Ölümden kaçış yok ki… Ne zaman geleceği de elbet belli değil…
Son günlerde, en çok da konuşulan oldu, vakitsiz yitip gidenler. Tıp kı şehitlerimiz gibi. Ülkesi için toprağa düşen Mehmetlerimiz. Canımız, kanımız, kardeşimiz, ağabeyimiz, babamız…
Ölüm bazen adına kaza dedirtiyor. Bazen de hain ellerden geliyor… Kısacası bazen de, ecel gelmiş, baş ağrısı bahane…
En çok da, daha hayatının baharında, hatta başında yitip gidenler etkiler ya insanı. Günlerdir bir çoğumuz da bu haberlerle yıkılıp gidiyoruz. Acılara ortak olmaya çalışanlar da cabası. Tıpkı, liseli Ataberk’ in, ABD’ de de yaşamının baharında aramızdan ayrılması gibi.
Tam bir ülke sevdalısıymış liseli Ataberk… O’nu tanıyanların hemen hepsi, ‘Yaşının çocuğu değil. O bir yetişkin di’ diyor. Hani zaman zaman, büyümüş te küçülmüş dediğimiz çocuklarımız gibiymiş Rahmetli Ataberk….
Bu gün, gazetemizin manşetinde de değindiğimiz hikaye. Acı öykü. Karşısında direnemediğimiz ve önleyemediğimiz tek olay, ÖLÜM…
Hele bir de vakitsiz gelince ölüm, insanın kanız donuyor. Söyleyecek lafı da olmuyor haliyle.
Suriye’ deki Savaştan kaçan ailenin çocuğunun başına gelen hazin hikayede olduğu gibi, vakitsiz gelince ölüm, insanın içi acıyor tek kelimeyle.
Bayramiç’ te yaşanan o acı olayda, minik Suriyeli kardeşleri ile oyun oynarken can verip gitmiş. Ecel kaza diye gelmiş. Çocuk oyunu sırasında marşa basılan traktör hareket edince olanlar olmuş.
Hakikaten duyan herkesin içini cız ettiren hadiseydi bu kaza. 2 yaşındaki bir kız çocuğu ölüp gidiyor, Hem de bir çocuk oyunu sırasında.
Bir yanda da, geçtiğimiz ay tahsili için gittiği ABD’ de, geçirdiği inanılmaz uçak kazasında can veren Ataberk’imiz vardı.
Ülkesine hizmet, ailesine hayırlı evlat olma ülküsü ile ABD’ ye gitmişti bu kardeşimiz. Allah ona gani gani rahmetini eylesin.
Önceki günlerde, cenazesini ülkeye babası getirdi Ataberk’ in. Çanakkale’ de de törenle toprağa verdik bu genç yiğidi.
Ataberk, mezun olacaktı. Ne varki, acımasız ölüm erken geldi ve ona diploma aldırmadı.
Taki tören gününe dek. Biliyor musunuz ne oldu?
Ataberk’ in sınıf arkadaşları sahneye, ellerinde çok sevdikleri arkadaşlarının fotoğrafları ile çıktı. Ataberk oradaymış gibi.
Vefalı arkadaşları, Mezuniyet gününde, ölüme inat birlikte diploma aldı. Ataberk’ te onlarla üstelik.
Günahsız, tertemiz vicdanları ile liseli gençler, çok sevdikleri arkadaşlarının yokluğunu aratmadı sahnede.
Ve o gün, oğlunun diplomasını almaya gelen annesi ile birlikte durup, hepsi birer evlat oluverdi gözü yaşlı anneye.
Ataberk’ in, diploma almasına engel olan Azrail’e inat, vefakar arkadaşları ellerinde Ataberk’ in fotoğrafı ile mezuniyet törenine çıkıp, çok sevdikleri arkadaşlarının diplomasını da adeta birlikte aldı.
Liseliler ama son derece vefalılar dı bu gençler. Vefalı gençler, zamansız göçen arkadaşlarının fotoğrafı ile diploma almayı çıkmıştı sahneye.
Birkaç gün önce, oğlunu kara toprağa veren annesi Dilek Besler aldı diplomayı. Bu dakikada da göz yaşı sel oldu aktı. Neden mi, çünkü o anda yaşanılanları görüp de ağlamamak elde değildi.
Anne Dilek Besler, baba Tutku Besler ve kardeş Atahan Besler ile akrabaları da Ataberk’ in de bulunması gereken o bahçedeydi. Bir çok aile gibi onlar da o gün sevinecek, oğulları için gurur duyacaklardı. Gerçi hoş, onlar oğulları ile hep gurur duyacaklar. Tek sıkıntı, bitmeyecek hasret. Çünkü Ataberk artık sonsuza dek arımızda yok. Çünkü, Ataberk; çok sevdiği ülkesinin toprağına emanet.
Mezuniyette yas, mezuniyette acı var. Diplomalar siyah kurdelalı üstelik.
Siyah kurdelelerle bağlanan diplomalar bir yanda, bir yanda da arkadaşları, diplomasını almaya ömrü yetmeyen Ataberk için gözyaşı döküyor. Gözler ağlamaktan kıp kırmızı.
Sınıf arkadaşları, tıpkı Ataberk gibi, annesi Dilek Besler'e sarılıyor. Dakikalarca ve sım sıkı.
Diploma töreni, hüzün içinde başlıyor. Ve öyle de sona eriyor.
Törende muzun öğrencilere diplomaları tek tek verilirken, Ataberk Besler'in adı okunduğunda sahneye annesi Dilek Besler çıkıyor.Ve tam bu sırada törene katılanların buruk mutluluğu tek kelimeyle hüzne dönüşüyor.
Anne Dilek Besler, oğlu Ataberk'in diplomasını ve anı plaketini teslim alırken, oğlunun vefalı arkadaşları, etrafında etten duvar örüyor. ‘Bizler de senin evladınız’ diye…
Gel de ağlama be kardeşim…
Helal size gençler. Unutmayın arkadaşınızı. Sakın unutmayın…