Bölgeden bölgeye, kültürden kültüre ismi değişenleri, gel de arama...
Bölgeden bölgeye, kültürden kültüre ismi değişenleri, gelde arama... Ne mutluyduk çocukluğumuzda… Mutlu çocuklardık, odun sobasının başında.
Kimilerimizin değil, hepimizin anneleri, çamaşırları da, borulara tutturulan, askılıkta kurutur, sıcak sobanın üzerine düşen her damla, cız cız diye ses çıkarırdı... Bu sesi bile özleyenimiz çok aslında.
Geçende bir alıntıda rastladım facebook hesabımda. "KÖY YORGANI VE PSİKOLOJİ" diye başlığı atılmış bir paylaşım..
İçim ayrı bir ısırdı.. Köy yorganları ne sıcak tutardı.. Her yaz, içindeki pamukları tiftik tiftik etilen pamuklu yorganlar, gelecek kış hazırlığındaydı hep..
Bahsedeceğim paylaşım; "Köy yorganlarını bilirsiniz. Parlak renkli, işlemeli ve ağırdır. Sizi sarmalar. Uyurken üzerinizden düşmesi de pek kolay değildir. Yapılan araştırmalarda bu tarz ağır yorganların psikolojimize olumlu etki ettiği tespit edildi." ifadeleri geçiyordu..
Hakikaten de anlatıldığı gibi, soğuktan koruyacağı garanti yorganlar, ayrı bir huzur v erirde deliksiz uyku sırasında insana.
Paylaşımda ayrıca; "Son yıllarda uluslararası deneylerde yapılan gözlemler ağır yorgan altında yatmanın stres bozuklukları, anksiyete, uykusuzluk sorunları ve daha birçok psikolojik hastalığa gerçekten de yarar sağladığını bilimsel olarak kanıtlanmıştır." şeklinde bir de çarpıcı bilgi geliyordu.. Düşününce şöyle bir hakikatli; hakikaten de durum tam da öyle yahu..
Araştırma yapılmış, bilimselliği fazla… Haliyle dikkat kesildim yazıya dökülenlere…
Şöyle geliyordu sonraki bir anlatım; "Konu üzerinde araştırma yapan bilim insanlarına göre, özellikle uyku öncesi vücut üzerinde hissedilen ve rahatsız edici olmayan bir kuvvet insanı oldukça hızlı bir şekilde sakinleştiriyor.
Bu etkinin çalışma prensibinin sarılma ile benzer olduğunu dile getiren araştırmacılar, anne kucağındayken sıkıca sarılan bebeklerin ağlamayı kesmenin altında yatan bilimsel nedeninin bu etki olduğunu söylüyorlar."
Yorgan sarmalar, hele bir de sıcak tutacağı kesin ise.. Bu hisle büyüyenlerimiz çok aslında toplumumuzda. Halen, o koruması yüksek, ağır da üstelik... yorgan kullanan köylülerimiz var.. Köy hayatı, bir başka güzel bir başka deyişle..
Özellikle bebekken, ağır bir yorganın altında yatanlarımızın, hep huzurlu olduğunu söylerdi yaşlılarımız.. Hatırladınız mı, anneannelerimiz, babaannelerimiz.
Yorganın üzerinizde yaptığı kuvvet ve sarılma hissi, anne kucağındaki güveni hatırlatırmış çocuğa.. Bu durumun da, beyinde oksitosin salımını çoğaltarak, huzur hissi verdiğini savunuyor uzmanlar, ben öyle işittim.
Kısacası, ne var ise eskilerde var.. Bize göre maşınga, bazılarına göre Kuzine'nin fırın kısmında pişmiş börek, üzerinde tıkır tıkır kaynayıp lezzetine kavuşmuş kuru fasulye.. hele hele, maşa üzerine dizilmiş ve kızaran ekmekler.. Dahası, soba kısmındaki kül içine gömülüp yemeye hazır hale gelmiş, patatesler.
Ağzım sulandı şimdi.. Ne güzel, ne eşsiz lezzetti lezzzetler değil mi..