 106 yıl sonra da gün yüzüne çıkmaya devam ettiğini belirten Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir de şunları söyledi:
“Çanakkale Destanı’nı yazan şehitlerimizin ve gazilerimizin emanetleri bize ulaşıyor. Biz de laboratuvarımızda tüfek, tabanca, kılıç, top mermisi gibi emanetlerin hem restorasyon hem de konservasyonunu yaparak, müzelerimizde ziyaretçilerin hizmetine sunuyoruz. Tarihi Alandan çıkan malzemelerin ne kadar kıymetli olduğunu, hatırasının, maneviyatının yüksek olduğunu çok iyi biliyoruz. Çünkü buradan çıkan her savaş malzemesine bir Mehmetçiğin eli dokunmuş ve vatan müdafaasında hizmet görmüş. Bunların manevi değeri bizim için de Türk milleti için de çok yüksek. Bu kadar kıymetli savaş malzemelerini çok titiz çalışmalar sonunda envanterimize katıyoruz. Tarihi Alan Başkanlığı olarak artık bu konuda uzmanlaştık. Tarihi Alan Başkanlığı, savaş malzemelerinin restorasyon ve konservasyonu konusunda Türkiye’de söz sahibi oldu. Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Tarihi Alan, tam bir tarihi doku. Doğallığı bozulmamış, orijinalliği bozulmamış. Gün geçmiyor ki toprak altından bir Mehmetçiğin eline dokunmuş bir tüfek, bir subayın belinde taşıdığı kılıç, bir süngü, şarapnel parçası veya bir savaş malzemesi çıkmasın. Bunlar bizim milli hazinemiz. Bizim, tarihten gelen bu hazinelerimizi gelecek kuşaklara aktarmak gibi bir sorumluluğumuz var."
Kaynak: DHA