Doğumlar; yeni hayata başlayış, yeni sevinç, yeni düşünce, yeni dert,

yeni ilişki, yeni kavga, yeni kıskançlıklar, yeni “ben”ler, yeni dürüstlükler, yeni sahtekârlıklar, yeni arkadaşlıklar-dostluklar, yeni yarışlar, yeni barışlar, yeni yol alışlar, yeni açlıklar, yeni zenginlikler, yeni çocuklar, yeni dualar, yeni anlayışlar, yeni arayışlar, yeni eziklikler, yeni üretimler, yeni tüketimler...
                                       Her yeni doğum, dünya dönüyor, hayata devam ediyor demektir. Her yeni doğum, “insanların birbirinden ümidini kesmediğine işarettir.”anlayışı içinde her doğumun getirdiği güzellikler ile her ölümün götürdüğü gizlilikler de o kadar güzel ve özeldir.
                                       Çocuklarımızın ve bizlerin hangi ayda, hangi günde, hangi saat ve dakikada doğduğu “karakter” bakımından çok önemli görülse de toplumsal bakış, toplumsal yaşayış farklılık yaratır insanda… İnsanların yaratılışındaki güzellik ve özellik bazen önemli gün ve haftalara rastlar ki, bu da insanın “karakterine” de yansır. Belki de astroloji bu bakımdan bazen önem arz eder, insanları tanımak için.
                                       Doğan çocuklarımıza konan isimler bile bazen önemli gün ve gecelerle bütünleşir, dünyamıza merhaba diyen, aramıza yeni katılan çocuklarımızın geleceğini bile belirler ama bazen de geleceğini velayet altına alır, toplumsal-ideolojik irdelemeler bile oluşturur…
                                       Bu haftaki yazımızı hem 23Nisan’da doğan, hem Çocuk Bayramı’na merhaba diyenler için Ankara’dan yazmanın, “Milli Egemenlik” için taşıdığı anlamı ve astrolojik karakter açısından “kararlı, vefalı, empatisi fazla, duyarlılığı ciddi, düşenin dostu, attığı adımı dikkatle seçen, gözlemi ve duygusallığı farklı olan, zaman zaman nezaketi ve zarafetinden dolayı istismar edilen”  BOĞA burcuna rast gelmesi ve onunla bütünleşmesi de güzel ve anlamlı…
                                      Bayramlar; bir benimseyiş, bir yaşayış, bir anlayış, bir sarılış, bir özleyiş, “birlik, beraberlik, toplumsal yaşayış ve anlayış içinde devlet-millet bütünlüğüdür.” Bayramlar kutlandıkça, bireysellik azalır, yarınlar belirginleşir, hainler çirkinleşir…   23 Nisan yeniden doğuştur, Türkiye Cumhuriyeti için…
                                      Ne tesadüftür ki, bu yıl Miraç Kandili de 23 Nisan’a geldi. Buna da pozitif  bakıldığında ülkemiz içinde çirkin, olumsuz ve seviyesiz söylemlerini facebookta,  twitterda yayınlayarak, korkaklıklarını ortaya koyarak, bizi birbirimize düşürmek isteyenler için MİRAÇ Kandili iyi bir cevap olsa gerek…!?
 
 
 
