.
BU SÖZ, BİR DÖNEM GERÇEK OLMUŞTU..
Yalan sanmayın. Yada uydurma.. Bir vaka ardından, ada’dan, ana karaya sevki için ulaşım bedeli istenmişti bir hastaya. Gemi kalkmış, hasta gelmiş, lakin ecel tevelli etmişti.
O yıllarda, yetkililerin söylediği sözü anımsıyorum; “Yarası ağır, tahribat büyük. Zaten ölecekti.”
Haberler yaptık. Çoğu TV kanalı, gazetenin yorumluydu; ‘paran yoksa öl, gerçek oldu’ başlığı ile geçen o haber.
Sonrasında, bir vaka daha yaşanmış, kalkmaz denilen gemi, kalkmış ve hasta ana karaya ulaştırılmış, yaşama dönmüştü.
Giden kalır, gelen dönemez di bir aralar Gökçeada’ ya ve elbette ki Bozcaada’ya.
Neyse ki şimdilerde, donanımlı gemilerden mi desem, yoksa verilen ulaşım hizmetinden mi, pek aksamıyor ulaşımı. Eskiden, ben de bir haber peşinde iken, tam bir hafta ada’da zorunlu ikamet etmiştim. Yunanlı bir heyeti izliyorduk, o heyetle birlikte kaldığımız her gün, Türkiye aleyhine konular üretmek için ne de uğraş vermişti Yunanlı o heyet.. Hey gidi hey. Anılar, anılar..
Son günlerde, ada’nın ulaşım sorunu başta, eksik sağlık kadrosu üzerinden sözler işittik, rüzgarlı ada’dan, Gökçeada’dan. Sanırım rüzgarında etkisiyle, sözler çabuk ilişti kulaklarımıza.
Şimdilerde bahsedilen eksiklik, eksik kadro ve doktor vurgusu, başta bahsettiğim, “Paran yoksa öl” baylıkları atılan haber konusu vaka ardından da gündeme getirilmiş, teklifler TBMM’ y verilmiş, ada’nın sağlık kadrosu yerine, hastane binası ve saire detaylar için ödenekler çıkmıştı yola.
Keşke o vakitler, zorunlu hizmet yapılan, doğu hizmeti olarak da dile gelen bölgeler statüsüne alınsaydı da adalar, bu günlerde; “O eksik, bu eksik. O yetersiz, bu yetersiz” şeklindeki söylemlerin adresi olmasaydı adalarımız.
Tatil cenneti, sessizlik unvanı gibi, eşsiz değerleriyle anılsalar, dünyanın kıskandığı merkezler olabilseydi adalarımız.
İki adamız var nihayetinde. Üstelik güzeller güzeli, eşsizlikte.. Peki ya, her kış, hep konuşulan mı olacaklar bu esiz güzelliklerimiz?
Yine kış geldi. Hava esiyor, ulaşım sorunu hemencecik akla düşüyor. Üzerine, bire de olmayanlar, yetersizlikler eklenince, ‘en’ konuşulan oluveriyor, ‘en’ lerin adresi adalarımız..
Çıkan ses’e kulak vermemek elde değildi elbet. Bizde verdik bir zahmet..
Ada’lar deince, kış aylarındaki ulaşım sorunu akla gelse de hemencecik, yaz aylarında da aşırı yoğunluk ve talep nedeniyle de adalar yaşıyor bu hep şikayet konusu ulaşım sorununu.
Kış aylarının önüne geçilemez derdi, gemilerin çalışamıyor şekilde, şiddetli rüzgara maruz kalması elbet. Sorun büyük. Hava muhalefeti.
Muhalefet işte, adı üstünde. İyi ya da kötü, bulur muhalif olacak bir konu..
Bu bahsedeceklerimi , bir muhalefet olarak gördüğümü söyleyemiyorum da, geçmişte yaşanılanlar akla gelince, sorun hep var, sorun hep büyük deyiveriyorum kendimce.
Ne haberlere imza attım, yıllar boyu adalar üzerine. Sağlıktan tutunda, bağlantılı konuları üzerine.
Adalıların isyan derecesine varan eylemlerinden de söz ettik, deni altından adaya giden enerji hattının zarar görmesi ile, karanlığa bürünmesinden de.
Teknoloji var iken burnunu dibinde kullanamamak, tuhaf bir şey elbette. Dünya uzaya çıkar iken, biz denizleri aşıp, insanlara ulaşamıyoruz ya, bence meselenin bir diğer ismi tam da bu..
