Son zamanlarda virüsün de verdiği bir ev haline hitaben tv ye sardığım bir zaman diliminde gözüme çarpan bir belgeselden bahsetmeden geçmek istemedim.
Son zamanlarda virüsün de verdiği bir ev haline hitaben tv ye sardığım bir zaman diliminde gözüme çarpan bir belgeselden bahsetmeden geçmek istemedim .
“Sosyal İkilem” belgeselinde dediği gibi, insan psikolojisinin yumuşak karnını çok iyi bilen tekno dâhiler tarafından hazırlanmış bu yazılımlar, bizi zayıflıklarımızdan sağıyor resmen. Dün akşam , “The Social Dilemma” (Sosyal İkilem) belgeselini izlemeden önce zaten fark etmiştim...
Son zamanlarda her ne zaman Instagram’a girsem, bir satın alma sitesine yönlenip, ihtiyacım olmayan ama canımın da istediği bir şeye bakmaya başlamışım.
Ev, yoga matı kaynarken bir yoga matına daha, parlak Oz Büyücüsü ayakkabısı, Aziz Arif’e bir kitap daha, glütensiz un, kış yaklaşıyor
pijaması, hatta hiç takmamama rağmen üzerine yazı yazılabilen bilezik...
Neyse ki ben kendimin yetişkini olmayı öğrenmişim.
Çoğunu arzu tramvayımın çöpüne atabiliyorum. Peki, vakti mi?
Peki, bunlardan sonra sürekli karşıma çıkan algoritmasını?
“Almayacak mısın yani, emin misin bak son kez soruyorum” yeri oldu Instagram benim için.
Elini cebimden çıkarmadığı gibi, zamanımı sarı dişli bir canavar gibi çiğ çiğ yiyiyor.
Mesela, her aşağı kaydırmamızda yeni bir şey çıkıyor tepede.
Kumarhanedeki heyecanın aynısı.
Canın sıkıldığında, siyah ekranlı dostunun ekranını kaydır aşağı ‘hoppa!’ yeni bir şey çıksın karşına.
Bir arkadaşının evinde olanlar, balonların gezindiği dağlar, son moda paltolar, artık duyup duyup unuttuğun laflar... Yeni her zaman yenidir.
İnsanın yeniye olan zaafı sosyal medyanın iyi bildiği bir şey.
Telefonumuzdan gelen minik bir like ya da mail ya da mesaj ya da herhangi bir
bip, neyin bipi olursa olsun, anında kovayla kaldırıma fırlatılan sular gibi, beynimizi mutluluk hormonu dopaminle yıkıyor.
Hep diyorum, “şu telefonun her mıkmıkına koştuğum kadar bir bebeğe koşsaydım, altı bebek daha büyütmüştüm”.
Bu ne duyarlılıktır. Asıl bağlanma burada. Bağımlılık burada.
Şu ekranla aramızda.
Yapılacak ilk iş, kullandığınız uygulamaların hepsinin bildirimlerini kapatmak.
Sürekli dikkatinizi gerçek hayatınızdan koparmasınlar.
Isırmasınlar sizi, çocuğunuzla oyun oynarken, sevgilinizle yemek yerken, yürürken, film izlerken, kitap okurken.
Ağaçlara bakarken, yemek yaparken, araba kullanırken.
İzin vermeyelim buna.
Biz istediğimizde gidelim ona, o zırt pırt bizi dürtemesin.
O ekrana her girişimiz, günümüzden, ömrümüzden değerli dakikalar çalmasın.
Ayrıca, gerçekten yarım saatimizi, kendimizi olmadığımız gibi gösterecek bir post hazırlamaya ayıracak mıyız?
Selfie’siyle, kadrajıyla, efetiyle, altındaki yazanla buna değecek mi?
Kaç like bizi kesecek, kaç like bize yetecek, kimin like’ı bize iyi gelecek?
Like gerçekten hayatın tek ödülü mü?
Bir şey yapsak, olmak istediğimiz insana doğru gerçek bir adım daha atsak, zamanı daha değerli geçirmiş olmaz mıyız?
“Benim neyim yok” kültürü bu.
Kızım da henüz küçük, eline ekranı günde iki kere yarımşar saatten, ne izlediğini bilerek ve görerek verebiliyorum.
Peki, ya odasında yalnızlık yaşında olan gençler?
Onlar dünyaya kafalarını o ekrandan sokarak bakıyorlar.
Ve gördükleri “Truman Show” filmindeki kadar sahte bir dünya.
