Dün bahsettim ya, Arşivin unutmadığı bir anın sosyal medyadan paylaşıldığını ve bir birinden ilginç yorumlarla değerlendirildiğini.

Tabi o bölümü gelmeden önce, Arşivi tozlu raflarından bulduğum iki gazete örneği.

Biri dönemin şartlarında Daktilo ile yazılıp çoğaltılan bir gazetede. Diğeri ise bu günkü ile karıştırmayın ‘Son Posta’
Bir tarihi anın haberi yer alan ‘Son Posta’ da, detaylar o günün Türkçesiyle dile getiriliyor. Kaldı ki Şimdi Anlayana ha bravo demek lazım.

Bir ağabeyimin evlilik halini kaleme almış
Daktilo ile yazılıp sonra da yine aynı yöntemle, üstelik belki de karbonsuz çoğaltılan gazeteye yani ‘Birlik’ e gelince, bir

‘Kırcı’ çiftinin o yıllarda en mutlu gününü haber etmiş sayfasına.

Bu gün halen çocuklarının özenle sakladığı nüshasını paylaşıyorum sizlerle.

Bu anı unutmayın bence. Yıllar öncesinin anlatımı ve görselliği ile bir gazete…

Ne zormuş o yıllarda gazeteyi oluşturmak. Sayfa sayfa, yaz Allahım yaz.

Zabıt katibi misin? Gazeteci mi?

Neyse ki bu gün işler çok hem de çok kolay.

Bu günlere şükürler olsun demek şart oldu Vesselam.


Neden mi böyle dedim?

Çünkü o yıllarda, ekmek bile Nüfus cüzdanlarında ayrılı sayfalarda belirtilen, ay ay ayrılan zaman dilimi içinde alınabiliyormuş.

Kısacası Vesika ile ulaşılabilen bir temel ihtiyaç maddesi. Evet, yanlış okumuyorsunuz. Vesika ile ekmek…

Tabi bu dediklerim, yani yanlış okumuyorsunuz anlatımım, o yılları yaşayanlar ve yaşayanların ağızlarından bilgi edinenler için değil. Ukalalık yaptığım lütfen düşünülmesin…

Bilmeyenler ve belki de bu gün ilk kez duyacaklar için. Yanlış duymuyorsunuz ve de yanlış okumuyorsunuz ey Millet.
Ekmek vesika ile alınıyormuş…

Ben de hep duyardım da, Arşivden yeni ulaştı elime. Vesika ile ekmek alınmasının hikayesini aktarır o belgeler.
Nereden nereye? Değil mi?

Çağ atladığımızı belirten siyasetçi ve devlet adamlarımızın 90’ lı yıllardaki söylemlerini şimdi daha da iyi anlıyorum. Haklılarmış. Hem de çok…

Arşiv dedim ya… Alın size bir Arşiv daha. Günümüz Türkiye’ sinden üstelik.

Fakat bu günlere özel arşivden çıkıyor adeta.

Kimin arşivi mi, elbette Çanakkalemin…

Günlerce konuşulan, seçim için gün sayılan ve sonrasında mahkeme kararı gelmesi ile ertelenen seçim…

Sanırım anlaşılmadı. ‘Ne Alaka?, ‘Ne zaman oldu?’ gibi soruların aklınıza geldiğini hisseder gibiyim.

Kent Konseyi seçiminden bahsediyorum arkadaşlar.

Bilindiği üzere, ya da hatırlanır ise, bir süredir kent gündeminde olan bir seçim mevzusu.

Adaylardan gelen açıklamalarda dile getirilen bir iddianın, kanıtı gibi de algılanması muhtemel bir Arşiv detayını gördüm önceki gün sosyal medyada.

Bendeniz,  dün kaleme aldığım yazımda biraz bahsetmiştim. Daha doğrusu çok kısaca…

Bu gün vakit buluyor ve açıyorum o Arşivden çıkan görseli.

Sayfamda paylaştığım ve tarih verilerek aktarılan bir tanıtım hikayesi.

Kent Konseyi Başkan adaylarından Engin Kandemir’ in de geçenlerde bahsettiği bir konuydu bu bahsettiğim durum.

Kent Konseyi ofislerinin, bir siyasi partinin seçim ofisi gibi kullanıldığı şekliyle gelen o iddiayı hatırladınız mı?

Sanırım, bunun bir iddia olmadığını yakın dönem Arşivinden çıkan bu broşür ortaya seriyor.

Şuan hayli yoruldum. Kusuruma bakmayın. Ne yorum yapacağım, ne de ayrıntıları dile getireceğim.

Birkaç gündür, gribal Enfeksiyondan olsa gerek, acayip halsizim.

Bu aralar ‘Raki’ de kullanmadığımdan, çabucak geçmiyor lanet virüs.

Neyse, Allan bana şifa versin. Başka sert içeceklerle bu dönemi geçirme niyetindeyim.

Nerede kalmıştık? Tamam tamam geldi aklıma.

Olanca çıplaklığıyla, o broşürü sayfamda paylaşıyorum.

Yorumu da, söylemi de size bırakıyorum.

Ben den bu günlük bu kadar.

Bu arada yarın ve Cumartesiye dek,   kar yağışı bekleniyormuş ya.

Aman diyorum. Soğuk havaya da, buzlanmış yollara da dikkat.

Buzlu Rakı konusunda diyecek sözüm yok. O’ nu paşa gönlünüz bilir…