Ağzına sağlık sayın bakanım. Ne de güzel etmişsin lafını; “Milletimize sözümüzdür, Karayılan'ı ölü yılan haline getireceğiz”
Ağzına sağlık sayın bakanım. Ne de güzel etmişsin lafını; “Milletimize sözümüzdür, Karayılan'ı ölü yılan haline getireceğiz”
Başkent gündeminin öne çıkanlarına göz gezdirirken, sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ nun Yüce Türk milletine verdiği bu sözü okudum. İçim birden ürperdi. “Hadi inşallah..” demeden alamadım kendimi.
Ya birileri..? Bugün dahi terör örgütüne törer örgütü diyemeyen, hainlere, hain diyemeyenler, bu sözü işittiğinde kim bilir ne de kükrediler, kendini aslan sanan kedi gibi..
Sayın bakan ayrıca; “Yanlarında 3-5 batılı görünce bizleri korkutup sindirebileceklerini zannettiler”, “Biz insanlığın hesabını yapan bir medeniyetin evlatlarıyız” , “Avrupa, Amerika, Rusya ne derse desin biz bu bölgeye huzuru getireceğiz” ifadeleri ile çarpıcı başlıklar açıyordu açıklamasının dahilinde.
Başkent’ te katıldığı bir açılış töreninde veriyordu sayın bakan, bence tarihe geçecek bu okkalı sözünü. Okkalı diyorum, çünkü söz tam olarak şu ifadeyle geliyordu; “Milletimize sözümüzdür, Karayılan'ı ölü yılan haline getireceğiz”
Bir belediyenin, Çocuk Trafik Eğitim Merkezi'nin açılış töreninde konuşurken sayın bakan, yakalanan DEAŞ'lı teröristlerin Pazartesi, yani bugünden itibaren ülkelerine teker teker iade edileceğini de söylüyordu.
Kırmızı kategoride aranan teröristin etkisiz hale getirildiğini açıklıyordu birde.
Ve de en önemlisi, yüreklere su serpen türden gelen bazı ifadelerdi, bence gündeme damga vuracak sözlerinde geçen. Şöyle diyordu sayın Bakan Soylu;
“Evlatlarımızın, kardeşlerimizin kanı yerde kalmadığı için içimizin bir nebze ferahladığı bir gün. Onlarca evladımızın şehit olmasına sebep olan, içimizi acıtan hain terör eylemlerinin talimatını veren kırmızı kategoride aradığımız insanlıktan çıkmış iki terörist Diyarbakır’da etkisiz hale getirildi.”
Sonra da detaylıca bilgiler paylaşıyordu kamuoyuna ve diyordu ki; “Operasyon Temmuz ayında yapılmıştı. Kimlik doğrulamaları itibarıyla dün akşam teyit edildi.
Ülkemizin içerisinde bir tanesi maalesef çok canımızı acıttı.
Tam 3 yıl önce Dolmabahçe'de patlama olduğu söylendi.
Neredeyse üzüntümüzden ağzımızdan kelime çıkmayacak hale geldi.
Şehitlerimizi öğrendik ve sayı bizi bir kez daha kahretti.
O eylemin talimatını bu hain vermişti.”
Dahası veridği bir bilgi dahaş o acı günü yşine akıllara getridi. Kayseri diyordu Bakan ve ekliyordu;
“ Yine Kayseri’de komando karargahımıza ve oradan servisle intikal eden evlatlarımıza hain bir saldırı gerçekleştirdi.
O eylemin talimatını da bu hain vermişti.
Birçok yerde eylemlerin tamamında talimatı bu terörist vermişti.
Yaptığımız güvenlik toplantılarında gözüm hep bu adamın üstündeydi.” hatırlatması yapıp, ardından da enselenen, insanlıktan nasibini almamış o mahlukat için;
“ Allah'a şükürler olsun ki o evlatlarımızın kanı yerde kalmadı. Bir terörist daha cehennemi boyladı. Onun yanındaki de ona dün akşamki konuşmalarından elde ettiğimiz istihbari bilgilerden anlıyorum ki, Karayılan daha fazla üzülmüş.
Milletimize sözümüzdür, Karayılan'ı ölü yılan haline getireceğiz. Bizim tarafımız bellidir” ifadelerini kullanıyordu.
Bakan Soylu’ nun birilerine de ettiği sözleri vardı, duyunca insanın içini ısıtan türdendi bence dedikleri.
