“ AZ KURU!... Deyim haline gelmiş, bir sıfat tamlaması, ama öğrencilerin hayatında çok anlamlı yeri olan VEFA duygusuyla ANIIARI canlandıran, söylem…
“ AZ KURU!... Deyim haline gelmiş, bir sıfat tamlaması, ama öğrencilerin hayatında çok anlamlı yeri olan VEFA duygusuyla ANIIARI canlandıran, söylem…
EVİN en ÖKSÜZ'Ü BABALAR-dır ! Neden dersiniz ? okuyalım. İKİ güzel paylaşımımız var, hadi bakalım !?...
GERÇEKTEN YAŞANMIŞ
BİR OLAY
“ Üniversite'ye yeni başlamıştı. Ekonomik durumu iyi değildi. Ailesi yeteri kadar para gönderemiyordu.
Mühendislik okuyordu. Çarşıda bir lokantaya girdi;
- "Az kuru alabilir miyim? “ dedi.
- Lokantacı hali anladı.
Ağzına kadar dolu bir tabak kuru, bir de pilav getirdi.
Para ise, sadece az kuru parası aldı. Öğrenci her gün “az" dedi; lokantacı çoook verdi.
Yıllar geçti, okul bitti. Yıllar daha da geçti. Öğrenci zengin bir mühendis oldu.
Aklına "az kuru" geldi. Atladı okuduğu şehre gitti. Çarşıda lokantanın olduğu yere gitti.
Baktı ki lokanta yok. Hemen esnafa sordu:
- "Buradaki lokanta nerede, sahibi nerede? “
Esnaf,
- Lokanta kapandı, amca da az aşağıda oturuyor.
Tarif ettiler. gitti evi buldu. Kapıyı çaldı. Amca kapıyı açtı.
-" Buyurun dedi"
- Amca ben yıllar evvel burada okudum.
Hep AZ istedim, sen ÇOOK verdin.
Amca öğrenciyi hatırlamadı. O her öğrenciye öyle yapardı.
- "Hatırlamadım oğlum, yıllar oldu." dedi.
Öğrenci
- "Burada oturuyorsun galiba, EV SENİN mi amca ? dedi
Amca,
- "Yok oğlum kiradayız, hanımla ben idare ediyoruz." dedi.
Öğrenci
- Peki dedi. Gitti, ev sahibini buldu. Evi satın alıp AMCAYA verdi. Üstüne hatırı sayılır bir paket PARA da bıraktı.
Amca,
- Aman OĞLUM ne yaptın? Ne gerek vardı? dedi.
Öğrenci;
- Amca, senin az kurun olmasaydı ben aç yatar, aç kalkardım. İhtimalle okulu bile bitiremezdim.
Şimdi öyle zenginim ki! İnan benim sana verdiğim, senin bana verdiğinden daha değersiz.
Sen hakkını helâl et o bana yeter. Sarıldılar, ağladılar.
AHH İNSANLIK!!!!!! ” (NOT: Olay gerçektir. Deli'nin Yerinden alıntıdır)
EVİN EN ÖKSÜZ'Ü BABA'LARDIR !
“Babalar, en kutsal varlıklar olan ANNELERİN gölgesinde kalan gizli kahramanlardır!
Evin EN ÖKSÜZÜ babalardır; en yalnızı, en kimsesizi, herkese kimse olurken….
Evin direği olurken kendisi direksizdir, dayanacağı kimsesi pek yoktur. Çünkü, o hep güçlü olmak zorundadır. O zayıf olamaz…
Çünkü, o kahramandır, o ağlayamaz, o kahramandır, hep kahraman olmak, öyle kalmak zorundadır. Yoksa silebilir herkes onu. Küçümser, erkekten bile saymaz.
Batan gemiyi en son terk eden BABA iken, uçan bir balonda, fazla ağırlıkların atılması aksi halde balonun düşme ihtimalinin olduğu anlarda, aileden ilk atılacak kişi BABADIR.
Hayatını ailesine adasa da, ne eşine ne de çocuklarına yaranabilir tam anlamıyla.
Kimsesi kalmaz zaten memleketi belli olduğunda. Hani sormuşlar ya adama nerelisin diye. O da demiş henüz evlenmedim diye. Ne ilk ailesine, ne de yeni ailesine yaranamaz, arada kalır, gider-gelir…
Aile içi yetmez gibi, hep annelik yüceltilir, onun yanına ayıp olmasın diye babalık da eklenir
Anneler Günü’nün” bütün ihtişamına, şatafatına, her yerde vurgulanması ve insanları harekete geçirmesine rağmen, babalar günü unutulur ya da babalar gününde hatırlansa da öylesine geçiştirilir.
