Tarihin karanlık sayfalarında kal, bir daha içinde barındırdığın hainliklerle, pisliklerinle gün yüzü de görme inşallah.
Hainliğin Pik Yaptığı bir Yıl Olarak Tarihin karanlık Sayfalarına Gömülen 2016, son gününde Beyaz bir sayfa açmaya kalktıysa da, içinde bıraktığı tüm pislikleri kapatamayacak örtüsü ile göz boyamaya çalışsa da, Çanakkale ses verdi; “Hoş Geldin 17, Hoş Geldin Yeni Yıl…”
Bir Sohbettir gidiyordu günlerdir. ‘Sağım, solum Kar’ diye…
Laf aramızda, bir siyasi partinin sahibi olduğu Belediyelere geçen yıl dan da verilen örneklerle, ‘Bereket oralara’ deniliyor du birde….
Yine laf aramızda diyeceğim amma, laf artık apaçık ortada. Baksanıza yazıya döküyorum söylenilenleri.
İlk duyduğumda hayli gülümsetmişti o sohbet anı beni. Deniliyordu ki, ‘bir siyasi partinin sahibi olduğu Belediyeliklere kar uğramıyor’
Mantıklı bir yaklaşım olsa da bu anlatımda konu edilen durum, öyle olamadığını da gördük vesselam.
Şehir efsanesi kısacası. ‘Onlara var da bize yok mu?’
Bir de baktım son gününe saatler kala, mikropları kırarcasına, iğne iğne geliyordu gökyüzünden bembeyaz taneler.
Karanlık odakların, Vatan hainlerinin iş birliğinde cereyan eden olaylarla yüklü bir kara yıl, 2016 adeta ‘Bırakmayın beni’ dercesine göz boyamaya çalışıyordu belki de…
Kandıramazdı ki bu durum bizi.
Cumhuriyetin ön sözünün yazıldığı topraklara süs vermeye çalışan, görsel bir şölene imza atmaya kalkışan 2016, nihayet gidiyordu artık. Hem de ‘Aman dur. Gitme ne olur’ diyeni olmadan…
Öyle ya, burası Çanakkale. Burası Cumhuriyetin temellerinin atıldığı, Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Milletindir gerçeğini, Çelikten kalelere karşı dahi gösteren bir komutanın doğduğu, Mehmetlerine de canları pahasına söylettiği yerdi….
Sarı Saçlı, Mavi Gözlüm, Atatürk’ ü mün, ayak izleri halen dipdiriydi bu coğrafyada.
Hainliğin yılıydı. Kahpelik ve alçaklığın bir de kalleşlerin yılıydı 2016. Son gününde, göz boyarcasına, ‘Aman bırakmayın beni’ dercesine, sözde bir güzel atmosfer yaşatıyordu; asla kandırılamaz bir topluma. Çanakkale Ruhunu, Diri Tutmaya ebedi Yaşatma andı içen Çanakkale’ ye…
Öyle bir durum yaşanıyordu ki, hem de son gününde.
Çocuklarımızın beklediği ‘Beyaz örtü.’ Göz boyarcasına seriliyordu şehitler diyarına.
Beyaz saflık, beyaz temizlik ti….
Beyaz örtü, mikropları kıran bir haldi de üstelik. Birçoğumuzun ana babasından dinlediğiydi, ‘Kar yağar, mikroplar kırılır’ düşüncesi.
Gerçekten de öyle ise, şehrimizin de mikropları kırılır inşallah.
Bir sohbette geçen konuydu geçenlerde, ‘Biz Onları gönderirken, aslında onları getirdik öyle mi?’ diye konuşulan ayrıntı.
Hainliğin mensupları ile dop dolu, odak noktası olarak da görülmeye başlayan bir Yuvadan bahsediliyordu o sohbet anında. Deriz ya bazen ‘Bilim, İrfan Yuvası…’
Ayrıntıları çok da olsa konu üzerine, Mikropları kıracak kar nihayet gelmişti Şehrim üstüne.
Kırılacak mikropları, temizlenecek hainleri al götür de, bi soluk alak yahu. Ne bilmem bela yüklüymüşsün sen 2016.
Bu gün yılın ikinci günü. İkinci bir fırsat yaşarız umarım da, hep birlikte Çanakkale yılı olan 17’ den, bir 1915 gibi söz ederiz seneye.
‘Geldiği gibi giderler’ anlatımı halen duyduğumda içimi ürpertse de, Gelene dur demesini bilen bir coğrafyanın yaşayanı olarak, gidene de ‘Yürü git la. Bi daha da niyetlenme’ demesini de öğrendik vesselam.
Üzerine yazılan şiirler, bestelenen sözlerle, unutulmayan şarkılarla güzeldi ‘kar’
Kar geldi de gidecek elbet. Gitme zamanı geldiğinde, gidecekler gibi hem de….
Ne beyazı ak pak kalacak. Ne de güzelliği ilk anki gibi.
Bir insanoğlu misali, üzerine düşecek lekelerle elbet beyaz örtü de kirlenecek.
O halde, gitsin be kardeşim gitsin.
Vakti geldiğinde, erime zamanına başladığında; Kirlenmiş ne beyazlık var ise gitsin.
Her kirliyi Yağ sökücüyle temizleyemeyeceğimiz gibi, Çanakkale yılı 17’ de artık biz Daha güzel Çanakkale, daha güzel TÜRKİYEYİ konuşalım.
Nerede kaldı Tarih kenti?
Nerede kaldı Bilim Kenti?
Hani turizm ve kültür kentliliğimiz?
Hani diyecek daha ne haniler var üstelik…
Bir tarih kenti olduğumuzu söylerken, tarih verme kaygısı neden duyarız ki?
Gelecek de bir gün gelecek elbet. Geleceğin geleceğini bile bile, neden ürkeriz ki?
Beyaz bir sayfa açıp göz boyamaya kalkışan, kalkışmacı 2016. Gittin de kurtulduk.
Umarım senin pisliğinle dop dolu tarihlerinden bahsetmeyiz bir daha.
17 hoş geldin. Umarım güzel yurdum Türkiyem için, Çanakkale Ruhu gibi olursun sen de…
Ne kalkışırsın güzellik için son anda, ne de kalkışmacıların yılı olursun…