Ortaylı Troya ve Çanakkale’ye dair önemli tarih notları verirken,  Çanakkale’nin korunması gerektiğine de vurgu yaparak “Buradaki   tarihi yaşıyorlar. Tarihi yaşadığınız için de  her halde buraya büyük gökdelenler, fabrikalar  tarihi çevreyi korumakla olacağını herkes en az benim kadar bilincinde.   Çanakkale’nin  çok fazla kalabalık olmasına da lüzum yok.  Başka güzel yerlerimiz de var burası böyle kalsın” dedi.

 Çanakkale Belediyesinin Troya Ören Yerindeki Odeon’da  gerçekleştirdiği 61. Uluslararası Troia Festivali açılış programına katılan ünlü  Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı,  adeta Çanakkale’nin Tarihini yeniden gözler önüne serdi. Bilgileri ile Çanakkale’nin tarihi hakkında ders veren İlber Ortaylı, konuşmasına arkeoloji çalışmaları ile başladı i Prof. Dr. Ortaylı “Türkiye   Cumhuriyet için Arkeoloji önemli. Osman Hamdi Bey bir Osmanlı Cemiyet çocuğudur.  Fakat şunu söylemem gerekir,  Şimdiki arkeologlardan farkı filolojik noksanlığıdır. Yaptığı kazılarla, literatür dolayısıyla sözel bağ kurmamıştır. Ama bugün eğer bir medyan Fenike medeniyet varsa ki Lübnanlılar bunu şükranla anıyorlar. İki tane büyük adam vardır. Büyük Eseriyle yani tek külliyatı ile Fenike dilini Lübnan'ın eski dilini yaşatan, açığa çıkaran Elsaynam'dır. İkincisi de Saida Sidon kazılarıyla ve oradaki buluntularıyla onlar sadece lahitler değil, Osman Hamdi Bey'dir. Osman Hamdi Bey devrinin tek adamı değildir. Bunlar yanlış biliniyor. Topçu Maraşel Ahmet Cevat Paşa ki aslında bir matematik dehasıdır ve Fransa'da makaleleri yayınlanırdı. Aynı zamanda hasta derecede bir arkeoloji düşkünüydü. Üç dildeki arkeolojik makaleler ve eserleri toplamıştır. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin zengin kitaplığı onun eseridir.  Türkiye Tanzimat'tan beri kazıları önem veriyor. Toplanan eserleri, bunları tespit etmiştik. Naçizane benim de payım vardır. Bugün  Gazne’de çıkarılan lahitleri İstanbul'a naklettirdiler. Atya İrini   Kilisesi ilk arkeoloji müzemizdir. Üstüne Hamidiye Arkeoloji Hümayunu kurulmuştur. Bugünkü arkeoloji müzesi. O zamanki Avrupa’nın ilk adı geçen müzelerindendir.

Akustiğin Şah Eseri Osmanlı Camileri ve Mimar Sinan’dır

Mikrofonda yaşanan arıza nedeni ile konuşmasına mikrofonsuz devam eden ve Antik dönemde yapılan tiyatroların ses özelliğine de değinen Prof. Dr. İlber Ortaylı “ Mikrofonu kullandığım için özür dilerim, devam edeceğim. Bilgisizlik yaptım, Antik tiyatroda olduğumu unuttum Aslında bu orkestra olmasa tahta üzerinde bastonun  çıkardığı sesler bile duyulur.  Bu antik tiyatroların özelliğidir.  Küçülen bir şeydir tiyatrosunda da vardır. Bu kendini rönesans’ta gösterdi.  Ama asıl akustik şah eserlerin devir Osmanlı camileri ve bil hasa Mimar Sinan’dır. Bu günün Türk  Mimarları bu seviyeden indiler. Artık  onların düşüneceği iş.  Ecdada bakarak kendilerini düzeltmeye kalksınlar.  Dünyada bazı şeyler değişiyor ve bizim bu insanlardan millet olarak öğreneceğimiz çok şeyler vardır.  Burası da böyle bir yerdir” dedi.

Homeros’un En Güzel Anlatacak Dil Türkçe Olacak

Homeros’un varlığı ile ilgili yapılan iddialara da değinen ve Homeros ile ilgili bilgiler veren Tarihçi İlber Ortaylı “ Troya daha çok meşgul edecek bizim bilginlerimizi Rüstem hocanın bana hediye ettiği kitap da benim için bir kazanç oldu. oradaki seyahatnamelerden göreceksiniz  Slavico’ya Katalonyalı  İspanya elçisi Timur’a gidiş yolunda buralara uğradı.  Herkesin nasıl dikkatini çekmiş burası. Tabi bu Troya yok ortada. Fakat civardan geçerken  Homeros’a Dayanıyorlar.  Homeros bir Aeneas değil.  Aeneas, aslında romanın çok bilinen , her metni, her cümleleri ve her kelimesi  zapteden  Vergilius’tur.  Tabi Homeros böyle biri değil. Nerde doğdu? nasıl yaşadı? Ne zaman öldüğü? Üç kişinin üzerinde birleştiği, ittifak ettiği bir biyografi yok.  İzmir’den başlayarak her yerde Homeros’un ismi geçer.  Eserlerinde bir takım bölümlerin sonradan ilave edildiği, değiştirildiği, hatta hiç onun olmadığı  18. Asır sonundaki büyük  tarihi filolog tarafından da iddia edilmiştir.  Ona göre sağdan soldan toplanan türkü misali bir abartıdır.  Ama gerçek olan şu ki Homeros diye büyük bir adam var.  Ve o bu memlekette çok görünenlerden ve klasik kültürün bir parçası. Türkçe Tercümesi de çok iyi  Ümit ediyorum ilerde daha çok tercümeler yapılır.  Ve göreceksiniz ki onu en iyi çeviren dil de Türkçe Olacak” dedi.

