Siyasetteki belli klikler son yirmi yıldır iktidar kanadında ve muhalefet kanadında kıpırdamadan öylece durup duruyor.
Türk siyasetini dizayn eden üst akıl (artık her kimse), ustaca hamlelerle Türk siyasetini AKP ve Erdoğan lehine onlarca yıldır kilitlemiş durumda.Olasılıkla da AKP yani Erdoğan’la sağ gösterip Kılıçdaroğlu ile sol kroşeyi Türk Milletinin kafasına kafasına indirmeye devam ediyor.Türkiye’deki siyaset oyunun da bir tuhaflık var.Türk Milletini uyutmak, meşgul etmek ve uyuşturmak için adeta “cambaza bak” oyunu oynanmaya devam ediliyor.Oyunu da iki, hatta üç baş kahraman var.
Esasında baş rolde Recep Tayyip Erdoğan var gibi görünse de zannımca Türkiye’nin kaderini belirlemede iki okul arkadaşı baş rolde oynuyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasal bir karakter olarak belli bir siyasal duruşu ve ideolojik olarak varmak istediği bir hedefinin olması işin doğası gereğidir. Dolayısıyla da Erdoğan’ın siyasal düşünce genetiğine yazılmış olan ana hedefe ulaşmak için hiç yılmadan ve yorulmadan tüm engelleri gerekli olan her türlü aparatı kullanarak bir bir aşmaktadır.
Erdoğan, Erbakan’ın yoksul ve muhafazakâr kesimin üzerine inşa ettiği ve geliştirdiği Milli Görüş ekolünün doğal bir uzantısıdır. Ancak Erbakan’la Erdoğan arasında da büyük bir farkta bulunmaktadır.
Erbakan gerçek anlamda millici ve anti emperyalist bir karakter sergilerken, gücünü batı emperyalizm yerine ısrarla yolunu ve yönünü değiştirmeden İslam dünyası ile yeni bir dünya düzeni ve ekonomik hayatı şekillendirme peşindeydi. Oysaki Erbakan’ın adeta yerden yere vurduğu AKP, yani Abdullah Gül’lü Erdoğan’ın siyasal anlayışı oldukça değişken ve yine oldukça siyasal oportünist anlayış içerisindeydi.
Erdoğan siyasal İktidarda kalmak için gerekli olan her argümanı kullanmaktan asla geri durmadı. Bir zamanlar FETÖ ile kol kola yürüdü, ardından açılım süreci ile PKK uzantısı HDP ekolü ile kanka oldu ve sonra da döndü MHP ile işbirliğine girişti. Siz ne derseniz deyin AKP bir müddet sonra CHP ile de işbirliğine kalkışabilir.
İşte böylesi bir siyasal ortamda Bahçeli ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun aktif siyaset içinde olması da tesadüfi olamaz. Bahçeli sistem içerinden Erdoğan’ı zapturapt altına alma gayretindeyken dışarıdan da CHP’nin başına geçen veya geçirilen Kılıçdaroğlu büyük gayretlerle Erdoğan’ı iktidarda tutmak için hiç durmadan üstü örtülü siyasal operasyonlar yürüttüğü bir bir ortaya çıkmaktadır.
Kılıçdaroğlu’nun maskesini indirenlerse açık açık Ümit Özdağ ve dün ki açıklamalarıyla da Meral Akşener’dir. Meral Akşener önceki gün Edirne’de partilileriyle yaptığı teşkilat toplantısında zehir zemberek şeyleri de açık etmiştir. Özellikle de bir önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abdullah Gül’ü aday gösterme isteği, size de çok enteresan gelmiyor mu?
Önce Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı, Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı yapmayı başaramayınca son derece isteksiz ve kerhen aday gösterdiği “gel bakalım Muharrem” diyerek Muharrem İnce’yi aday göstermesi ve son aşamada da başarısız olacağı açık açık belli olmasına rağmen Erdoğan’ın eski kankaları Babacan ve Davutoğlu desteği ile kendini cumhurbaşkanı adayı ilan etmesi Erdoğan’ın başarısı için değil de ne için olabilir ki?
En son 2023 seçimlerinden sonra Türk siyasal hayatında artık son kozlar oynanmıştır. Artık Türk siyasetinde yeni bir süreç başlamak üzeredir.
Bu sürecin başlayacağının da en büyük işaret fişeğini Meral Akşener atmıştır.
Meral Akşener, Kılıçdaroğlu’nun son derece basit şark kurnazlığı ile kendini aday göstermeye kalkması karşında ilk isyan bayrağını açarak masadan kalkmış ve sonrasında her ne kadar tekrar masaya dönse de Kılıçdaroğlu’nu adeta kendi kaderiyle baş başa bırakmıştır.
Zafer partisi Lideri Ümit Özdağ’ın Kılıçdaroğlu ile yaptığı gizli mutabakatı açık etmesi Kemal Kılıçdaroğlu’nun resmen ipinin çekilmesi demek değil midir?
Meral Akşener ve İyi Parti, 2024 yılından itibaren Türk siyasal hayatında söz sahibi olmak üzere geleceğin yol haritasını çizmeye başlamıştır.
İYİ Parti artık resmen siyasal kılıcını çekerek onlarca yıldır ülkeyi Erdoğan yönetimine teslim eden Bahçeli, Kılıçdaroğlu ve HDP cenahına karşı mücadeleye karar vermiştir.
Bu siyasal mücadelede AKP ve Erdoğan’ın bir güç noktası olarak varlık göstermesi söz konusu olamaz.
İYİ Parti; klasik AKP,CHP,MHP ve HDP dörtlüsüne karşı olasılıkla İYİ Parti, Memleket Partisi, Zafer Partisi triosu ve diğerleri, Türk Milletinin önüne yeni bir siyasal alternatif yol haritası koymak üzere harekete geçtiklerini düşünüyorum.
İYİ Parti, Edirne teşkilat toplantısından sonra Türk siyasal hayatında iktidar oyunun baş oyuncusu olduğu savıyla kendini tüm varlık ve gücüyle ortaya koymuştur.
İYİ Parti artık siyasetin suyunu bulandırmıştır.
İYİ Parti artık iki okul arkadaşı olan Bahçeli ve Kılıçdaroğlu ikilisinin tavşana kaç tazıya tut oyununu bozmak üzere siyaset sahnesinde baş role soyunmuştur.
Dileğimiz ve isteğimiz Atatürk Türkiye’sinin ve Türk Milleti’nin BOP’a, ABD ve AB emperyalizminin sinsi oyunlarına kurban edilmemesidir.
Ama her ne olursa olsun ister İYİ Parti’nin eliyle isterse bir başka partinin eliyle olsun 2024 ve sonrasında hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır.
İşte bu büyük oyunun içerinde FETÖ ve PKK yani ABD işin neresinde ve kimin yanında yer almaktadır?
Esas cevaplanması gereken soru da bu olsa gerek.
Atalarımız boşuna dememiş.
“Ne Arap’ın yüzü ne Şam’ın şekeri”