.
---------------------
DAHA NE DENİLEBİLİR Kİ..?
AN GELİR TEK BİR BAKIŞ,
AN GELİR BİR TEK SÖZ YETER..!
Türkiye’nin yüzyıllardır yaptığıdır aslında bu.. Tarihte şöyle bir yolculuk yapılsa, ‘Ne denmiş..? Ne yapılmış?’ sorusuna yanıt bulmak için, binlerce örneği çıkar, Türk’ ün yaptıklarına..
Dün bahsederken gündemden, bir sözle noktalamıştım yazıya döktüğüm düşüncelerimi. Reis’ in; “Bir gece ansızın gelebiliriz..” ifadesiyle.
Bu anlamda bir söz daha geldi sıfır noktasından.. Sınırdan..Milli Savunma Bakanı sayın Akar’dan. Bakan Akar aynen şöyle dedi operasyon bölgesindeki birliklerin bir komutanıyla irtibat kurduğu telsizden;
“Burada herhangi bir şey bitmiş değil, her an her şey olabilir…”
Bu okkalı sözden önce, yBaşkent’ ten yükselen bir gür sesten bahsedeceğim müsadenizle. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı sayın Topçu’ nun, kıtalararası kesinlikle etkili olacak çıkışı vardı Ankara’dan. ABD Temsilciler Meclisinin kararına tepki veriyor ve diyordu ki;
“Petrolü insandan önce tutanlar, bugün ülkemizi 1915 olayları ile ilgili alçak yalan ve iftirayı gündem yaparak bizi sindirmeye çalışıyorlar”
Öyle böyle değildi aslında anlamı irdelendiğinde bu sözün ağırlığı. Milyonlarca ton basar bir vurguydu bana göre denilen.
Yalçın Topçu, ABD Temsilciler meclisinin kararını adeta topu tuttu bu ifadesiyle.
Başkent gündeminin öne çıkan bu sözünü, Abonesi olduğumuz İHA’ nın bülteninde gördüğümde, ne yalan söyleyeyim ayrı bir irkildim. İçimden ilk geçen yorumum; “Ne de güzel bir tespit…” oldu önce, sonra da dahası..
Ankara’ lı Meslektaşım İlker Turak’ ın haberiydi bahsedeceğim tespitin detayları geçen.
Dilerseniz önce o okkalı tespit diyeyim. “Petrolü insandan önce tutanlar, bugün ülkemizi 1915 olayları ile ilgili alçak yalan ve iftirayı gündem yaparak bizi sindirmeye çalışıyorlar” şeklindeki harika vurgudan söz edelim.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu’ nun, ABD Temsilciler Meclisinin 29 Ekim’de oylamaya sunulan sözde Ermeni soykırımı iddialarını kabul etmesi hakkındaki hayli sert yorumuydu söylediği. ABD’nin 2. Dünya Savaşı’nda Japonya’ya attığı atom bombasını önce hatırlatıyor ve sonra da ekliyordu sayınTopçu;
“Derebeyi ve sömürge medeniyetinin vandallarının insan hayatını bir damla petrol uğruna hiçe saydığı bir dünyada insanlığın bize ve bizim medeniyet değerlerimize ihtiyacı var.
Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine 74 yıl önce atom bombası atarak yarım milyon Japon’a jenosit uygulayarak insanlığı mezarsız ölülerle tanıştıranlar, dönüp bir de kendi karanlık tarihlerine baksınlar.
Bugün Japonya’da Japon hükümetinin 31 Mart 2011 tarihli verilerine göre halen 219 bin 410 Hibakusha mağduru insan var. Bu insanlarda korkunç yaralar açanlar, petrolü insandan önce tutanlar, bugün ülkemizi 1915 olayları ile ilgili alçak yalan ve iftirayı gündem yaparak bizi sindirmeye çalışıyorlar. “ diye.
