.
Hey iki gözüm Allahım. Kimin aklına gelirdi, Çarığın yıldızların ayağına gireceği..
Vallahi, içimden daha neler düşündüm de, dilimin ucuna kadar geliyor, sonra vaz cayıyorum… Bahsedeceğim bu haberi okur iken, bir anda olsa gözümde neler canlındı, geçmişte anlatılanlar üzerine.
Bizim atalarımız, yokluktan kullanmış çarığı. Birilerinin ayağında iskarpin var iken, Misal; 104 yıl önce Çanakkale…
Geleyim okuduğum Çarık haberine. Başlık tam dö şeyle; “Osmanlı Çarığı Hollywood yıldızlarının ayağında”
Evet yanlış okumadınız. Yıldızlar diyorum, çarığın yeni kullanıcıları için. Lakin, yokluktan değil, tarihten izleri varlıktan taşımak için hareekete geçmiş Coniler..
Haberin detaylarında; ‘- Kahramanmaraş'ın coğrafi işaretli çarığı dünyaca ünlü film yıldızları için dikildi’ ifadesiyle geçen bir bölüm vardı.
Haliyle dikkat kesildim, bence orjinal ötesi sayılacak bu habere. .
Başkent Ankara’dan, meslektaşlarım Hülya Keklik - Erdinç Türkcan ve Neşra Durmaz’ ın ortak çalışmasını aktarıyordu bu haber
Ve giriş cümlesinden geçen şu anlatım da hayli ilgi çekiciydi bence.. Şöyle idi ilk satır;
“Çocuk yaşlarda tanıştığı çarıkçılık mesleğini 5’nci kuşak olarak sürdüren Hüseyin Kopar, ‘Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Thor, Truva, Avatar’ gibi dünyaca ünlü filmler için çarık dikti.
Osmanlı çarığını dünyaya tanıtan 54 yaşındaki çarık ustası, unutulmaya yüz tutan bu mesleği gelecek nesillere taşımak istiyor.” diye geçen.
Gelecek nesiller bence de çağırı bilmeli. Hatta giymeli ayağına. Şöyle birkaç saat değil, en azından bir iki hafta çarık giyip, ecdadın neler yaşadığını az da olsa hissetmeli bizim yeni nesil.
Bu özel çalışmanın üzerini haberden haberdar olanlar, umarım moda oldu diye çarık giymeye kalkışmaz. Bahsetmek istediğim ayrı bir şeydi ya, neyseee…!
Yeniden döneyim ben, bu orijinal ötesi habere. Haberin bir başka satırında şu ifade geçiyordu;
“Kahramanmaraş’ta 5‘nci kuşak olarak Osmanlı çarığı üreten Hüseyin Kopar, unutulmaya yüz tutan çarıkçılık mesleğini günümüze taşıyor. Dünyaca ünlü Hollywood filmlerine çarık hazırlayan Kopar, Osmanlı çarığını dünyaya tanıtmayı başardı.
Kopar, Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Thor, Truva, Avatar gibi filmler için hem kostüm, hem Osmanlı çarığı hazırladı. Osmanlı çarığı ve yemenileri Almanya ve Kanada’da deri müzelerine gönderen 54 yaşındaki çarık ustası, çırak bulamamaktan yakınıyor. “
Yorum yapmadan edemeyeceğim şimdi. Usta Kopar, tuttuğu meselenin ucunu hakikaten de koparmış. Ne de güzel özet geçmiş, kaybolma noktasına gelmiş bir mesleğin durumunu. Oysa ki, tek başına yakalanan bu başarı hikayesinin ucundan, önceki yıllarda tutmuş olunsaydı, beki de dünya çarığımızı konuşuyor v e kullanıyor olacaktı. Kültürümüzden kayıp bir başka hazine hiyakesi dahi işte..!
Kalaycılık da bitti, Nalbantlık da.. Sayılacak o kadar çok meslek var ki aslında, her biri çocukluk yıllarımızın en güzel hikayesinin bir bölümü..
Haberde geçen şu cümleye de ayrı bir takıldım. Deniliyordu ki; “Kahramanmaraş’ın ilk coğrafi işaretli ürünü ..”
