Bir kış masalı anlatmayacağım. Kış günü, kaç gündür ocakta olmamıza karşın, dibi tutmamış olmanın haklı sevinciyle, ben ve meslektaşlarım adına bir okkalı çıkışa imza atan isimden bahsedeceğim.

BÖYLE DÜŞÜNEN BİR SİYASETÇİ OLMASI, NE YALAN SÖYLEYEYİM; “GELECEK İÇİN HAYLİ UMUTLANDIRDI..”

Bir kış masalı anlatmayacağım. Kış günü, kaç gündür ocakta olmamıza karşın, dibi tutmamış olmanın haklı sevinciyle, ben ve meslektaşlarım adına bir okkalı çıkışa imza atan isimden bahsedeceğim. Kış masalı değil anlatacağım.
Lakin, sonunda bir masal anlatıp, herkesleri geçmişe döndüreceğim. Yeni haftaya, yeni hedeflerle ulaşmanın belki de fitilini ateşlemiş olacağım. Kim bilir? Bel ki de..!
Bir siyasetçinin böyle düşünüyor olması, beni mimsiyle mutlu etti. Ağzına sağlık BAŞKAN..
Başkan diye bahsettiğim isim, tanıdığım kadarı ile birçok güçlüğe göğüs germeyi bilmiş bir isim. Belki de, adının kattığı bir farktır yaşamına. İl Genel Meclisi başkanı sayın Sadık Göğüsgeren’ den söz ediyorum. Mutlak ki anlamışsınızdır.
Sayın Başkan şöyle diyordu, biz gazeteciler için anlamı büyük o güne özel ifadelerinde;
YAPILAN; ‘ORTADOĞU KAFASI..”
“Muhalif olan gazetecileri dışlamak, ötelemek, alana almamak, gazetecilere verilen kahvaltı ve yemek organizasyonlarina davet etmemek yeni Türkiye’ nin Ortadoğu kafası. “
Bu özet anlatımın, ya da şöyle mi desem: ‘tarifin’ hedefindekileri ben tak diye anladım. Onlar da biliyor kendilerini, lakin bilmemezlikten gelirler yine…
Ben döneyim syın Başkan’ ın alkışladığım o ifadelerine;
”Bu kafa özellikle yerel basın emekçileri ni namerte muhtaç bırakır.
Sağdan sola soldan sağa fark etmez kafa aynı kafadır.
O halde basın satılık diyenler, satın alanlar ya da satıcılar mı oluyor?
İşine gelmeyen gazeteci, vatanını milletini sevmeyen ya da Çanakkale’ yi sevmeyen gazetecimidir?
Bu su kirli ise bulandıranlar da bellidir. İçi burula burula yanlı haber yapmak zorunda olan basın emekçilerinden özür dileyerek, bu anlamlı günlerini kutluyorum.
Bozuk düzende sağlam çarkın döneceği günlere umudum vardır...”
YAŞA BAŞKAN YAŞA..
Kış masalı diyeyim mi şimdi? Kış masalı dinlemeyeli, belki de çok oldu.
Sosyal medyada turluyorum ve şu denilenleri okuyunca, ne yalan söyleyeyim yine geçmişi aramaya başlıyorum. Kim aramıyor ki geçmişi? Ne günlerdi o günler..
Pür dikkat okuduğum ve ara ara da gözlerimin dolduğu paylaşımdan söz edeyim şimdi.
“Kilidin çoktan icat edildiği, ama kapıların kilitlenmediği yıllara rastladı benim çocukluğum.” Diye geliyordu ilk cümle. Sonrasında, 70 öncesi doğumluların hemen hatırına gelecek söz ekleniyordu kaleme alınanların içine.
“ Matematik dersinde hoca 'beşten altı çıkmaz gittik komşudan on aldık' dediğinde, bu durum hiç yabancı gelmezdi bize.
Komşu akrabadan yakındı çünkü. Ne istemek ayıptı, ne de vermek enayilikti, bir yumurtayı ya da bir bardak yağı.”vurgusuyla eklenen bu ibret yüklü ifade.
Sonrası ise tam bir yaşanmış hikaye idi paylaşıma konunun içinde, gözleri de yaşartacak anlatımla aktarılan.
Tam olarak şöyle kaleme alınmıştı, bahsedilen o hayli çarpıcı, yaşanmış bildik hikaye;
“İşte tam o zamanlardı. Soğuk bir kış geçiyordu. Bir gün annemin babama fısır fısır 'bu sene kömür yetmeyecek galiba' dediğini duydum.
Babam 'alırız' falan dedi ama çocuk aklı işte üzüldüm, korktum kömürümüz bitecek diye.
 İşini kaybetmiş bir komşumuzun kendi kömürlüğünden alır gibi, her gün bizim kömürlükten kömür aldığını, annemin ve babamın bunu başından beri bildiğini ama bilmemezlikten geldiğini çok sonra öğrendim.
Kömürlükte birbirimize hiç ‘rastlamadan’, Bir kış boyu beraber yakmıştık kömürümüzü.
İşin garip tarafı her yıl bize ancak yetecek kömür normalden daha soğuk o sene hem komşumuza hem de bize rahat rahat yetmişti.
Bazı şeylerin paylaşınca çoğaldığını öğrenecek kadar şanslı, öğretemeyecek kadar beceriksiz bir nesildir bizim kuşak.
Çünkü paylaşım dendiğinde sosyal medyada resim paylaşmaktan başka aklına bir şey gelmeyen çocuklar yetişiyor.
 Üstelik ister kabul edelim ister etmeyelim, maalesef onları biz yetiştiriyoruz.”
Nasıl ama, sosyalden gelen ağır mesaj. Dikkat çekici ve şöyle sorgu hali yaratan türden, öyle değil mi..?
Yıllar geçiyor, anılar birikiyor. Kimi üzüyor, kimi ise yürekleri hakikaten acıtıyor.. Tallı olanlar da çok elbet. Ne var ki, hepsi yaşandı ve bitti…
Güne dönelim şimdi. Belki, kızanımız çok.. Belki, bağırıp çağıranımız da.. Az olan ise, bir türlü anlamayan zihinlere sahip, sözüm ona temsilciliğe soyunanlar.. Belki de bilmiyorlar, yıllar sonra nasıl anılacaklar.. Bilseler, eminim ki, vitesi, öyle bir geriye alırlar. Ne şanzıman düşünürler o an, ne de çıkacak gürültü..
Yine çok abarttım sanırım denilenleri. İyisi mi, bildik sözle noktalayayım bendeniz bu günü.
Haydin hoşça kalın..