Savunma sanayimizin şaha kalkışına ve ürettiğimiz ürkütücü “Türk Malı” harp silah ve araçlarına sahip olmanın ne büyük heyecanını yaşıyoruz değil mi?

Türk savunma sanayinin ürünleri gerek yurt içinde ve gerekse Azerbaycan’da Libya’da, Suriye’de, Ukrayna’da Irak’ta Afrika ülkelerinde yani tüm dünyada kendini kanıtladığında hepimiz ne de çok gururlanıyoruz değil mi?
Ürettiğimiz ölümcül uçak, helikopter, roket, silah ve mühimmatlar eminim ki Türk Milletine saldırmaya niyet eden her türlü iç ve dış düşmanlarımıza büyük bir korku veriyordur.  Dilerim ki  “yurtta sulh cihanda sulh” sağlamaya da hizmet edecektir.
Türk silahları dilerim dünya barışına katkı sunar. Suçlulara, işgalcilere ve emperyalistlere karşı mazlumların ve çaresizlerin yanında ve elinde olur ve olacaktır da.
Şimdi birileri çıkıp da silahla barış sağlanır mı? Da diyecektir.
Evet bal gibi sağlanır.
Emperyalizm, yıllardır kendine hizmet edecek ayrılıkçılara ve çıkar guruplarına silah satmadı mı? Bir çok hedef  ülkeyi kendi askerinin burnu bile kanamadan bombalayıp işgal etmedi mi?
Şimdi sıra mazlumlardadır.
Mazlum milletler, emperyalizmin sömürü oyununu Türk savunma sanayi  silahlarıyla bozacaklardır.
Bu gerekçelerle savunma sanayimizin gelişimine katkı veren herkese şükranlarımız sunmak, bu ürünleri düşünen, tasarlayan, üreten ve kullanan Türk gençlerimizle de gururlanmak her halde en doğal hakkımızdır.
Türk savunma sanayini serüveni 1974 harbi sonrası başlamış gibi görünse de esas atılım Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla başlamıştır.
Ancak Atatürk’le başlayan savunma sanayi atılımları, 1945 sonrasında emperyalizmin yani  ABD’nin ve Avrupa’nın ülkemizdeki maaşlı maşaları, kuklaları veya devşirdiği, siyasetçi ve iş adamı  kılıklı tipler eliyle ya durdurmuşlar veya sekteye uğratmışlardır.
Kıbrıs Harbi sonrasında 1974’de “kendi uçağını kendin yap” kampanyaları ve Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı çatısı altına birleşen ve koordine edilen Aselsan, Roketsan gibi şirketlerimizle başarıdan başarıya koşan savunma sanayi serüvenimiz, Allah için ifade de etmek gerekirse AKP sürecinde iyice artmış ve daha fazla ete kemiğe bürünmüştür.
AKP iktidarında savunma sanayinin böylesine gelişmesine en büyük katkıyı veren elbette ki en başta Recep Tayyip Erdoğan’ ve savunma sanayiye inanmış yakın çalışma arkadaşlarıdır. Ama bence bu işin altındaki adam, gizli kahraman hiç tereddüttünüz olmasın ki damat Selçuk Bayraktar’dır.
Selçuk Bayraktar’ın ve babasının İHA projesini geliştirme sürecinde TSK subaylarının katkıları elbette ki çok çok değerlidir. Ama Selçuk Bayraktar ve ailesinin de bu uğurda verdiği fedakârca mücadeleyi de taktir etmek gerekir.
İşte bu noktandan sonra Bayraktar ailesinin stratejik akıl dolu hamleleri Türk savunma sanayine büyük ivme kazandırmıştır.
Selçuk Bayraktar, memleketteki tek hakim otorite ve gücün sahibi olan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a damat olmasıyla birlikte ( büyük bir samimiyetle ifade ediyorum ki), Recep Tayyip Erdoğan’ın Savunma Sanayi bilgileri ve Savunma Sanayinin önemi hakkındaki düşünceleri oldukça gelişmiş ve ileri seviyeye taşınmıştır.
Daha da açık yazayım ki Selçuk Bayraktar, pozitif anlamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın savunma sanayi alanındaki en büyük akıl danesi olmuştur ve iyi ki de olmuştur.
Bu işin sonucunda elbette ki Selçuk Bayraktar ve aile olarak kurdukları Baykar şirketi birdenbire kanatlanmış ve bırakın Türkiye’yi dünyanın da sayılı şirketleri arasına girmiştir.
Türkiye’de herkes bilir ki devletin desteği olmadan hiçbir savunma şirketi gelişemez. Selçuk Bayraktar hakkı olan güzel başarılar etse de bizi millet olarak gururlandırsa da cumhurbaşkanının damadı olmanın fazla fazla faydasını görmüştür. Görmeye de devam etmektedir.
Ama burada şunu da ifade edelim Selçuk Bayraktar ve kardeşinin bu başarısının arkasında bir “haksız rekabetin” olduğunu söyleyenlerde yok değildir. Bu başarısını kayınpederinin desteğin arkasına alarak sağladığını söyleyenlerde basında yazılıp çizilmiştir ve hala da bu kanaat vardır.
Ve fakat Baykar firması açısından durum böyle de olsa,  Selçuk Bayraktar ve şirketinin başarısı gerçekten göğsümüzü kabartmaktadır.
En azından daha işe başlarken, başlangıç safhasında kayınpederi vasıtasıyla arkasına aldığı devlet desteğini boşu boşuna heba etmemiş, günden güne üstüne koyarak başarıdan başarıya koşmuştur.
Bayraktar kardeşler bugün için dünyanın sayılı savunma şirketidir. Devletimize savunma sanayinde ithalatın önüne geçerek milyarlarca lira tasarruf sağlarken, yine binlerce gencimize de iş olanakları sağlamaktadır. Buradan kendisine ve çalışanlarında da teşekkür ederim.
Savunma sanayi şirketlerinden tank palet fabrikasının Katarlılara satışı, BMC şirketinin savunma sanayine dahil ediliş şekli gibi birçok husus insanların aklını kurcalamaya devam etse de bu konulara mim koyarak;
Savunma sanayi şirketlerin sahiplerine, çalışanlarına ve TSK güçlendirme vakfını kurmayı akıl eden ve kuran eski siyasilerimize, komutanlarımıza şükranlarımı sunarken, ölenlere rahmet kalanlara da uzun ömürler diliyorum.
 