Lakin, hava muhalefeti, ne teknoloji takıyor, ne de deli yürek kaptanları. Esti mi şiddetli bir poyraz, dur durabilirsen önünde. Dalgalar büyür, deniz olur kör geçit..
Neyse, yine yaptım laf salatamı. Döneyim şu sert sözlerle dile getirilen o konuya. Sert sözlerin sahibi Serttaş’ ın dediklerine.
Adayı övüyordu önce; 10 bine yakın nüfusu ile dört mevsim yaşamın canlı kaldığı yer diyerek.
Sonra, tarihi, tarımı ve turizmi ile hem ulusal hem de uluslararası arenada eşsizliğinden söz ediyordu ada’nın.
Ardından da; Gökçeada’da, doktor yetersizliğinden dolayı hem hastalar hem de vatandaşlar tehdit altında yaşıyor diyordu sert sözlerin sahibi, Serttaş..
Çağrısı vardı, Sağlık bakanlığına, Çanakkale Milletvekillerine, Çanakkale Valisine, Siyasi partilerin Çanakkale il yöneticilerine, Gökçeada Kaymakamına, Siyasi partilerin Gökçeada ilçe yöneticilerine ve konu ile ilgili olan tüm yetkililere seslenirken dil getirdiği bir çağrısı.
Yok olanları sıralıyordu önce. Hastanede var olan servisleri, fakat olmayanları. Kardiyoloji, Çocuk, Beyin cerrahi ve genel cerrahi bölümleri dahil olmak üzere bölümlerinin çoğunluğunda uzman doktor veya pratisyen hekim bulunmayan hastaneye sahip, Gökçeada diyordu, Ada’nın Kent konseyi Başkanı Muharrem Settaş.
Ürkütücüydü belki ifadeleri, çağrısında dile getirdikleri, olasılığından söz ederek, en kötü senaryo üzerinden bahsettikleri.
Gökçeada’ nın yaşayanlarınaydı bazı sözleri. Diyordu ki Serttaş;
“hasta olmamanızı, kalp krizi, beyin kanaması, felç, düşme gibi rahatsızlıklara maruz kalmamanızı, ya da olma riski var ise Gökçeada’ yı bir an önce terk etmelerini istirham ederim.”
Duyanı panik edecek, işiteni bir dizi düşünceye sevk edecek türdendi belki bu sözler. Lakin, düşünmek de bence biraz gerek
Sonrasında dedikleri vardı birde; “Çünkü” diyerek başlayıp ardından da; “Önceki yıllarda ihale yapılarak acıl durumlarda Ana karadan Çağrılan Sağlık helikopterinin ihalesi yapılmadığı için Helikopter gelmeyebilir.” İfadesiyle altını çizdiği.
Üstelik, bir tık ötesi önüne geçilemez durumdan söz ettiği. “Hava şartlarının kötü olduğu ve denizde fırtınanın olması durumunda Kabatepe - Gökçeada arasındaki deniz ulaşım seferleri 2 - 3 gün yapılamayabilir.” diyerek anımsattığı.
Yetmemiş gibi; “Bu hava şartlarında helikopterin gelmesi de mümkün olmayabiliyor.” Vurgusu yapıp, ardından da Net şekilde dediği;
“Kıymetli hemşehrilerimden önceki yıllarda kalp krizi geçirerek zamanında ana karadaki Tam teşekküllü bir hastaneye zamanında ulaştırılamayanlardan, vefat edenlerin olduğuna şahit olduk.”
Adalı olmak, adada yaşamak zordur vesselam. Hep kötü geldiğinizde akla, çözümsüz kalır, kafayı oynatabilirsiniz.
Ben bir hafta zorunlu kaldım önüne geçilemez hava muhalefetinden dolayı, anlayabiliyorum adalı olmayı.
Çağrı net, sözler açık, Devletimiz kesinlikle çok büyük. Gereğini yapar, kimseyi aç açık bırakmaz.
Vade dolmamış ise şayet, kör kuyaların içinden çeker çıkarır, sağlığına da kavuşturur evelallah..
Serttaş’ ın son sözünden de söz ederek, iyi haftalar dileyeyim herkese.
Serttaş, “Yetkililerden Gökçeada devlet hastanesine her servise doktor atanmasını ve Gökçeada devlet hastanesi inşaatının bir an önce yapımına devam edilmesi için gereğinin yapılmasını istirham etmekteyiz.” diyordu son söz olarak.