.
Açık destek verildiği bilinen değil, Tahmin edilen tercih edildi. Böyle olunca da, baladı çatlak sesler. Ne denir ki, siyaset bu..!
Vekil eşinin, “Adayımız.. Desteğimiz o’ na..” diyerek, Biga ziyaretinde konuştuğu dillendi günlerdir. Olabilir, konuşabilir. Ne var ki bunda.. Laf şuraya mı getirilmek istendi; “O vekilin değil, diğerinin sözü geçti..”
Bunu dillendirme çabası, bölünme parçalanma değildir de nedir?
İktidar kanadında gözlemlenen çök seslilik, sesli düşünme, aslına bakarsanız Ana Muhalefette de var. Siyaset olurda, bölünme, parçalanma, gruplaşma olmaz mı hiç..?
90’ lardan buyana, siyasetin içinde gözlemlediğimiz dillere destan guruplaşmanın bir faydalı yönünün olduğunu hiç görmediğimi net olarak söyleyip, devam edeyim işittiklerimizle güne.
Diyorlar ki; İktidar kanadında ‘Turan’ ın dediği oldu. Olmasın mı?
Diyorlar ki; Kadın vekilin desteklediği aday tercih edilmedi..! Nasıl yani..?
Eskilerden isimlerle değerlendirdik, son günlerin gelişmelerini. Bir döneme damga vurmuş partilerin Çanakkaleli kurmayları, ilginç ifadeler kulandı gözlemleri üzerine.
“Siyasette, ağzınla kuş tutsan, mutlak bir eleştirilen yönün bulunur.” Diyen de vardı,
“Siyaset, kusur arama sanatı olarak görüldüğü sürece, yüreklere değil, çabalayanlara dokunup iteler ve saf dışı edersen, kazananı hep tek kanat olur.” diyen de.
Düşündüren sözlerdi denilenler. Düşündükçe, yeni değerlendirmeler çıkaran ifadelerdi yani eksilerin dilinden dökülenler.
Hele bir söz vardı ki;”Tecrübe bir yana, başına gelen bilir” vurgusuyla gelen, daha bir dikkat kesiliyordunuz altı çizilene.
Yeni bir Kaptan ile, Rotası belli yolculukta, ancak sert bir hava engel olabilir seyre.
Makine arızası yok, dümen de kilitlenmemiş ise, ancak biten yakıt sebep olur stop etmeye.
Tüm bu nedenler hası olmamış ise, gemide çıkan isyandır, yol alamamış olmanın baba nedeni.
Bu aralar, siyasette hep bir isyan hali. Sanırsınız herkes bir gemici. Mürettebat hep isyana meğilli.
İktidarda da, Muhalefette de hep bir eleştiri.
Misal, CHP’ de kılıçlar çekildi deniliyor. Mevcut başkan ile çalışmayacağını söylediği iddia edilen Partili Belediye’ nin reisi..
Gruplaşmanın, Vekil, İl ve İlçe Başkanı ile başlayıp, üzerine bir de eski Reis danışmanının hem fikirliği iddia edilen.
Yetmedi, bir reis yardımcısının da bu ittifak haline destek olduğu şeklindeki söylentiler, Ana muhalefetin kulislerinin en dilleneni.
Yeni yıla, yeni kadrolardan önce, yeni tartışmalarla yol alan siyaset gemisi, bile bile karaya oturtulmak mı isteniyor, vallahi anlayana aşk olsun..
Bir de, Çanakkalelilik meseli açıldı ansızın. Çanakkale’ ye hizmet, sadece Çanakkaleli olmaktan mı geçer, bu da anlaması zor bir başka durum öyle değil mi?
Yalandan Çanakkaleli olmak mı mesele, yoksa Çanakkaleli olmak mı?
Bir önceki siyasi partisinde, parkurun başında Çanakkale doğumlu olduğuna vurgu yaptığı bilinen bir ismin, şimdi ansızın İstanbul doğumlu oluşunu konuşmaya başlayan siyaset kamuoyu, laf aramızda kesinlikle cin gibi.
Ayrıntı detaylarda gizlidir ya.. Ekrana yansıyan bir anlatımın, dikkat çekici yönünü yakalayan bir isim, yeni tartışmanın fitilini ateşleyiveriyor. O vakit Çanakkaleli, şimdiki vakit İstanbullu.. Yok artık..
Siyasetçinin işi, işte bu anlamda çok zor. Kamuoyu ne kadar bilinçli, o kadar tartılı sözler etmeli kişi..
Özetleyecek olursak meseleyi; Yanıltıcı bilgiler, günü kurtaracak sözleri, yemiyor artık bilinçli kişi..
İktidarın yeni kaptanı için olumlu sözler de edildi sosyalden, düşündüren çıkışlar da geldi. “Ya sabır.. Ya sabır.. Ya sabır..” çekilerek.
Gençlik Kolları eski Başkanı Oktay dı sosyalden ses veren. Düştü not, yeni Başkanın ilanından sonra geliyordu ve haliyle de dikkat çekiyordu.
Şöyle diyordu Orçun Oktay; “Unutma bu söz atarlı olsun diye değil. Ayarlı olsun diye söylendi. Nelerden medet umar olduk Ya Rabbi . Ya sabır Ya sabır Ya sabır…”
Öyle ya da böyle, zordur insana yaranmak. “Kırk gün taşırsın sırtında, bir gün ara verisin, sen den kötüsü olmaz..” der, ATA’ lar..
ATA’ lar daha neler demişlerdir de, sanki boşuna demişlerdir. Bazen anlarız, tekrarlarız.
Bazen de işimize geleni uygularız.. İnsanoğlu işte..
Aslında, ibadet etmede de öyleyiz. Şükürlerimizi kafamız yerinde iken pek iyi ederiz. İşler kötü gitti mi, veririz veriştiririz.. Lanette okuruz, önceden bildiğimiz sırları ifşa da ediveririz..
İyisi mi sırlarımız hep zihinde kalsın. Kimse bilmesin. “iki kişinin bildiği sır, sır değildir..” demiş ATA’lar.. Görüldüğü üzere, yine çok doğru demiş bizim ATA’ lar..
Yeni haftaya, güzel ve yeni haberlerle başlamak üzere, haydin hoşça kalın..