“Yanlarında 3-5 batılı görünce bizleri korkutup sindirebileceklerini zannettiler” vurgusu yapıp, ekliyordu Bekan Soylu; “Terörist hakladık mı biz seviniriz” diye.
“Bu ülkede anne baba yüreklerini dağlayanları bertaraf ettik mi seviniriz. Biz onları da, onları destekleyenleri de uyarmıştık.
'Devletin kılıcı uzun olur, biz bu hesabı açık bırakmayız.
Gelin bu işten vazgeçin' demiştik.” diyerek sözlerini sürdürüyordu sayın bakan.
Ve de, “Bu ikazımızı anlamadılar. Yanlarında 3-5 batılı görünce bizleri korkutup sindirebileceklerini zannettiler.
Oysa bizim yolumuz hak yoludur. Ne döneriz ne de sineriz. Dünyanın rotasını şaşırdığı teröristlerin ülke liderleri ile telefonda görüştüğü bir dünyada benim ülkem yıllardır hiçbir terör örgütünü ayırmadan, insanlık adına onurlu bir şekilde mücadele etmektedir.
Yavaş yavaştan olsa bu meselede dünyayı kendi çizgisine getirmektedir.” vurgusu yapıp, en net şekilde ediyordu sözünü.
“Bütün acıları dindirmeye, dünyayı çocuklarımıza daha güzel bir şekilde bırakmaya gayret ediyoruz” diye.
Başkent’ten yükselen gür sesti bu aktarmaya çalıştıklarım. Abonesi olduğumuz İHA’ nın bültenindeydi, dikkat kesildiğim denilenler.
Hele hele, sayın bakan soylu’nun şu sözleri, ayrı bir ısıtıyordu içimi.
“Biz insanlığın hesabını yapan bir medeniyetin evlatlarıyız”
Vallahi de, tallahi de, lafın ağırlığı tonlarla ifade etmeye yetmeyecek kadar fazlaydı bence.
Son 6-7 yılda çok zor süreçlerden geçtiklerini belirtiyordu sayın bakan, ardından da;
“Bugün mücadele verdiğimiz pek çok sahada netice almaya başladık. Evlatlarımız Rasulayn'da, Tel Abyad'da, Ayn El Arab'ta ve bir taraftan da Kamışılı'da devriye atmaktadır.
Ülkemizin bayrağını, medeniyet anlayışını, teröre karşı mücadele kararlılığını her yerde gösteriyoruz. Biz Batı değiliz, sömüren değiliz, petrol yataklarının hesabını yapan bir ülke değiliz.
Biz insanlığın hesabını yapan bir medeniyetin evlatlarıyız.” diyerek, gurur patlaması yaşatacak ayrıntıları dile getiriyordu.
Hele ki sıraladığı, birilerince olmaz denilen, fakat olanlar. “Zeytindalı Harekatı'nda Afrin, Fırat Kalkanı Harekatı Cerablus, Azez, El Bab, Çobanbey, bütün buralara huzur getirdik ve 366 bin insanımız geri döndü. “ şeklindeki hatırlatmaları.
Sayın bakan Soylu’ nun şu ifadeleri de hayli çarpıcıydı. Her ne kadar birilerini kudurtsa da..
Gerçeklerdi bahsedilen ve detaylardı dile gelen. Yani tam da şöyle;
“Bir yandan huzuru, bir yandan kardeşliği pekiştiriyor, bir yandan terörü tasfiye ediyoruz.
Biz bu işe başladığınız zaman dünya karşımıza çıktı. 'Demokrasiyi değiştirecekler. Türk, Kürt, Arap ayrılıyorlar' dediler.
Afrin'de, Cerablus'ta, Azez'de Türkü, Kürtü, Türkmeni, Arabı, Müslümanı, Hristiyanı ayırmadık herkesin huzurlu bir şekilde olmasını sağlayan düzen kurduk.”
Eeee, ne yaparsın dünya. Karşında duran inançlı Türk oğlu Türk. Yaparız deriz, yaparız.
Geliriz deriz geliriz. Sen yeter ki iste…
Dilek tutması senden, yerine getirmesi elbette bizden. Hey Maşallah Türk’ ün Pusat’ ına..
Yeter ki istesin Alp, ne eder, ne yapar.. Dediğini İlla ki yapar..