Dahası dedikleri de vardı sayın Topçu’nun. Lahet olası terör örgütlerini sıralıyor ve şöyle diyordu;
“PKK-PYD-YPG-KCK-SDG, FETÖ, DEAŞ ve dolarlarıyla bizi alt etmeyi beceremeyenler, şimdi de bu yalana sarıldılar. Yüz yıl önce dedelerimizin, ninelerimizin bunların dedelerinin tezgahını, Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında saf tutarak nasıl bozdularsa bu günde bizler Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında saf tutarak yüz yıl öncesine benzer bu tezgahı bozacağız.”
Aslında, bu son vurgu da bence hayli önemli. Tezgah kurmak hep bazılarının işi. Tarihten iyi biliriz bu birilerini. Misal; 104 yıl önce Çanakkale’de de bir tezgah kurulmuştu, o tezgahı o yıllarda ve sonrasında bozan bir isimdi Mustafa Kemal.. Şimdi de bozacak kudreti damarlarındaki Asil kanda bulan bir isim var, dünyanın da bildiği. Vallahi ne de güzel anlatmış sayın topçu. Ağzınıza dilinize sağlık. “Bir gece ansızın gelebiliriz” deyip, gelen ve gereğinin yapıldığını dünyaya gösteren sayın Cumhurbaşkanı, tarihi tekerrür ettiriyor bence de… Ders verilmesi gerekenlere, yine veriyor dersi..
Meselenin özü, bence diyeceğim ve diyeceğim: “Türk milletinin damarlarındaki asil kandan korkmaya devam edin, eeeyyyy birileri..”
Başta bahsettim, dün güne noktayı koyarken de kaleme aldığım o söz dedim. Yani; “Bir gece ansızın gelebiliriz” sözü. Dün de benzer bir vurgu geldi Milli Savunma Bakanı sayın Akar’dan.
“Burada herhangi bir şey bitmiş değil, her an her şey olabilir” diye. Ve de dahası geldi okkalı sözlerin;
- “Hala Türkiye'nin DEAŞ ile mücadelesinin görmemek tam anlamıyla bir körlük, cahillik, bir inat”
- “Bizim kimyasal silah kullanmak gibi bir durumumuz asla söz konusu değil. TSK’da bu konuda bir konsept, doktrin, eğitim de yoktur" denilerek gelen.
Özetlenecek şekilde değil bahsedeceğim konu. O nedenle, uzata uzata , ballandıra ballandıra aktaracağım denilenleri.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Barış Pınarı Harekatı'na katılan birliklerin komutanları ile bir araya gelip, Tel Abyad’taki askerlere telsizden seslenip;
“Burada herhangi bir şey bitmiş değil, her an her şey olabilir. Ona göre herkesin her an hazırlıklı olması lazım" ifadesini kullandı.
Bunun ne anlama geldiğini anlatmak değil niyetim. Öyle ya, biz Türkler, leb demeden leblebiyi anlayanlarız.
Beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar ile sınırın sıfır noktasında, Mehmetçiğin yanında yer alan Bakan Akar, hudut hattını anbean takip eden Sınır Güvenlik Sistemi'nden sınırı inceliyordu dün.
Barış Pınarı Harekatı kapsamında Tel Abyad'ta bulunan bir birliğin komutanıyla telsiz irtibatı önce personelin durumu ve faaliyetlerine ilişkin bilgi alıyor ve Mehmetçiğin moral-motivasyonuna ilişkin sorusuna yanıt arıyordu. Yanıt olarak gelen söz telsizden duyuluyordu o anda;
"Moralimiz yüksek, her türlü göreve hazırız" ifadesiyle.
Ve o onda irtibatındaki komutana ses veriyordu sayın Akar, "Burada herhangi bir şey bitmiş değil, her an her şey olabilir. Ona göre herkesin her an hazırlıklı olması lazım" diye.
İnsanın tüyleri diken diken oluyor değil mi? Telsiz irtibatında geçen bu diyalogdan.
