.
Geçenler de bir kitapçının rafında gördüğüm ve ilk görüşte ilgimi çeken bir kitap başlığını, yazarının ismini bilmeden belki de o an çokta merak etmediğim için: sizlerle paylaşmak ve bugün ki köşe yazımda biraz olsun bu cümlenin önemine değinmek istiyorum. Her insanın hayata gelişi doğum anı ile başlar derler. Doğarken kader denen şey belirlermiş yaşadığımız hayatı ne kadar doğrudur ne kadar yanlış tartışılır bir konudur belki ama , düşününce kader ve kaderin içinde bizim bilmediğimiz hayata geliş amacımız diğer adıyla hedeflerimiz belki de en basından beri hep vardı da biz bunu sadece bildiğimiz klişe bir cümlenin altına sığınarak açıkladık ve buna boyun eğdik. En azından benim şimdiye kadar hep vardı. Çünkü bilirdim ki hedefsiz insan amaçsız insandı benim gözümde.
Sahi sizin de kendiniz için belirlediğiniz hedefleriniz varmıy dı hep hayatınız boyunca ?
Mesela, benim çocukluğumdan beri hayalini kurduğum ama bazı nedenlerden dolayı, ötelemek zorunda kaldığım ve içimde bir ukte olarak kalan, çoğu zaman o meslek grubunda ki insanları gördüğüm zaman kocaman bir ah çekişimi de içimden kimse bilmezdi. 2 hedefim vardı benim hep. Hani çocuklara sorarlar ya küçükken büyüyünce ne olmak istersin diye? Bana da sorarlardı ve ben hep 2 meslekten bahseder ve bunu su gibi ezberlemiş olduğum için ,sordukları zaman nedenleri ile birlikte açıklardım.(En büyük hayalimdi bir doktor yada bir hakim olmak). Çocuk aklımla bilemez dim ki istediğim hedeflediğim hayatı değil de, hiç istemesem de yaşamak zorunda bırakıldığım hayatın beni buralara kadar sürükleyeceğini. Şimdi diyenleriniz olacaktır elbet ve bunu duyar gibiyim:
Şu anda sahip olduğun hayatından memnun değilmi sin… Tabi ki hayır hayatta yaşadığımız herşeye şükür etmekten başka denebilecek hiçbir söz gelmiyor aklıma. O zamanlar belki şimdi ki kadar cesur olmayı başarabilseydim, bel ki de şu kader dedikleri değiştirmekten hep korkutulduğum saçmalığı hiç düşünmeden değiştirir ve hedeflerimin peşinden gitmeyi seçerdim. Çünkü ben hiçbir zaman kaderci olmadım. Kader belki bizi yaradan tarafından doğduğumuz anda bize bağışlanan iyisi ile kötüsü ile ortaya çıkan insanların da kendilerini buna göre şartlandırdıkları bir kandırmadan başka bir değilmiş aslında. Belki bu düşüncemden dolayı kadere inanan, onun peşinden gidenler ve beni konu ile ilgili kötü eleştirenleriniz dahi olabilir ama saygı duyuyorum. Hep en başından beri bildiğim ve savunduğum bir öngörüm vardı benim. Eğer sahip olduğunuz hayatın size sunduklarını yarada” nın size bahşettiği zekanız ile olumlu ya da olumsuz iyi veyahut kötü adına her ne denilirse size göre kendi hayatınızın içinden sahip olduklarınızı çekip alamazsanız bu sadece sizin kendinize olan özgüvensizliğinizin göstergesidir. Düşün seni ze madem kadere inanıyorsunuz, sizi yaradan size verdiği zekayı kullanmanızı isterken, günümüzde çok karşılaştığımız tecavüz ve yahut kadın cinayetleri ve örnek verilebilecek daha bir sürü kötü zihniyettaşıyan kişisel fiilleri yapmanız için size bu kaderi mi layık görmüş. Kim ister ki katil olmak, kim ister ki tecavüzcü olmak. Bence kimse istemez işte burda ki en ince nokta anlatmaya çalıştığım sizin adına kadercilik dediğiniz şey devreye giriyor. Akıl ne ise fikir de odur. İyi bir insan olmak isterseniz zihniniz size bunu verir çünkü sizi buna göre programlıyor, yok ben kötü biri olacağım derseniz işte o an da zihin sizi yarada’ nın bile kabullenmediği yasaklarını çiğnemiş ve