.

Geçen yıldı. Yani, geçtiğimiz 22 Aralık 2019 günü bahsetmiştim, Çanakkale’nin kanal projesinden. Çıkarsa karşımıza, şaşırmayın diye de eklemiştim. Bilmem hatırladınız mı..?
“Hayır…”  diyorsanız, anımsatayım şimdi..
Eskide kalan 2019’ un 22 Aralık günü; “PEŞİN HÜKÜM.. ! İYİ DE, NEREYE KADAR..?” diye atmıştım, güne özel başlığı..
Sonra da; “Sanırım, bahsedeceğim konu için, bu başlık cuk oturdu. Öyle ya, öyle peşin hükümlüyüz ki bazı noktalarda. Nuh diyor, peygamber demiyoruz.” demiş ardından da; ”Varsa yoksa, peşin hüküm.. Dinlemiyor, haliyle de an-la-mı-yo-ruz..” vurgusu yapmıştım..
Hat ta, şöyle de demiştim; “Diyeceksiniz ki, ne de yağladın, balladın. Hayır, asla.. Denileni anladım, anladığımı da aktarmak istedim. Yağ ile bal ile, bu aralar hiç işim olmaz..”
Eskide kalan yılın, 22 Aralık günü, “Çoğu kez, kullandığı siyaset dili pek net ve çok ta pek bir isimden söz edeceğim. BBP lideri sayın  Destici’den.” diyerek girmiştim konuya ve denilenleri aktarmaya çalışmıştım. Şöyle ki; 
“BBP Başkanı Destici: ‘Hiçbir projeye iktidardan geldiği için peşinen karşı çıkmayın.’ ” partililerine yönelik, çağrısı yaptı demiştim.
Bu çağrının nedenini özetler iken ise şu cümleyi kurmuştum; “Çok tartışılan bir başlık için, pek anlaşılır konuşmuş sayın lider Destici.” demiş, Destici’ nin   (Kanal İstanbul)için sözünü şöyle aktarmıştım;
 “Bu tür büyük projelerin kamuoyuna iyice teferruatıyla anlatılmasında fayda olacağını düşünüyorum”
“Ben demiştim..” dedim ya. İşte benim o gün, yani geçtiğimiz 22 Aralık günü dediğim; “Çanakkale’de pek yakında, böylesi bir tartışma yaşanırsa kimse şaşırmasın. Çünkü, bir kanal projesi de bizim için düşünülebilir. Bolayır sırtlarından, iki denizi birleştirecek proje. Kuzey Ege’ de Saroz ve Marmara…”
Çanakkale için kanal konusu, önceki gün ülke gündemine oturuverdi. Gerçi İstanbul’ un tartışması yanında, bizim kanal şimdilik pek ses getirmemiş olabilir. Lakin, İstanbul kanal’ ı için, ülke genelinde, Şehir nüfus oranlarına göre, en çok tepki veren şehir Çanakkale olduğundan, Çanakkale’den İstanbul için tepki gösterenlerin, bugün yarın bu kez Çanakkale için tepki mesaisi başlatması, bence kuvvetle muhtemel..
AKLIN YOLU BİR...
MUHALİF FAKAT, BİR DETAYI FARK EDİP, OKKALI ÇIKIŞA İMZA ATABİLMİŞ..
Sağlıklı analiz konusunda,  işin uzmanı olmaya gerek yok. Objektif araştıran Çanakkaleli olunca, bence o Çanakkaleli tek başına dünyaya kafa tutabilir. Şimdi bahsedeceğim, bence bu savımın en güzel örneği.
Adından, geçmiş aylarda bahsettiğim bir hanımefendi.. Anladığım kadarıyla da Ana muhalefet CHP’ li.  Lakin, analizleri, yerinde ve zamanında yaptığı okkalı çıkışları ile, bence herkesin sosyal medyadan takip etmesi gereken bir isim.
Kendileri belki bana biraz kızabilirler. Paylaşımlarını beğenmeyip, kendi sayfamda, gazetem de  söz ettiğim için.
Şimdi, dikkat kesildiğim o yorumdan söz etmeye geldi sıra. Nurhan Tabak hanım efendinin, kaleme aldığı düşünceleri özetle, çok çarpıcıydı bence..
Kendileri şöyle diyordu önce; “Lamı ,cimi yok. Libya' ya asker gidecek, orada bir Türkiye karakolu kurulacak.”
Öngörüsü ortadaydı aslında. Bence alkışlanmalı, çünkü TBMM’ deki Teskere oylamasından saatler önce geliyordu Nurhan Tabak’ın bu yorumu.
“Ne işi var diyenlere, ABD’   nin Irak' ta, Afganistan' da, Suriye' de ,Libya' da ne işi var diye sorarım.” diyordu, ardından da, okkalıca ediyordu sözünü bayan Tabak..
“Gene Yunanistan' ın , Akdeniz’ de ne işi var diye sorarım. Akdeniz’ deki varlığımızı ve haklarımızı korumak istiyorsak; Libya ile Akdeniz konusunda yaptığımız işbirliği anlaşmasını korumak için orada bir Türk karakolu kurmak şarttır.  Libya'ya asker göndermeye hayır diyenler,
Yunanistan' ı Türkiye' den daha çok seven ve Yunanistan'ın geleceği için Akdeniz’ i onlara peşkeş çekenlerdir.
Libya Trablusgarp hükümeti ile bu anlaşmayı yapmasaydık, doğu Akdeniz’ de ki 500 yıllık petrol, deniz taşımacılığı, balık avcılığı haklarımızı kaybedip, Marmara’ dan -Ege'ye, Egeden –Akdeniz’ e deniz yoluyla pasaportla ve de Yunanistan vizesiyle gitmek zorunda kalacaktık.” diye..
Gündemin herhangi bir konusu üzerine, başta da dedim ya, objektif kalıp, meseleyi araştırmaya kalkan Çanakkaleli,  olunca cuk oturtuyor lafını. Tabi ki anlayana..
Hanım efendinin, yorumunda geçen dikkat çeken sorular eşliğindeki gelen ve bence çok dikkat çeken şu sözlerinden de bahsetmez isem kesinlikle olmaz.
Şöyle başlıyordu ve soruyordu kendileri;  “Bu anlaşma Türkiye'nin ABD’ nin, Yunanistan' ın, AB’ nin ve İsrail' in istediği gibi sıkıştırılmış denizlerini kaybetmiş bir Ülke olmasını önledi.
Asker gidecek ve bu anlaşma oraya kurulacak Türk karakolu ile korunacak.
Burada diplomasi falan olmaz, olamaz. Kiminle diplomasi olacak?”
Soruya sunulan yanıt da bence çok çarpıcıydı. Bayan tabak; “Libya petrollerine el koyan, ABD çıkarları için ülkesini satan Generaller ile mi? Terör örgütleri ile mi?” diyerek, veriyordu okkalı sorusuna olası yanıtı..
En son cümlesi, objektif kalmanın önemine ilişkin bence çok güzel bir örnekti. Çünkü, şöyle geliyordu o son ifadesi;
“Türkiye en doğru işi yapıp dünyada resmi olarak kabul edilmiş Trablus hükümeti ile anlaşarak…
Benim gibi RTE ve AKP iktidarını sevmeye bilirsiniz ama bu karakol doğru bir adımdır.” diyebiliyordu..
 Bir Türk dünyaya bedeldir deriz.  Ve defaten de bunu kanıtlamışızdır. Objektif düşünebilen bir Çanakkaleli, bence kesinlikle dünyaya bedeldir..  Haksız mıyım..?