Herkes yaldızlı.
Kimsenin tozunu görmüyorlar.
Bütün haberler de “aman evinde kal, dışarısı fena” diyor onlara.
Ben ne yaptım peki?
Sadece bir sosyal medya uygulamam var.
Bildirimlerimin hepsi kapalı.
Haber sitelerinin hiçbirini takip etmiyorum.
Yemeklere ve yatak odasına yıllardır telefon gelemiyor.
Bir saatten fazla telefonumdaysam, uyarı geliyor.
Ve şimdi bir arkadaşımın yaptığı gibi, akşam 8 sabah 9 telefondan uzak yaşayacağım. Öyle güzel ki, geceni müzikle, sohbetle, filmle ve okumakla geçirmek.
Güzel uykulara, tatlı rüyalara geçiş için herkese öneririm.
Peki bunu sadece kendiniz için mi yapmalısınız tabiki hayır çocuğunuzun sanal ortamdaki bağımlılığına da dikkat etmeli ve benim yaptığım gibi ne izlediğini kontrol altında tutarak eline bilgisayar yada tablet vermelisiniz..
Çocuğunuzu tablet veya telefonunu bir kenara bırakması için ne sıklıkla uyarıyorsunuz? Güzel haber: Yalnızca 5 dakika daha oynadıktan sonra bırakacak. Kötü haber: 5 dakikanın gerçek dünyadaki karşılığı, teknoloji bağımlıları için “günlerce” anlamına gelebiliyor.
Gerçekle yüzleşelim: Büyük bölümümüz farkında olmadan teknoloji, internet veya oyun bağımlısıyız. Uzmanların paylaştığı verilere göre, günümüzün ortalama 4.7 saatini akıllı telefonlarımızla geçiriyoruz. Buna; çalıştığımız bilgisayarları, tabletleri ve TV kaçamaklarımızı eklediğimizde ise her gün göz bebeklerimizin 11 saatlik dev mesaisini tamamladığı gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
Teknoloji bağımlılığı artık elle tutabildiğimiz diğer tüm nesneler kadar gerçek. Çocuklarda teknoloji bağımlılığı grafiği ise büyük sıçrayışlarla yoluna devam ediyor.
Onu ve kendinizi (ihtiyacınız olmadığını düşünmenize rağmen) bu tehlikelerden korumak için yapabileceğiniz çok şey var!
Teknoloji Bağımlılığı Nedir?
Teknoloji bağımlılığı: Bilgisayar, internet, video oyunları ve mobil cihazların aşırı kullanımı sonucunda kişinin, teknolojinin zararlı etkileriyle karşılaştığı bir çeşit dürtü kontrol bozukluğudur. Teknoloji bağımlılığı aynı zamanda; oyun bağımlılığı, bilgisayar bağımlılığı ve internet bağımlılığı gibi farklı isimlerle de karşınıza çıkabilir.
Gündelik hayatımızda internetten uzaklaşmak artık hiç kolay değil. Dört yanımız internetle çevrili ve interneti günlük yaşantımızda birçok nedenden dolayı kullanıyoruz. Fakat bu bizlerin birer internet bağımlısı olduğu anlamına gelmiyor.
Ancak tüm bu aktiviteler, sağlığımız ve sorumluluklarımız yönünden gündelik yaşantımızı engellemeye başladığında bağımlılıklardan söz etmek mümkündür.
TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞININ ÇEŞİTLERİ
Peki, teknoloji bağımlılığının çeşitleri nelerdir? Diğer birçok bağımlılık gibi teknoloji kullanımıyla oluşan bağımlılıklar da beynimizin haz noktası gibi kritik noktalarını etkiler. Üstelik bazılarının fiziksel etkileri yoğunken, bazılarının duygusal etkileri yoğundur.
Teknoloji bağımlılığı çeşitleri:
Oyun bağımlılığı
Sosyal medya bağımlılığı
Alışveriş bağımlılığı
Video - içerik tüketim bağımlılığı
Açık arttırma ve şans oyunları bağımlılığı
Yukarıdaki bağımlılık faaliyetleri insanlara sadece bağımlı olduklarında zarar vermez.
Mesela; sosyal medya bağımlısı olmamanıza rağmen sosyal medya hesaplarınızdan gelen mesajlara hızla yanıt verme çabanız, üretkenliğinizi düşürebilir. Ya da trafikte seyir halindeyken bildirimlerinize bakma dürtünüze yenik düşmeniz, korkunç sonuçlara neden olabilir.