cennetinden kovduğu o şeytan beyninizi ele geçiriryor ve işte bu noktada içinizi tamamen kötülük kaplıyor sonra bir bakmışsınız beyniniz sizi bu kötülüğe programlıyor ve kötü düşünceleriniz devreye giriyor ve işte kendinizi o noktada zaptedemiyor sunuz işte bunun tek sebebi ah o şeytan denen illet sizi tamamen kadercilikten uzaklaştırıyor ve bir de bakmışsınız o inandığınız kadercilik oyunu sizi sonu olmayan bir dört duvar arasına sokuveriyor ve siz yeniden düşünmeye başlıyor sunuz acaba bu benim kaderim mi yada seçimlerim mi diye ?. E hani şimdi nerde kaldı sizi yarada’ nın size koyduğu yasaklar yada doğrular derler ya insan ne ederse kendine eder ve kendi kafasından çekermiş. İşte bu yüzden ben hiçbir zaman güvensizlik denen o saçma düşüncenin beynimi esir almasına asla izin vermedim.Bu konuda beni çok eleştirenler oldu, üstüne birde reklamı çıkıverdi tam oldu: One o o ne özgüven o; Su sakız yada şeker reklamı idi sanırım ama tamda bana uygun bir reklam diyerek gülüp geçtim. Yaşadığım süre boyunca nefes aldığım her an her dakika belki çoğunu hatırlamadığım çok şey gördüm, çok şeye şahit oldum. Ama yaşadığım her şey benim hayatıma iyi yada kötü bir sürü şey kattı. Ders aldıklarım da oldu. Kabullenemeyip kendime kızdığım anlarımda oldu. En önemlisi de yaşadıklarımdan hiçbir zaman pişman olmadım ve her andan her zamandan hep bir ders alıp tecrübe kazandım. Bu tecrübelerim gerek, özel hayatımda gerek aile , gerek iş hayatımda yeni deneyimler yeni tecrübeler kazanmama sebep oldu. Tek değiştirmeyi başaramadığım içimde taşıdığım her insan için hiçbir zaman kötü düşünmem oldu. Hani derler ya iyi niyet hep başına bela olur ve hep te oldu. Sonra oturup düşündüğüm zamanlarımda kendime gelmem kendimi sakinleştirmeye çalışmam uzun zamanlarımı aldı. Aynaya bakıp kendimi defalarca sorgularken buldum kendimi ve en çokta hep kendime kendim iyi geldim. Bunu farkettiğimden bu yana şunu da farketttimki ben şimdiye dek o kadar çok şeye teşekkür etmişim ki , bir tek kendime kendim iyi gelirken kendime iyi gelen bana teşekkür etmeyi nasıl olmuşta unutmuşum…
Sonra dedim ki içim de ki kendime bir tek bana inandığın için hakkımda söylenen yapılan hiçbir eleştiriyi dinlemediğin için, her düştüğümde her karşısına gelip kendimi sorguladığım zamanlarımda bana söylediklerin için , üzülme her şey geçti buda geçecek , şimdi kalk ve silkelen her şeyi tek başına atlattın, düşünsene geçirdiğin kötü günleri, başaramadığın zaman seni dibe çekmeye çalışanları, onurunu gururunu hiçe sayıp seni edepsizliğe mecbur edenleri, daha hatırlamadığım çok şey var… İşte benim her zaman unutup hatırlamadığım belki de hatırlamaktan hep korktuğum şeyleri karşısına her geldiğimde hiç yorulmadan bıkmadan bana hatırlattığı için her gece uyumadan önce herkese herşey e teşekkür ederken onu hiç acımadan unutup ve sonra hatırladığımda bana yeniden başlamayı öğretip hoşgörülü olduğu için tüm eksiklerime rağmen beni böyle kabullendiğin ve sevdiği için bugün birkez daha sana haykırarak avazım çıktığı kadar bağırarak teşekkür edeceğim . Ve yine beni bir kitapçıda babamla birlikte hey bak tamda sana uygun bir kitap var dediğinde babam bu rafta haydi babanı n sözünü dinle ve git korkma dediğin için , bana unuttuğum değerlerimle hedeflerimi tekrar hatırlattığın silkelen ve kalk hedeflerine yürü korkmadan sana ait olan herşeyi hayatının içinde ne varsa işte sahip çık al dediğin için sana minnettarım en sevdiğim ben bizzat kendim.