Evin dış kapı mandalı gibidir çoğu zaman. Evin en yalnızıdır. Bu yüzden en son babalar duymaz mı? Ya saklanır, ya yalan söylenir ya da paylaşma gereği duyulmaz. Bunda elbet hoşgörüsü az babanın da suçu ve katkısı vardır, ama yine de ne yapsa yaranamaz, yakınlaşamaz.
Belki çocuklarıyla yakınlaşmak ister ama malum ataerkil kurallar, toplum baskısı, utanç duygusu buna engel olur, ne sevdiğini gösterebilir ne de sevilmek istediğini...
Babanın aile de en sevdiği birey kadındır, eşidir. EŞİNİN ise en sevdiği çocuklarıdır, kendisi değil. En büyük aşk evliliklerinde bile, sevgilisi doğum yaptığında bir anda artık sevgilisi değil, anne olur, kendine biçtiği en büyük rolü olur sevgilisi.
Baba en çok anneyi sever, anne en çok yavrusunu sever, yavrusu ise en çok eşini sever, eşi ise en çok yavrusunu sever. Bu böyle devam eder durur, hayatın kanunu gereği.
Bir yeri acıyan çocuğun hiç babam dediğini duydunuz mu? Babası yanındayken bile anam demez mi?
İyi bir işi olması gerekir, zengin olması gerekir. Çocuklar bile birbirlerini heyecanlandırmak için, iki kişinin omuzlarında daha fazla ileri gitmek için, bakalım kimin babası daha zengindir, derler.
Anne ya da çocuklar işsiz olabilir, kimse bunu çok görmez onlara. Ama baba işsiz olamaz.
Düşünün erkek çalışır kadın ev hanımı ise sorun yok, ama tersi durumda erkekten bile sayılmaz. Evin geçimini karşılamak zorundadır, hem de şartlar ne olursa olsun. Dışarıda onca karşılaştığı kötülük ve güçlüklerle uğraşırken, eve gelip sığınmak, salmak isterken kendini, evde eşinin kaprislerini çekmek, çocukların sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalır.
Belki ağlamak ister onların yanında, onlarla... Yapamaz!
Evin şerefini, evin namusunu korumak zorundadır.. Evde yıllarca babası ile çatışan, özgürlüklerini elde etmeye çalışan oğlu ise eşinin yanında muma döner.
Yıllarca dışarıda deli gibi çalışırken, bebekken hiç büyümeyeceğini düşündüğü yavrularının değiştiğini bile fark edemez, birey olduklarını. Ona bağımlı iken onlar, bir anda bağımsızlıklarını ilan etmeye başlarlar, küçük bir hayal kırıklığıyla karşılar, yapacak bir şey yoktur.
Bizim gibi toplumlarda, erkek evladından çok kızına değer veren, her şeye rağmen onun için her şeyini feda eden babaların önünde sevgiyle eğiliyorum. Sizler büyük insanlarsınız…
“Erken erken burnumuza gelen
Sıcacık ekmek kokusuyla
Uyanınca,
Sabahın olduğunu anlardık
Anca.
Dolar taşardı, Bereketi bol soframız.
Seni hiç unutmuyoruz, Bunları bize sunan
BABAMIZ…
Hep sorardım babama ;
Niye böyle tatlı?
Bu ekmeğin...
Babam derdi ki;
Hamurunda emeğim,
Mayasında alın terim.” A. Künzü
Sizin BABANIZIN “Babalar Günü” kutlu olsun.
Bizim BABAMIZA da Allah rahmet etsin.”
Biz de diyoruz ki, evinin ÖKSÜZÜ olsun da bu kelimedeki “S”’ye dikkat etsin, ÜNSÜZ düşürmesi, yapmasın :J
Ağustos’a kadar Türkiye’mizde Çanakkale’de ÖZLEDİĞİMİZ coğrafyadayız…
"BABA-LA-N-MAMIŞ", tüm gerçek BABALARIN, "BABALAR GÜNÜ" kutlu olsun!..
Aramızda olmayan BABALARIMIZI da SAYGIYLA ve RAHMETLE anıyoruz...
26.06.2022 Dr. Hayrettin Parlakyıldız Kıbrıs İLİM Üniversitesi
Elimizde kırık dökük bir pusula... karşımızda hayat denen koca bir yönsüzlük var !
Değerli hocam ...bu yorumu görür müsün bilmiyorum ama benden sana hafıza testi mahiyetinde bir giriş olsun.
Bu arada yazınızı keyifle okudum....
Çalışmalarınızda başarılar, çalışmalarınızın devamı için sağlık ve afiyetler dilerim.
'Cennet Anne ve Babaların ayakları altındadır'
Güzel bir yazı olmuş.