                                       23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Anlamı
                                              Türkiye Cumhuriyeti’mizin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, geleceğin çocukların elinde olduğuna inanmış ve bu nedenle çocuklara büyük önem vermiştir.  Çocukların sahip olduğu gücün farkında olan Mustafa Kemal Atatürk, bu nedenle 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışını çocuklara armağan etmiştir.    
                                     Dünyadaki tek çocuk bayramı olan 23 Nisan, Atatürk’ün çocuklara verdiği önemi ve çocuklara duyduğu sevgiyi göstermektedir.  Bu bayram, TBMM'nin açılışının birinci yılında kutlanmaya başlanan 23 Nisan Millî Bayramı ve 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla, önce 1 Kasım olarak kabul edilen, sonra 1935'te 23 Nisan Millî Bayramı'yla birleştirilen Hâkimiyet-i Milliye Bayramı ile Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin 1927'de ilan ettiği ve ilki Atatürk'ün himayesinde düzenlenen 23 Nisan Çocuk Bayramı'nın kendiliğinden birleşmesiyle oluştu. 1980 harekâtı döneminde Milli Güvenlik Konseyi, bu bayrama resmî olarak "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" adını verdi.
                                     Hakimiyet-i Milliye Bayramı (önceleri 1 Kasım, sonra 23 Nisan), saltanatın kaldırılışının ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu gerçekleştiren TBMM'nin açılışının egemenliği padişahtan alıp halka vermesini kutlamak amacını taşırken, Çocuk Bayramı savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukların bir bahar şenliği ortamında sevindirmek amacını taşımaktaydı. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, UNESCO'nun 1979'u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'ni başlatarak, bayramı uluslararası düzeye taşımıştır. Günümüzde bayrama birçok ülkeden çocuklar katılmakta, çeşitli gösteriler hazırlanmakta, okullarda törenler ve çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Ayrıca 1933'te Atatürk'le başlayan çocukları makama kabul etme geleneği günümüzde çocukların kısa süreliğine devlet kurumlarının başındaki memurların yerine geçmesi şeklinde devam etmektedir.
                                 Ulusal Egemenliğin Önemi
                                     Ulusal egemenlik kavramı, bir ulusun kendi kendini yönetmesi anlamına gelmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduktan sonra 1 Kasım 1922 yılında saltanata yani yönetim hakkının babadan-oğula geçtiği sisteme son veren Mustafa Kemal Atatürk, ulusa seçme ve seçilme hakkı vermiştir. Halkın kendi kendini yönetmesi anlamına da gelen ulusal egemenlik kavramı, tüm halka yönetme hakkı da vermektedir. Böylece herkes yöneticileri seçebildiği gibi, yönetici olabilme hakkına da sahiptir.
                                     Bu anlayışı, eğitim-öğretim programlarında “tema ve ünitelerle” metinlerde birleştirmek ve davranış haline getirmek, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yer alan amaç ve ülkülere uygun düşecektir.
                                     Bu yıl  97.’sini kutlayacağımız bayramımızı, “çocuklarımızın bayramı” olmasının yanında “Egemenlik, kayıtsız-şartsız milletindir!..” anlayışının kökleştiği, milletimizin “bir bütün” olmaktan başka çaresinin bulunmadığı gerçeği de unutulmamalıdır..
                                     Ankara’da bayram, bir başka haz, bir başka heyecan verir insana; çünkü özeldir, çünkü temel burada atılmıştır, çünkü gelecek buradadır… Anlamı güçlü, kendisi Başkent’tir, Türkiye’yi kucaklaması büyüktür.
                                     Ankara, Ankara seni görmek, seni tanımak ister her baht-ı kara…Bu baht-ı karaların yokluk zincirini kırmayı, devlet olmayı hedefleyenlerin model öğreticisi burada yatmakta; sevenlerin ziyaretiyle Ata’ya dualar edilmekte, Anıtkabir dolup-taşmaktadır… Kısacası, Ankara; bu  23 Nisan’da hem bayramını kutlamakta hem Miraç’ını bilmekte, hem gelecek tartışmakta, hem 1300 yıl önce Bilge Kağan’ın tahta oturuşunu ve Orhun Anıtları’nı Gazi Üniversitesi’nde tartışmaktadır.
                                     23 Nisan’da doğan Türkiye’yi, bize emanet edenlere minnet duygularımızı, onu koruyup-kollama emanetini üzerine alanlarla beraberliğimizi vurguluyor; bu tarihte doğanların ad künlerini, Miraç Kandilinizi ve yeniden doğuşumuz olan 23 Nisan’ımızı kutluyoruz…
                                     Ankara’da  Cumhuriyet’imizin ve devletimizin simgesi olan, 97 yıl önce açılan  Büyük Millet Meclisi’mizdenAnıtkabir’den Çanakkale’ye ve tüm okuyucularımıza sevgilerle…