Toplum artık siyaseten yoruldu. Geçim derdi siyasetin önüne geçti.

 Ay sonunu getirme hesapları cumhurbaşkanının kim olacağından daha önemli hale geldi.
AKP’nin ücretli ve emeklilere yönelik ekonomik adımlarının ardında yatan neden ise yaklaşan seçimlerdir.
Bu yılın en güzel finalini Emeklilikte Yaşa Takılan insanlar yaptı. Bir çatı altında toplanarak yıllardır süren mücadele veren EYT’liler söke söke haklarını elde etmede  örgütlü bir yapının ne kadar önemli olduğunu ortaya koydular.  Bu günümüz Türkiye’sinde büyük başarıdır.
EYT dernek merkez ve şube yöneticilerini ve bu derneği destekleyen insanları gönülden tebrik ediyorum.   
Hakkını yememek lazım İYİ Parti, CHP ve diğer siyasilerin bu yapıya destekleri de unutulmamalıdır.
EYT meselesi yavaş yavaş gündemden düşerken ülke gündemini meşgul edecek en büyük konu, altılı masanın cumhurbaşkanı adayının kim olacağıdır.
2023 seçimlerine sayılı günler kaldı.
Artık altılı masa bir an önce kararını vermeli ve cumhurbaşkanı adayını açıklamalıdır.
Açıklamamalarının ardında kendi içlerindeki çekişme midir?
Ya da erkenden açıklanacak adayın, AKP&MHP ve yandaş basın vasıtasıyla ağır şekilde yıpranma  olasılığı mıdır?
Ekrem İmamoğlu’nun yargılanması ortadadır.
Birçok belediyelerden belediye başkanlarını azletmeler de ortadadır.
Böylesine bir siyasal ve hukuki ortamda açıklanacak adayın iktidar ve MHP tarafından yerin dibine sokulup halkın gözünden düşürmeye çalışacağı da yabana atılır bir olasılık da değildir.
 
Ama olasılıkla cumhurbaşkanı adayı CHP’den çıkacak ve hatta ilan edilecek aday CHP içindeki sağ kökenli kimselerden biri olacaktır.
Fakat hem Türkiye, hem de altılı masa ve özellikle de CHP için, Kılıçdaroğlu en büyük handikaptır. Kılıçdaroğlu’nun geçmiş seçimlerdeki aday belirlemedeki siyaset yapış biçimi ve stratejik siyasi kararları hem CHP tabanını ve hem de diğer seçmenleri endişeye sevk etmektedir.
“Kılıçdaroğlu yine büyük bir pot kırabilir. Olmadık bir adayı öne sürebilir” endişesi akıllardan çıkmamaktadır. Birçok kişi bu yönde  endişesini dile getirmektedir.
Bu durum ve bu olasılık halkta endişeye ve siyasi bıkkınlığa sebep olmaktadır.
Yapılan anketlerde halkın tercihi bellidir.Anketlere göre halktan büyük destek alacağı belli olan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın yerine  CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun kendini öne çıkarma gayretleridir bıkkınlığın diğer bir sebebidir. CHP genel başkanı halkın isteğin ve tercihlerine rağmen elindeki yetkileri kullanarak bu iki adayın önünü kesmesi altılı masa açısından büyük bir handikap olacaktır.
CHP liderinin adaylık konusundaki dayatmacı politikaları sadece halkı değil İYİ Parti’yi de canından bezdirmişe benzemektedir.
Şu da bir realitedir, CHP sadece cumhurbaşkanı adayını değil aynı zamanda belki de kendi genel başkanını da seçmek zorunda kalacaktır.
Önceden de yazdım, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olması durumunda CHP tabanı tüm dikkatini cumhurbaşkanı seçimi yerine Kılıçdaroğlu sonrası CHP Genel Başkanın kim olacağına verecektir.
Altılı masa liderleri, cumhurbaşkanı adayını belirlemede tüm inisiyatifi CHP genel başkanına bırakmak yerine, kendileri de adaylarını bir an önce kapalı kapılar ardında dillendirmeli ve en geç ocak ayının yarısına varmadan altılı masanın cumhurbaşkanı adayı açıklanmalıdır.
Eğer seçim işi Kılıçdaroğlu’na ve son dakikaya bırakılırsa, yeni bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakası daha yaşana bilir.