Siz sağda solda söylenen, bilip bilmeden konuşanlara bakmayın.
Gerek Osmanlıda ve gerekse de Türkiye’de yüz yıllardır fakir halkın sırtından geçinen, servetine servet katan, bir elleri yağda bir elleri balda saltana süren, dini değerlerimizi ve İslam’ı sömürerek toplumu kendilerine köle yapmak isteyen siyasal dincilerin , siyasal din bezirganlarının sözlerine sakın aldanmayın.
Sözüm ona Atatürk, Arap harflerini kaldırarak Türk tarihine en büyük kötülüğü yapmışmış.
Atalarımızın mezar taşlarımızı bile okuyamıyormuşuz.
İşin aslı hiç de öyle değildir.
Fakat ne yazık ki siyasal İslamcıların Atatürk’ün harf devrimine attıkları çamuru, Türk milletinin zihnine malalayanlar da yine sözüm ona Atatürkçülük adına Atatürkçü geçinen aydın görünümlü cahillerin bilgisizliklerini ve vizyonsuzluklarıdır.
Yıllar yılı Atatürk’ün arkasına saklanarak, Türk Milliyetçiliğini ve Atatürkçülüğü suiistimal ederek siyaset yapan, devleti yöneten; Allah’tan sağlık, devletten aylık geçinip giden safların hataları memleketi bu hale getirmiştir.
FETÖ’cüleri cesaretlendiren, 15 Temmuz kalkışmasının yapılmasına ortam hazırlayanların en başında Atatürk’ün arkasına saklanıp, Atatürk’ü kendine siper edip, Atatürkçülüğü ve Türk Milliyetçiliğine bilerek veya bilmeden zarar verenler etkili ve yetkili kişilerin gaflet ve delaletleri değil de nedir?
Türkiye’deki her türlü gericiliğin, bölücülüğün, bağnazlığın hortlamasına sebep olan ana güç; Atatürkçülüğe ve Türk Milletine sahip çıkmayan en başta yargısından, askerine, bürokratından teknokratına kimi yüksek kademedeki devlet adamlarıdır.
Ne yazık ki kimi anlı şanlı generallerin hatası yüzünden Türk ordusu zafiyete uğramamış mıdır? Onların yüzünden FETÖ’cüler orduya sızmıştır.
Yanına bir yaverini bile seçmekten aciz kimi generallerin yanlarına yerleştirilen FETÖ’cü yaverleri fark etmemeleri acizlik değil midir?
Yıllar yılı vicdanla cüzdan arasına sıkıştığını söyleyen kimi yüksek yargı organlarının yüksek yöneticileri, yargının FETÖ’nün eline geçtiğini fark etmeyecek kadar gaflet içinde oldukları ortaya çıkmadı mı?
Ellerinde millet ve devlet adına her türlü yetki varken kullanmayanların; FETÖ’cülerin, siyasal dincilerin, kimi cemaat ve tarikatların, yıkıcı ve bölücülerin devlete sızmasına sebep olduklarını yazıp çizmeyecek miyiz? Söylemeyecek miyiz?
Türkiye’de ki ilgisizliğin, bilgisizliğin ve vizyonsuzluk ne yazık ki hâlâ devam etmektedir. Gerici tayfanın, Türk Milletine alerji duyanların elindeki en önemli koz harf devrimidir. Bu güruh hâlâ Türk Milletine ve Atatürk’e harf devrimleri üzerinden saldırılarına devam etmektedir.
Ve ne yazık ki cumhuriyet tarihini, yayın çağ Türk tarihini inceleyen bilim insanlarımız nesnel manada olaylara bakarken, yapılan harf devrimin ardındaki esas amacı gözden kaçırmaktadırlar.
Türk tarihçilerin, devlet adamlarının Atatürk’ün yaptığı harf devrimini niçin yaptığını anlamamış olmaları Türkiye’ye yapılmış en büyük kötülüklerden biri sayılmalıdır.
Atatürk ve laiklik karşıtlarının Atatürk’ün yaptığı harf devriminin İslam’a ve Osmanlıcılığa karşı yaptığı tezi senelerdir temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp milletin önüne konmaktadır.
Bugün için Arap harflerine kutsiyet yükleyenlerin ve Arap seviciliği yapanların İslam’ı yani dinimizi kendilerine siper ederek Türklüğe, Türk Milletine ve Atatürkçülüğe saldırmalarının arkasında yatan niyetlerin acilen sorgulanması gerekmez mi?
Atatürk harf devrimini niçin yaptı?
Çok derinlemesine incelenmesi gereken bu konuyu kısaca ve yüzeysel olarak anlatmak istiyorum.
Türklerin Kurtuluş Savaşı ile Rusların Bolşevik ihtilali hemen hemen aynı yıllarda gerçekleşmiştir.