Belki çok geç kalmış olabilirim desemde abartma hadi yürü diyerek beni itelediğin için, yada her defasında yeniden başlayabilirim deyip ötelediğim hefdefleri me kavuşmaktan korktuğumda ,bana şunu hatırlattığın için; mükemmel olmaya hiçte ihtiyacın yok sanki kim mükemmeldi ve sen şimdiye kadar mükemmel biri ni gördün mü yapma allah aşkına ve şunu artık farket ve beni buna inandırmayı başardığın ve bunu farketmemi sağladığın andan itibaren kendime yineden sarılmaya ve şimdiye kadar vazgeçtiğim kendi hayatıma karşı dimdik ayakta kalmaya, ne kadar zaman geçerse geçsin şimdiye kadar geride bıraktığım iki hedefimi almak için yeniden başlamaya ve başarmaya söz verdim. Şimdi diyeceksiniz ki seni bu denli kararlı kılan neydi? Aslında beni geride bıraktıklarıma yönlendiren tek bir nedenim vardı ben çocukken, babam benim üzerimde çok büyük hayaller kurar gideceğim üniversiteye kadar tercihlerimi değiştirerek beni kendi isteği mesleğe yönlendirmek için uğraşır dururdu bunu yaparken de hiç yorulmaz ve hiç vazgeçmezdi . Ama ben o çocuk aklımda bugün ki aklımı yan yana koyduğum zaman ilk defa hayatımda benim için önemli olan benim üzerime büyük hayaller kuran adamı babamı dinlemediğim için yıllar sonra keşke dedim, bilemezdim ki şimdi ki hayatımda onun benden son isteklerinin gün gelecek benim hayatımı ele geçireceğini ve her gün içimi kemireceğini. Son birkaç aydır o üzerime hedefler kuran büyük oynayan adam hiçbirşey olmaz dediğim hep gölgesine sığındığım benim en büyük limanım hastalandı. Yıllar sonra ilk defa onu hastalanmış gördüm ve en güzel zamanlarımda yaşadıklarımı ona anlatır sonra kötü günlerimde yine telefona sarılır hep bıkmadan yorulmadan anlatırken beni sabırla dinlemesine hayran kalırdım .. Şimdi son 120 gündür bunu yapamamak onsuz yaşamaya çalışmak ve hergün kader dediğiniz benim için ise beynimle oynayan kötü bir illet ile mücadele etmek için korkularla yaşayıp geceleri uykusuz kaldığım 120 günün sonunda düşündüm ki hayat sana hiç beklemediğin bir anda hedeflerinle yüzleşme fırsatı sunuyormuş. Benim hikayemde böyle başladı sanırım. Şimdi ne kadar geç olduğunu bilsem de onun benim üzerime kurduğu o büyük hayalini gerçekleştirmeden onu kaybetmeyeceğime kendime söz verdim. Çünkü ne derler o kaderi iyi yönetemezsen zamanı gelmeden senin sahip olduklarını üzüntülü anlarında ele geçirdikleri beynini kullanmayı başaramazsan sen bu hayatta kocaman bir hiç olarak kalır ve hep bu ezik tarafınla yaşamak zorunda kalırsın. Nerede olursan ol olduğun yerde kendini hissettiremezsen başaramazsın. İşte bu kitabın yazarı bu mükemmel başlığı atarken çok kısa özetlemiş: Başarıya giden her yol titremeyen bir el ve o ele sahip çıkabilecek bir yürekten geçer ve cesaret ister. İşte ben o ele ve ona sahip çıkacak yüreğe sahibim. Kendi değerlerimi farkettiğimden beri kendime etmediğim teşekkürü ederek başladım gelişmeye ve yenilenmeye . Ve ben biliyorum ki bu günlerim de geçecek bir bakmışım olmak istediğim yerdeyim ve babam yanımda işte bundan büyük bir mutluluk olamaz ve benim babamın hep bir lafı vardır: Zirve tek kişiliktir evlat ( Dibe vurduysan, gideceğin tek yer zirvedir çünkü orası o kadar keyiflidir ki bu keyif’i aldığın için yaşadığın her ana şükreder ve ben babanı hatırlarsın derdi) Haklıymış sın baba zirve benim hakkım bana bunu hatırlattığın için beni o kitapçıya götürdüğün ve o kitabı bana gösterip geçmişte istemeden de olsa geride bıraktığım herşeyi hatırlamama sebebiyet verdiğin için sana minnettarım. Siz siz olun hayatınızdaki herşeyin kıymetini iyi bilin özellikle şunu asla unutmayın en kötü günlerinizde sizi dibe çekenleri ve bundan zevkalanları.. Unutmayın ki zamanı geldiğinde zirvenin tadını çıkaramadıkları için ve zirveyi hayal bile edemedikleri için sizi çatır çatır kıskanmalarını bir sigara ve bir bardak kahve eşliğinde sadece uzaktan izleyin… Her şey istediğiniz gibi gönlünüzce ve huzurlu olsun… Sevgiyle kalın….