Bu gün Dünya engelliler günü. Dünden, bu güne özel değerlendirmeler de ard arda geldi.
Aralarından seçim yapmakta zorlandığım çok değerli çıkışlarla bir çok duyarlılık gösteren isim ve kurum vardı elbet. Ne var ki, güne özel herkesin malumu sorunların çözümü noktasında siyasetçilerin yaklaşımı daha da önemli geldi.
Sonuçta, top yekün çözüm arasak da sorunlara, çareyi getirecek adımları atacaklar elbette ki siyasetçiler.
Merkezi idarede de böyle, yerelde de hakim nokta siyaset…
Engelli yaşama yönelik okkalı sözlerle konuşan bir isim, Altıoklu CHP’ nin Çanakkale vekili Av. Erkek di. Bir görüşte iktidar kanadından gelsin dedim. Bir de baktım, ‘Altıok’ a rakip gibi sözlerle bir Ok atışı gelmiş. AK Partili bir isim ‘Altınok’ dan.
Bu sayede, köşemize bir Kafiyeli başlık atmamı da kolaylaştırdı gelen açıklama.
“Engellilerin topluma kazandırılması ve insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması” amacıyla 1992 yılında Birleşmiş Milletlerin aldığı bir kararla, 3 Aralık’ ın “Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan edildiği herkesin malumu.
Tam da bu anlatımla konuşmuş vekil Av. Erkek. Altıok’ lu CHP’ nin Çanakkale Milletvekili ve aynı zamanda TBMM Anayasa Komisyonu üyesi sayın vekilin, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde ülkemiz ve dünya için, engellilerin sorunlarının çözümü açısından bir fırsat olduğu vurgusunda bulunup;
“Engelli olmak kesinlikle utanılacak bir şey değildir” sözleriyle bu güne özel konuşmuş.
“Unutmayalım ki, hepimiz potansiyel birer engelliyiz” sözüne de katılmamak elbette ki elde değil.
Sabah, Sapa sağlam çıktığımız evimize, dönüşte belki döner, belki dönemeyiz ki. Öyle değil mi?
Gün içinde başıma geleceği hiç birimiz maalesef ki bilemiyoruz.
Bolca Rüzgarlı, fırtınalı bir havada, kaldırımda yürürken dal kırılıp düşer kafamıza nihayetinde ölebiliriz de. Hatta, karşıdan karşıyla geçmek isterken, kontrolden çıkan bir otomobil, beklediğimiz kaldırımda çarpıp bize, hayatı zehir de edebilir. Kim bilir?
İşte böyle bir mantıkla konuşmuş sayın vekil. Ve demiş ki;
“Herkesin bir anda engelli olma olasılığı vardır. Bu nedenle engellilerin, engelsiz bir yaşam sürmesi için hepimize özel görevler düşmektedir”
Aynen de katılıyorum. Hepimize bir görev düşüyor ve de kesin…
Örnek verecek olursak, yılın sadece bir ayın günü kadar vaktinde esmeyen Çanakkale rüzgarının, ha kırdı ha kıracak, ha yıktı, ha yıkacak riskini göz ardı etmeden, etrafımızdaki, restore bekleyen tarihi binalardan tutunda, dalları uzayıp giden, ne gölgesinde hayır, ne de meyvesinde durumdaki ağaçlara bir el atılması için ne kadar şikayetçiyiz?
Kentin bir çok sokağında, Tarihi öneminden dolayı el sürülemeyen, çatısı çökmüş, duvarları ha yıkıldı ha yıkılacak bir çok yapı bulunurken, hangisi için bir önlem alınıyor?
Sıralamaya kalktığımda, sayfalar almayacağından kısa kesip Aydın havası yapmayı tercih ediyorum.
Ve de hemen dönüyorum sayın vekilin değerlendirmesine. Diyorlar ki;
“Türkiye'de yaklaşık 4 milyon civarında engelli vatandaşımız yaşamaktadır. Bu rakam aldatmasın. Çeşitli sakatlıklar ve kazalar sonucu, kimi becerilerini yitirmiş kişiler de eklendiğinde ülkemizdeki engelli sayısı neredeyse 10 milyonu bulmaktadır”
‘Hadi be. O kadar çok mu sayiden. Bir de kafadan engelliler var aslında. Onların yüzünden, yeni engelli yaşamlar oluşuyor. Onları da unutmamak gerek’ Diyerek, dönüyorum sayın vekilin açıklamasına.
“Türkiye'de her 100 evden beşinde engelli bir vatandaşımız var. Dünyada ise bu sayı 1 milyar civarındadır. Üstelik, bunların yüzde 85’i sonradan oluşmuştur. Yani doğuştan değildir.