Bakan Akar, daha sonra Genelkurmay Başkanı Güler ve Kara Kuvvetleri Komutanı Dündar ile Barış Pınarı Harekatı'na katılan bir komando birliğinde de inceleme ve denetlemelerde bulunuyor, Harekat Merkezi’nde faaliyetlere ilişkin brifing alıyordu.
İnceleme ve denetlemeleri sırasında yaptığı açıklama hayli önemli sözlerle doluydu. Hassas bir dönemden geçildiğine dikkat çekiyor ve ekliyordu sayın Bakan Akar, "Milletimize, ülkemizin birliğine, bütünlüğüne, topraklarımıza bir zarar ziyan gelmeden hakkımızı, hukukumuzu müdafaa ederek, egemenlik ve bağımsızlığımızı en üst düzeyde koruyarak inşallah bu dönemi tamamlayacağız. Vatanımızın birliği bütünlüğü, asil milletimizin güvenliği çok önemli. Bunları tam olarak gerçekleştirebilmek için ordumuza düşen görev neyse hep birlikte büyük bir kahramanlık ve fedakarlık göstererek vazifemizi yerine getirdik, bundan sonra da getirmeye devam edeceğiz" diye.
Güvenlik ve bağımsızlık konularının süreklilik arz ettiğine vurgulayan Bakan Akar, "Güvenlik, savunma sürekli olan bir ihtiyaç. Bunu yerine getirmek için gayret göstereceğiz. Bizim buradaki maksadımız hudutlarımızın, halkımızın güvenliği. Onun için ülkemizin güneyinde, Suriye'nin kuzeyinde herhangi bir şekilde bir terör koridoruna asla müsaade etmeyeceğiz. Bunu söyledik ve amacımızın bu olduğunu da herkes biliyor. Sadece ülkemizin hak ve menfaatlerini değil, Suriyeli kardeşlerimizin de güvenli ve gönüllü bir şekilde topraklarına dönmelerini sağlamak için de gece gündüz çalışıyoruz" diyordu birde.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin tek hedefinin teröristler olduğunun altını çizip, "Bizim hedefimiz sadece ve sadece teröristler. Bizim Suriye'deki teröristlerle mücadelemizin dışında oradaki Kürt, Arap, Keldani, Arami, Süryani, diğer etnik gruptan insanlarla bizim mücadelemiz asla söz konusu değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bizim kimsenin etnik, dini kökeni ile hiçbir şekilde ilgimiz olmadı, olmayacak.” İfadeleriyle de, adeta dünyaya bir kez daha sesini yükseltiyordu.
Aksini savunan birileri var ya, bence onlara geliyordu bu sözler…
"TSK terör örgütü DEAŞ ile mücadele etmiyor" şeklinde bir algının oluşturulmaya çalışıldığının altını çiziyordu sayın Bakan ve ediyordu sözünü;"Bunlar gerçekten büyük bir gaflet, gerçekten çok cahilce, ahmakça konuşulan şeyler" diyerek.
Sayın bakan’ ın sıfır noktasında konuştukları arasında, bence öne çıkan bir diğer başlık şuydu. Akar’ ın, kimyasal silah kullanıldığına yönelik batı medyasında yer alan iddialara da tepki göstermesi.
Bu konudaki net ve bir o kadar da sert sözleri ise tam da şöyle idi; "Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde ne bunların atma vasıtaları ne de mühimmatı var. Başta teröristler olmak üzere bazı alçaklar TSK'nın kahramanlığı karşısında aciz kalınca iftiraya, yalana, fitneye, fesada başvuruyorlar. Bizim kimyasal silah kullanmak gibi bir durumumuz asla söz konusu değil. TSK’da bu konuda bir konsept, doktrin, eğitim de yoktur"
Şimdi geleyim son sözüme; Mehmetçiğe selam veriyoruz Şehitler coğrafyası, destanın şehri, Zaferin diyarından. Ayağınıza taş değmesin. Gazanız mübarek olsun.. Her daim Muzaffer ol Mehmedim.. Allaha emanet olun..