 

Bu Ödül Evimin Baş Köşesinde Olacak

Ortaylı “Bu kazıların en olduğunu çok iyi takip ediyorum. Korfman’ın ardından Rüstem Hoca’nın  daha büyük kanallar açtığına eminim.  Yavaş yavaş İlyada’nın şehri ortaya çıkıyor. Fakat, Schliemann’ın kazdığı ve bulduğu şehir,  hazineyi yağmaladığı şehir burası değil.  Çünkü burası eski punt devletleri.  Bu hazine buradan çalındı nizamın ve okuduğu şeyler kurallarına aykırı.  Yunanistan ve Rus Çarı da bunu almaktan çekindi çünkü münazaralı bir servetti.  Ama Almanya aldı. Bile bile çalınan bu malı aldı.  Kriminaller arasında bu gibi şeyler olabiliyor.  Moskova’daki müzede de çok güzel bir şekilde tescil ediliyor.  Gittiğiniz zaman vatanımızın o kıymetli eserini orada görebilirsiniz.  Bir zamanlar mihmandarlık yaptığım bu alanda  bana bu ödülün verilmesi beni son derece duygulandırdı.  İnsan Kendini bam başka bir atmosferde seyrediyor.  Heykelin ve ödülün yaratıcısı ve yapıcısına da hayranlığımı ve teşekkürümü sunuyorum.  Bu ödül evimin baş köşesinde olacak. Çanakkale bir kültürel inşaat yeri olacak” dedi.

Çanakkale Gibi bir Vatan Müdafaası Yoktur

Ortaylı, Çanakkale’nin tarihi zenginliklerine de değinerek korunması gerektiğini vurguladığı konuşmasının devamında “Çanakkale bir büyüklüğün yeri olacak  Ama tarihin ve eğitimli bir nüfusun yeri olacak. şunu çok iyi biliyorum,   Çanakkale demek halkının da burada tarihle iç içe yaşayarak  daha bilinçli ve saygılı olduğu bir bölgedir.  Çünkü burası başka bir yer.  Yakın tarihimizde bile Gelibolu yahut Çanakkale gibi bir savaş alanı , bir vatan müdafaa alanı yoktur.  Biz burada Fatih Sultan Mehmet gibi  Troya ile bağ kuruyoruz.  Rönesans’ın büyük entelektüeli,  onun bildiği lisanları 15. Asırda çok az Rönesans münevveri  ancak ucundan takip edebilmiştir.  Bu şehir bunu hak eden bir yerdir.  Buradaki insanlar o tarihi yaşıyorlar.  O tarihi yaşadığınız için de  her halde buraya büyük gökdelenler, fabrikalar  tarihi çevreyi korumakla olacağını herkes en az benim kadar bilincinde.  Bana sorduklarında ‘Çanakkale çok pahalı gitmeyin’ diyorum.  Çünkü buranın çok fazla kalabalık olmasına da lüzum yok.  Başka güzel yerlerimiz de var burası böyle kalsın” dedi.

Hiçbir orduda Onlar Gibileri yoktur

Çanakkale Savaşlarının Komutanlarını da unutmayan ve hayranlıkla bahseden Prof. Dr. İlber Ortaylı “ Çanakkale gibi büyük bir savaşı yapanlar Osmanlı İmparatorlunun yenilenme döneminin büyük komutanlarıdır.  Genç yaşta ihtiyarlanan ve tecrübe kazanan generalleridir.  Hepsi 40 yaşının altındaydı. Büyük subaylardı ve büyük savunmalar yaptılar ve general oldular.  Hiçbir muharip orduda onlar gibileri yoktur.   Onların içinde Mustafa Kemal Başta ama onun arkasında Kazım Karabekir, onun arkasında Fetih Bey ve onların kıdemlisi olan Esat Paşa. Buradaki Mevzi komutanı Alman Liman von Sanders’in  bir tek meziyeti vardır o da tevazudur.  Verdiği yanlış kararları bu kurmay heyetinin ikazı üzerine anında geri almıştır.  Bu onu diğer alman paşalardan da ayrı kılar.  O yüzdendir ki Atatürk’ün de saygısını kazanmıştır.  Bugün Conkbayrı’na gidiniz ve orda bir saat var, göğsünde şarapnel parçaları ile parçalanan saat.   Onu Liman Paşa kendisine istemiş.  Bu askerinin ona verdiği en kıymetli armağan oldu.  Onun yerine kendisine aile arması taşıyan saati Atatürk’e hediye etti.  Bu olay bu memleketin nasıl bir maceradan geçtiğini gösterir.  Bunlar Almanya’da, İngiltere ordusunda yoktur.  Böyle bir zafer Sadece Rusya ve Türkiye’de vardır.  Gelibolu çok özel bir yerdir.  Bir ordunun son derece zor ve koruması imkansız görünen  hassas coğrafyadaki büyük zaferidir.  Üzerinde çıkartılan menfi yorumlar.  Hepsi düşmancadır.  Çok ilginç bir şekilde de bu tarihi yaşayan insanlar, ta Homeros’un İlyada’sındaki  Troya ile Hector ve Akhileus ile ilgi kurmak vaziyetinde göstermişlerdir.  Bir tarih yaptıklarının ve devam ettirdiklerinin farkındalar.  Benim için çok özel ve hassasiyetle korumamız gereken bir coğrafyamız var” dedi.

 

Cuma Deren