Vallahi ne de güzel bir vurgu. Çanakkale’mizin de böylesi ürünleri sizce yok mu? Fatih’ in, karadan yürüttüğü kadırgaların altına yaydığı felek diye tabir edilen, güvertenin üzerinde yağlandığı için kaymasını sağlayan keresteler. Asıl hikaye de, burada başlıyor alında; kesilen ağaçlardan imal felekler için, kesimin nerede yapıldığı.. Kesildikten sonra da, İstanbul’ a hangi şartlarda taşındığı.İşte coğrafyamız için bir püf nokta.
O koca koca ağaçlar, dağdan indirilirken deniz kenarına, halıcılık düğümü ile birbirine sıkı sıkı tutturulmuş. . Üstelik bizim yöremize has düğümle. Dobak halıları dokunurken atılan ilmikten esinlenerek, sıkı sıkı bağlanan Kazdağlarının keresteleri, sonrda da İstanbul’a taşınmış. Ve de, gemiler karada yürütülmüş bu sayede.. Ne ilginç bilgileri bağrında taşıyan coğrafyamızın, daha ne bilmediğimiz hikayeleri var kim bilir?
Peki ya, Çanakkale’nin daha kaç tane çıkar coğrafi işaretli ürünü? Bu konuyu tartışmak gerek değil mi sizce de..?
Neyse, ben konudan koptum farkındayım. Döneyim çarığa.
Koca usta anlatmış meseleyi. Meslektaşlarım da ifade etmiş yazıyla.
Demişler ki koca ustanın dilinden; 5 kuşaktır ölmeye yüz tutmuş Osmanlı çarıklarını yaparak yurt içine ve yurt dışına pazarladığını söyleyen Kopar, yaptığı ürünlerin tamamen el yapımı olduğunu vurgulayarak, “Dünyada suda, çamurda ve denizde giyilebilen tek ayakkabı unvanı almaktadır. Bu yüzden de bu ürünler Kahramanmaraş ilinde ilk coğrafi işaretli ürünler arasına girmiştir.
Bu derilerde hiçbir kimyasal madde kullanılmaması, tamamen kök boya kullanılması, hiçbir yapıştırıcı madde, hiçbir kimyasal madde kullanılmadığından dolayı coğrafi işaret almıştır”
Bugün outdoor diye tabir edilen ayakkabı, bot ve türevi gereçleri, nasıl da hava atarak kullanıyoruz değil mi? Oysa ki koca Osmanlı, yüzyıllar önce bulmuş bu günlerde hava attığımız ürünü. Çamurda, suda, denizde de sorunsuz kullanılan çarığı.
Gelelim günümüzdeki çarığa. Koca ustanın dilinden Osmanlı çarığına.
Kopar; Çarıklarda kullandığı derinin ve ipliklerin tamamen el yapımı olduğunu belirtiyor ve de ekliyor; “Truva, Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Fetih 1453 gibi filmlerde bizim ayakkabı ve kostümlerimiz kullanılıyor. Meşe palamudu ve bildiğimiz zeytinyağı ile üretilen Türkiye’de tek üretimi olan bir deridir.
Bu yüzden de bizim yaptığımız çarıklar gerek Türkiye içinde, gerekse Türkiye dışında filmlerde, tiyatrolarda tercih ediliyor”
Yarın bir gün, çarıkçı dükkanları açılıp, önünde de sıra olduğumuzu hayal edin şimdi.. Nasıl amma..?
Çünkü nedenlerimi olacak sıra olmak için. Yerdeki elektriği aldığı gibi, yazın serin, kışın da sıcak tutar bilindiği üzere Çarık..
Eskiden büyüklerimden duyardım. “Gün gelecek, geçmişe döneceğiz yine..” diye.. Sanırım, her şeyi görebilen büyüklerim bu nu da görmüş. Buyurun işte, geçmişe dönüşe bir örnek.
Belki de, yanlış bir örnek sundum. Fakat şunu da aktarmadan edemeyeceğim. Osmanlı çarığı, doğal özelliklerinden dolayı günümüzde de tercih ediliyor. Mantar, romatizma ve kaşıntılara karşı ayağı koruyan özel yemeniler ve çarıklar, içeriğinde toprak kil ile teri kaybederek ayak sağlığını koruyor. Bu da, tescilli bir bilgi.
Çarık bulur isem, kullanma niyetindeyim. Hazır kış kapıda iken, bu da alınabilecek bir önlem.
Bendenizden bu günlük bu kadar. Haydin hoşça kalın..