Engelli vatandaşlarımızın yarısından fazlasının bedensel engeli bulunmakta, dörtte birinin ise zihinsel engeli söz konusudur. Her 10 engelli yurttaşımızdan ikisi işitme ve görme engellidir. Engelli vatandaşlarımızın 80 bin civarında bir kısmı henüz 0-7 yaş grubundadır. 60 yaş üstü engelli vatandaşlarımızın sayısı ise neredeyse 500 bin civarındadır.
Bu rakamlar ürkütücü olabilir. Aslında duyarlı olursak hiç de korkulacak bir durum yoktur. Asıl engel, kafalarda başlamaktadır. Engelliler için engelsiz bir dünya kurmak mümkündür” diyorlardı.
Aynen de katılıyorum. Kafalardaki engel olayına gelince, bu nasıl aşılır tam bilemiyorum lakin, keşke bir bilen olsa da, bizler daha güzel konulara yoğunlaşabilsek diyorum.
Sayın vekilin, “Bakınız, engelliler iş yaşamında yeteri kadar yoklar” çıkışına da dikkat kesilmemek elde değildi.
Peki ama bunun için ne yapılmalı? Diye sorasım gelmişken, yanıtı da veriyordu kendileri;
“Gerek kamu gerek özel sektörde hak ettikleri kadroları paylaşamıyorlar. Rahatça sokağa çıkamıyorlar. Yaşama dahil olamıyorlar. İşte asıl engel bunlardır” diyerek.
Bu konuda, isim vermeden iktidara, Merkezi yönetime sallıyor olsalar da kendileri, bir soru gelmedi değil şu an bendenizin aklına.
‘CHP’ li belediyelerin engelli kadroları ne düzeyde acaba?’ diye…
Altııok, bir yerlere doğru saplanma halinde ilerleye dursun, AK Parti, yani iktidar kanadı ne diyor diye, bir başka ok’a, ‘Altınok’a kulak verelim istedim.
Bildiğiniz üzere, Kepez’ in Belde Başkanı kendileri. Genç, aktif, dinamik bir siyasetçi.
İktidar kanadının gözüyle 3 Aralık değerlendirmesi de kendilerinden gelmiş.
AK Parti Kepez Belde Başkanı Alper Altınok, ‘3 Aralık Dünya Engelliler Günü Mesajı’ başlığıyla şöyle diyordu özetlersek;
"Engelli vatandaşlarımızın yaşam kalitesini yükselterek, bu yönde sağlıklı çalışmalar yapıp, kalıcı çözümler üretip katkı sağlamak toplum olarak hepimizin en temel görevidir”
Bendeniz de diyorum ki; “Bu konuda, sadece özel günlerde sokağa çıkıp, farkındalık yaratmak isteyen ilgili STK’ lar dışında, hangimiz engelli yaşamın sorunlarına kulak asıyoruz acaba?”
‘Altınok’, adeta vicdanlara saplanmak istemiş yanlış anlamadıysam. Ve demiş ki;
“Hepimizin ortak hedefi engellilerimizin sosyal dışlanmışlık duygusundan kurtulduğu bir Türkiye'dir”
Ha bravo…
Bir de devam etmiş; “Engelli kardeşlerimizin hayatlarını kolaylaştıracak çok daha büyük adımlar atacağız” diye. Soruyorum. Nasıl diye?
Ve duymuş olacak ki sorumu, şöyle devam etmiş;
“Toplumsal hayatımızın içerisinde, engelli vatandaşlarımızın da hayatın her alanında kimseye muhtaç olmadan hayatlarını sürdürebilmeleri temel bir insan hakkıdır. Maruz kaldıkları eşitsizlikleri ortadan kaldırmak, istihdam yoluyla özgürleşmelerini sağlamak, yaşam koşulları ve bakım hizmetlerini iyileştirmek, ön yargılarla mücadele etmek ve onlara güvenli bir gelecek sunmak Millet ve Devlet olarak en temel görevimizdir”
Bu çıkışa ve değerlendirmeye de ‘NO’ itiraz… Aynen de öyle olmalı. Fakat nasıl?
Şimdi etkili ve yetkili herkes duysun diye tekrarlıyorum;
‘Hakikaten Nasıl Olacak?”
Gelecek 3 Aralık gününde de aynı mı konuşacağız?
Bizlerde potansiyel bir engelli isek, ve de bu da bir gerçek ise, Atalım bir adım hep birlikte. Milyonlar bir olalım. Birlikte çözelim ne sorun var ise.
Bir önder çıksa da, hep birlikte bir engel atlasak ne güzel olacak…