.

İnanasım geldi bir anda. Sosyal medya turundaydım ve Paşa’nın, klarnet dinler iken çekilmiş fotoğrafına dikkat kesildim.
Fotoğraf eşliğinde, bir de fon müziği.. İlkkez görüyordum böyle bir kareyi. Şaşırdım haliyle. Sonrasında anladım ki, kurgulanmış montaj yani..
Klarnet çalıyor bir zat, Yüce önder de dinliyor.. Benzeri bir hikayeyi de yıllar öncesinde işitmiş ve haber bültenlerinde dinlemiştik denilenleri. Yüce önder, Gzi Msutafa Kemal Atatürk7 ün kendi sesinden söylediği ileri sürülen o şarkı. Selanik türküsü..
Ne de heyecanlanmıştık o yıllarda. Paşa kendi söylüyordu, onun sesiydi Türkü’ deki . ‘Çalın Davulları..’
Benzer bir durum bu bahsettiğim.  ‘BERGAMALILAR Facebook Grubu..’nda paylaşılan. .
Benzer olsa da, kaleme alınanları okudum heyecan içinde. Tarih verilerek geliyordu ifadeler.
Şöyle ki; “13 Nisan 1934'te Bergama'yı onurlandıran Atatürk'e, Bergamalılar bir müzik ve folklor gösterisi düzenler...
Atatürk'ün karşısında sazlarını çalma mutluluğuna erişen ve büyük önderi kendilerine hayran bırakıp, coşkunca alkışlamasına sebep olan müzisyenlerin başında, Hüseyin Şenlendirir ve oğlu Hüsnü Şenlendirir  gelir.” anlatımıyla.
 Önce, Hüseyin Şehlendirici ismi düştü aklıma. Öyle ya, o da bir ünlü klarnetçi. Bazen algı böyle başlıyor. Akla gelen isimle…İsim benzerliğiyle..
Paylaşımda geçen ifadelerin devamı da vardı. Aynen şöyle;
“O gün, genç yaşta Atatürk'ün karşısında heyecanla sazını çalan o Hüsnü Şenlendirir, tahmin edileceği gibi, bugün hepimizin bildiği Hüsnü Şenlendiricinin aile büyüklerindendir.” Vurgusuyla geçen.
Şimdi diyeceksiniz ki; ‘Buyurun, buradan yakın…’ Aynen ben de sizler gibi düşündüm. Ne tuhaf değil mi..?
Dahası var, paylaşımda geçenlerin. Misal şu ifadeler;  
“Kırmızı Buğday türküsü, Yunan işgali sırasında, Bergama'nın Bölcek-Sarıcalar köyleri arasında yaşanan bir çatışmadan sonra, Kuvvayı Milliye saflarında dövüşen Arap Ali Osman Efe adına yakılmıştır.
1940'larda, bölgemizde türkü derleyen büyük sanatçı Muzaffer Sarısözen, bu türküyü sınır komşusu olduğumuz Manisa köylerinde duyduğu için, repertuvara Manisa türküsü olarak kaydetmiştir.
Türküler bir yerde doğar, sonra sınırları aşar, tüm ulusun ortak değeri olur...Kırmızı Buğday türküsüne ilham veren olayın yaşandığı yer ve türkünün yakıldığı Bergama,  Manisa'ya sınır komşusu olunca, türkünün bu şekilde kabul görmüş olması da olağan kabul edilebilir.” denilerek altı çizilenler.
Detaylıca kaleme alınan bir diğer anlatım da şöyle geçiyordu paylaşımda; “Türkünün kahramanı olan efemiz, Bergama Alibeyli köyünde yaşamış olup, mezarı Bergama kabristanındadır.
 Türkünün sözlerini yakanlar Bergamalı kadınlardır;  bestesini yapan kişi ise cumhuriyetin ilk yıllarında Ayasköy'de müezzin olan bir hemşehrimizdir.
Manisalılara bu güzel türküyü sahiplendikleri için kızamıyoruz, haksız değiller.
Hüsnü Şenlendirici, Bergama'nın kültür elçisi olarak konserlerinde veya TV programlarında, bu türküyü Bergama türküsü  olduğunu özellikle vurgulayarak çalıyor; hatta Bergama'da çekilen Vay Başıma Gelenler filmindeki bir sahnede de, bu türküyü bilinçli olarak seslendirmiştir.”  İfadesiyle gelen.
Paylaşımın en sonunda da; “Fotoğraf ve video düzenleme: BERGAMALILAR Facebook Grubu...” bilgisi, imzasıyla geliyordu.
Çanakkale’ ye gelelim şimdi. Bizde de benzeri çalışmalar olsa, öyle çok materyal var ki arşivlerde, ‘montaj mı, kurgu mu?’ sorusuna yanıtı, günlerce arattırır kamuoyunda.
Neyse ki, geçmişten örneklerle, güne uyarlanmıyor bazı bilgiler. Öyle olsa, yaz yaz bitmez Çanakkale coğrafyasının benliğindeki bazı hatıralar.
Arıburnu mu, Conkbayır mı..? Anafartalar mı yoksa..! Öyle çok izi var ki Paşanın Çanakkale coğrafyasında, ne vakit Savaş alanlarına geçsem, aklıma düşer Yüce önderin, Başbuğ’umun burada gezmeleri..
Bir yanımız eksik halen.. Sağlığında dikili heykeli dışında, Çanakkale’de ne projeler olurdu aslında Atam için… Maalesef ki halen yok..
Algı yaratmak için, her gün yaza sım var da, bizim dediklerimizi halen görmezden gelen çok..
Olsun, ısrarla bahsetmeye devam edeceğim. Belki bir gün ciddiye alırlar da, görmezden gelmekten vaz geçerler de, Yüce Önder’ e yakışır projelere imza atarlar birileri..
Not; ‘Böyle düşünen bir ben değilim. Örnek isteyen olursa, söyleyin vallahi yazarım, Hem de  çok…’