Çanakkale Harbi sonrasında boğazları geçemeyen İtilaf devletleri Rus İmparatorluğuna ihtiyaç duyduğu askeri desteği sağlayamayınca Rusya’da Bolşevik ihtilali gerçekleşmiştir.
O yıllardaki Bolşevik Rusya’nın lideri olan Stalin, emperyalizme karşı amansız bir mücadele veren Türklerin Kurtuluş Savaşını da desteklerken Atatürk hakkında da yeteri kadar bilgiye sahiptir.
Bolşevik Stalin, Atatürk’ün dehasının ve devlet adamlığının da farkındadır.
Bolşevik Stalin, aynı zamanda da içinde birçok Türk özerk bölgeleri barındıran, Orta Asya Türk devletlerini kontrol altına alan Bolşevik Rusya’nın önemli liderlerinden biri olan Turancı Sosyalist Türk Milliyetçisi Mirsaid Sultangaliyev’inde gücünün farkındadır.
Bir anekdot olarak belirteyim ki; Mirsaid Sultangaliyev, Türk Milleti ve Rusya halkaları Stalin’de çok çekmiştir. Stalin milyonlarca insanı çeşitli gerekçeler yok etmiştir.
Bolşevik ihtilali sonrası Rusya devletinin tek hâkimi haline gelen Stalin, Rusya sınırları içindeki Türk asıllıları Mustafa Kemal’den ve bağımsızlığını elde etmiş Türkiye’den koparmak için birçok eyleme girişmiş. Orta Asya devletlerini Türkiye’den koparmak için sınırları dahilindeki özerk devletlerin coğrafi sınırları değiştirmiş Orta Asya’nın Türkiye ile karasal bağını koparmıştır.
Sovyet Rusya’nı kendi topraklarında harf birliğini sağlam peşinde olduğunu iddia ederek 1920’li yıllarda gerçekleştirmeye çalıştığı “latinizasyon” yani harflerine geçme girişimin altında yatan esas gaye Türk dünyasını Türkiye’den koparmaktır. Türkiye ile aynı anda Arap alfabesini kullanan Türk dünyasını Türkiye’den koparmaktı.
Stalin Rusya’sının niyetini fark eden Mustafa Kemal Atatürk, Rusya’nın bu sinsi planını yok etmek ve Orta Asya Türk Devletleri ve Rusya’daki özerk Türk Topluluklarıyla kültürel bağlarını sürdüre bilmek gayesi ile olasılıkla da Rusların harf devrimi yapmak için ileri sürüdüğü gereçleri aynen tekrar ederek ve uygulayarak 1928 yılında Arap harflerinden Latin harflerine geçiş yaptırmıştır.
Atatürk 1928 yılında harf devrimini yaparken her halde “Rusya soydaşlarımız olan Türk devletlerini bizden kültürel olarak koparmak için harf değişikliği yaptı bizde Rusya’nın bu hamlesini boşa çıkarmak için harf devrimi yapıyoruz” diyemezdi.
Mustafa Kemal Atatürk, Rusya’yı da fazla heyecanlandırmadan harf devrimini uygun gerekçelerle hayata geçirmiştir.
Ancak Stalin, Atatürk’ün harf devrimini Arap harflerinden kurtulmak değil, Rusya’daki Türklerle kültürel bağlarını sürdürmek için yaptığını anlamış ve 1936 yıllında Sovyet Rusya’da Rusların milli alfabesi de kabul edilen Kiril alfabesine geçiş yapmıştır.
Bugün için özgür ve tam bağımsız olan Türk devletleri birer birer Latin harflerine geçiş yaparak hem Türkiye Cumhuriyeti ile ve hem de Türk dünyası ortak bağlarını kuvvetlendirme gayreti içerindedir.
Bugün için Orta Asya’daki amca oğullarımızın Türk devletleri, Latin harflerini tercih ettikleri için her halde dinden ve tarihlerinden kopmayı göze almış olamazlar değil mi?
Bizdeki kimi bağnazların dediği gibi Atatürk Türk Milletini tarihinden ve dininden uzaklaştırmak için harf devrimi yapmamıştır. Bir zorunluluğun gereği olarak harf devrimini yapmıştır.
İyi ki de yapmıştır.
Bu bilgilere İsmet Bozdağ’ın kitaplarında ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Lisans ders kitaplarında cılız olarak da olsa rastlanmaktadır.
Harf Devrimi üzerinden Atatürk’e ve Türk Milletine karşı gelenlerin esas derdi Arap harfleri falan değildir. Onların esas derdi Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmak veya Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürkçü düşünceleri yok edip Türk Milletini sindirmektir.
Yaşasın Türk Milleti ve yaşasın Mustafa Kemal Atatürk.