.

Ağzına sağlık, Gökalp..  Anlayana sivrisinek saz denecek türden bu sözün, ne de anlam yüklü.
Rahmetlik Ziya Gökalp’ in deyimiyle, milyar’ larca, trilyon’ larca, katrilyon’ larca ton basan söz bahsettiğim.
Yani tam olarak şu söz; “Ben Allah’tan yalnız iki şey istiyorum; Yurdum mesut olsun, yuvam bahtiyar’ “
Yuvadır bahtiyar kalması gereken. Yurttur her daim özgürce Şanlı Bayrağın altında olabileceğimiz. İki önemli istek, aslında her birimiz içindir.
Yeni yıl geldi. Hatta ilk gün geride kaldı. Bu gün, yeni yılın ikinci günü. Atalarımız demiştir ki: “Gelen gideni aratır..” Bu söz aklıma geldiğinde istem dışı ettiğim dua: “Allah korusun. İnşallah aratmaz” oluverir.
2019’ un öncesinde de yeni yıllara girdik hep. Her yeni yıl için umut yüklendik. Bazen ağırdı yüklendiğimiz umut, vazgeçtik.. Mücadeleyi kestik. Sonrası yıllar için planlar kurduğumuz da oldu, ‘Bu yeni den de hayır gelmez’ tespitini yaptığımızdan.. Kestirip attığımız pek çok şey gibi.. Pes ettik her seferinde, ‘olmuyor’ diye...
Peki ya, umut etmeyi, inadına umutla yaşamayı neden beceremiyoruz? İlk eğitimden mi kaynaklı acaba umutlanamamak..?
Oysaki, Çanakkale öyle mi..? 1915 in Çanakkale’ sinde, başarılmış, kazanılmış zaferler var,bu gün dahi dillere destan.. Destanın şehri Çanakkale’de, neden örnek almayız ki biz yazılanları..!
‘Kazanır.. ‘ düşüncesiyle, seçimlerimizde dahi erken havlu atan siyasetçileri niçin vardır, destanın şehrinin? Hiç düşündük mü..?
Yok efendim; “zaten, 1-0 önde başlıyor. Olmaz bu iş..!” düşüncesinden, acaba ne vakit kurtulur bazı zat-i muhteremler?
Sosyal medyayı turladım yılın ilk günü. Bir paylaşıma kilitlendim.. Bir koca yürekli adamın dediklerine takıldı gözlerim. Odaklanmamın nedeni, ‘Yarım elma, gönül alma’ bir hareketti vesselam..
İçten geçenin özetiydi yazıya dökülen. Satırlar kısa, satır arası mesaj ise, duygu yüklü. Bence hayli göz yaşartan..
İnsana dokunmanın şekliydi yapılan. Dokunabilmenin küçük bir örneğiydi.  Diyorum ya: ‘yarım elma, gönül alma..’ Darısı, hiç yapamayanların da başına bir hareketti gördüğüm..
Her şehrin, içi tertemiz yaşayanları vardır bildiğimiz. Kimine dile, kimine divana deriz.
 Saftır yürekleri. Tertemizdir duyguları. Yanlışı yoktur yaptığının, aslında yaptığından da habersizdir çoğu kez saf tertemiz o birisi..
Yeni yılda, beklentisi olmayanlardandır aslında sadece onlar.. Harici herkesin vardır bir beklentisi.. Bir onların yoktur, saf tertemiz yüreklerin.
Bir de, sokak yaşanları var ki can dost dediklerimiz, onların da bence hiçbir beklentisi yok ne bu yeni yıl’dan ne de gelecek  yeni yıllardan.. Ya yaşayacaklar, ya da göçecekler bir vakit sonra..
Sosyal medya paylaşımından söz ettim ya başta. Geleyim, o paylaşımda geçen, içimi ısıtan  şu ifadeye;
“Onlar bu caddelerin, sokakların tanınan simaları...” diyordu söze başlar iken sonra da anlatıyordu onları.
Diyordu ki; “İçimize dokunan bakışları, saf ve temiz yürekleri ile gönlümüzün fedaileri...” diye..
Hele ki, şu ifadesi; “Hayata karşı gülen gözleri ve umut aşılayan yüzleri...”
Vallahi, ne de güzel bir özet o yürekler için gelen bu sözler.. Öz’den anlatım, işte bu olsa gerek.
Gerçi bahsettiğim bu paylaşımın sahibi, adı gibi her vakit öz’ den dir eylemleriyle. Sanırım anlamadınız. Açayım..!
Çan’ ın Belediye Başkanı, eski vekil Bülent Öz’ den söz ediyordum bayanlar, baylar..
“Hayata karşı gülen gözleri ve umut aşılayan yüzleri...” diyerek anlattıklarına gelince; Çan’ da yaşayan, ‘saf ve temiz yürekli’ Bakan Öz’ ün tabiri ile; ‘gönlümüzün fedaileri..’
Özet geçiyordu sonra başkan o isimleri. Diyordu ki; “Serkan(Müdür),Bayram ve Metin... Bu kış günlerini sıcak geçirmeleri için kendilerine naçizane hediyeler takdim ettik ve yeni yıllarını kutladık.#AilemÇAN” der iken..
Sahi,  bizim şehrin gönül fedaileri yok mu? Onlara da bir el uzatan mesela..?
Diyeceksiniz ki; “Bir elin verdiğini, bir el bilmemeli..” hatta bir tık öteye geçip; “Hayrın reklamı olmaz.”
Evet, kesinlikle haklısınız belli. Lakin, örnek olmak da gerek bazen.. En azından, tutumunuzu kopyala yapıştır yapanlar olur, bu sayede gönül fedaileri bilmeden de olsa, azıcık da olsa sevinir.. Örnek teşkil etmek için en azından, arada bir yapılanı göstermek de gerekir. Yanlış mıyım..?
Umutları tüketmeden, umutlanmaktan da hiç vazgeçmeden, pek ala yaşar insanoğlu. Kendi için değil se de, gönül fedaileri için umutlu olmak gerek, azıcık da olsa bence..
Yürüklere dokunan, sadece oy için değil, insanlık için hayır eden kim var ise, bin yaşasın. Bin yaşasın ki her bir gönül fedaisi, anlık ta olsa mutlu olsun..
2020, elbette hoş geldin. Umarım, gideni aratmazsın..!
Kafa karıştırmış olabilirim kaleme aldıklarım ile. Lakin, bende ne yazık ki bir insanım. Tıpkı, sizler gibi. Diyeceğim, hepiniz kalın sağlıcakla. Haydin şimdilik hoşça kalın..