Düşmanı düşmanlıktan vazgeçiren, dünyayı emperyalizmin sömürüsünden ve silah tüccarlarının pazarı olmaktan kurtaramaya da yarayan, dosta güven düşmana korku salan savunma sanayimiz, bir yandan vatanımızı korumaya çalışsa da, ne yazık ki ülkemizde Türk Milleti gerçek anlamada sahipsiz bırakılmaya çalışılmaktadır. Doğal olarak da sanki Türkiye’de çok ciddi boyutlarda Türklük sorunu, Atatürk sorunu varmış havası kamuoyunu meşgul etmektedir.
 
Türk Milleti’nin ve dünyada ezilen tüm milletlerin bence en büyük önderi Mustafa kemal Atatürk’tür. Ne yazık ki Atatürk’ün sahip çıktığı her türlü maddi ve manevi değerler kurduğu devlette, kurtardığı vatanda, günümüz Türkiye’sinde çok büyük saldırılara maruz kalmaktadır. Adeta Türk Milleti ve Türklük olgusu ile birlikte Atatürk ve değerleri yok edilmeye çalışılmaktadır.
 
Bu konuya daha önce de değinmiştim. Ve ısrarla da değinmeye devam edeceğim.
 
Türk Milletin bir ferdi olarak, Atatürk’e inanmış ve onu ebedi lideri kabul eden biri olarak ısrarla sahiplenmeye, savunmaya, yazmaya, anlatmaya ve yaşamaya devam edeceğim.
Mahalle baskısı ile Türküm demekten korkan, Türklüğü ve Türk Milletini savunmayı gericilik veya sağcılık kabul eden neoliberal solcular ve sözüm ona aydın geçinen, AKP’ye muhalefet ederek piyasa yapan bazı gazeteci yazarlar ve NEO CHP’liler, ne yazık ki Türk Milletini savunmayı “Ne mutlu Türküm Diyene” üzerinden bile, yapmamaktadır.
 
Onların ilericilik oyunu oynarken aslında zımnen de olsa PKK/PYD/YPG sevicilerine destek olduklarının elbette ki farkındayız ve eminim ki kendileri de farkındadır.
 
Ama aynı şekilde sözüm ona Türkçülüğün savunuculuğu sayesinde yıllardır varlığını sürdüren MHP cenahının desteği ile ayakta kalan AKP sayesinde Türkiye’de at koşturan, laikliğe aykırı faaliyetlerde ve eylemlerde bulunan kimi Diyanet İşleri Başkanlığı personeli olmak üzere birçok cemaat ve tarikat Müslümanlık, ümmetçilik peşinde koşarken aynı zamanda da Atatürk’e ve Türklüğe düşman olanların değirmenine su taşıdıklarını da çok iyi algılıyoruz.
 
Türklüğe en büyük darbeyi Atatürk karşıtlığı üzerinden şekillendiren bu siyasal dinci çıkarcı guruplarla  neoliberal solcular “düşmanımın düşmanı dostumdur” prensibi ekseninde Türklük ve Atatürk karşıtlığında ortak noktada buluşmaktadırlar.
İşte bu ahval ve şartlarda hâkim Türk siyasi hayatında ideolojik ve yaşamsal olarak Türk Milletine ve Atatürk değerlerine gönülden bağlı ideal ve ideolojik bilgi birikimine sahip serdengeçti parti sayısı neredeyse yok denecek kadar azdır.
Türk siyasetinde Türk milleti ve Atatürk için serdengeçti kıvamında siyasetçilik oynayan partiler olsa da çoğu kurucu liderine veya çıkar guruplarına hizmet eden partilerdir.
Sonuç olarak;
Türk Milletinin evlatları savunma sanayini geliştirseler de ne yazı ki kendi öz vatanında Türklük, Türk Milleti ve Atatürk ve değerleri siyasal olarak hunharca ve gaddarca yok edilmeye çalışılmaktadır.
 
Türk Milleti elbette ki içinde yeni bir Atatürk çıkarmayacaktır.
 
Ancak Atatürk’ün gençliğe hitabesindeki o vasiyet yüreklerimizde baş emir ve bir vasiyet olarak durmaktadır.
Türk devletini kimse yıkamaz, Türk vatanını kimse parçalara ayıramaz. Laik düzenini ve ulusal bütünlüğüne kimse bozamaz.
Allah, Türk  Milleti ve Atatürk düşmanlarını Türk milletinin ve Türk gençliğinin şerrinden korusun.