Rize Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Çervatoğlu’nun kişisel Twetter hesabından alıntılayarak paylaşıyorum.

 “Gençlik ve Spor Bakanlığının övünerek bahsettiği kampa (Fındıklıların ve kurum olarak belediyemizin gezmeye bile giremediği bu alanda) giren bu garip insanların hangi spor dalı ile meşgul olduklarını anlayamadık. Fındıklı ilçesi Laik Demokratik Cumhuriyetin şirin bir kasabasıdır. Bu anlayışı inşa edenleri ve bu görüntüleri yaratanları kınıyoruz. İlçemizde bulunan ve halkın kaynakları ile inşa edilen bu Gençlik kampının gençlerimizin sportif aktiviteleri için değil tarikatların örgütlenmesi için inşa edildiğinin bir göstergesidir. Yetkililere bir kez daha sormak isteriz biz bu spor dalını anlamadık tanımlayabilir misiniz? Fındıklı Halkı karanlıklara ve gericiliğe geçit vermeyecek, Laik Demokratik Cumhuriyet değerlerini yarınlara taşıyacak.”
Rize’nin Fındıklı Belediye Başkanı Çervatoğlu Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ait Gençlik Kampı’nda, tarikatçı bir grubun. “Kudurun Fatih’in nesli geliyor”  naraları atarak teflerle ilahi söyleyip zikir çektiği görüntüleri paylaştı.
Enteresan olansa (esasında artık sırdan olay da diyebiliriz) “kurum olarak belediyenin dahi içeri alınmadığı bu alanda, bu kişilerin bu etkinliği nasıl gerçekleştirdiğini” sormasıydı.
Türkiye ne yazık ki hızla şerri bir yapıya doğru sürüklemek isteyenlerin yoğun bir propaganda ve baskısı altında. Hemen hemen her gün memleketin her hangi bir köşesinde şeriatçı, anti laik söylem ve eylemlere rastlamak mümkün. Ama gelin görün ki devletin laik düzenini korumakla görevli kurumlar sessizliğe bürünmüş durumda. Yarın bir gün tıpkı Suriye, Irak veya Afganistan’daki gibi şeriatçı kanlı eylemler başlarsa zamanında bu tür olaylara müdahale etmeyen etkili ve yetkili kişilerin günahı olmayacak mı? En çok üzüldüğüm ise laik cumhuriyet rejimine hizmet etsin, bağnazlık ve gericilikten İslam dinini koruyup halka gerçek mana da İslam’ı anlatsın diye Atatürk tarafından kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı personelinden kimilerinin abuk sabuk açıklamalarla toplumun sinir uçlarıyla oynamaya başlamasıdır. Daha enteresan olan ise bu abukluklar ayyuka çıktıktan sonra Diyanet İşleri Başkanlığının sözüm ona araştırmalara başlamasıdır.
Diyanet İşleri Başkanı ve yönetimindeki Diyanet İşeri Başkanlığı personelinden bazılarının yoğun şekilde siyasallaşarak ve hatta militan düzeyinde açıklamaları ile belli  siyasi hedeflere hizmet edecek şekilde eylem ve söylemlere girişerek Türkiye’nin laik düzenini değiştirmeye çalıştıkları hissiyatına kapılıyorum.
Eğer Diyanet İşleri bu şekilde devam ederse biri de çıkıp laik devlet düzenine zarar veriyor diye kapısına kildi vurur ve  camileri de cemaati finanse etsin deyiverir.
 
Bir garip haberde CHP’nin İstanbul İl Başkanlığına aday olacağı ifade edilen Cemal Canpolat’tan gelmiş. Cemal Canpolat buyurmuşlar “Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırmak Mustafa Kemal Atatürk’e saldırmaktır” demiş. Canpolat öncelikle oturup Mustafa Kemal Atatürk kim? Kemal Kılıçdaroğlu kim? Önce bunun farkına varmalıdır.
Atatürk kim Kılıçdaroğlu kim? Allah aşkına böyle bir saçma sapan eşleştirme yapılabilir mi?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Atatürk seviyesine gelebilmesi için birkaç bin fırın ekmek yemesi daha gerekir.
 
Birkaç yerde okudum ama en ayrıntılısını TGRT haberde okudum.
Türk muhabirin Ankara'daki terör saldırısı üzerine sorduğu soruya  ABD'nin Bakanlık Sözcüsü Miller;
"PKK'ya karşı mücadelesinde Türkiye'nin ve Türk halkının yanında kararlılıkla duruyoruz ve durmaya devam edeceğiz.
ABD'nin terör örgütü PKK'ya karşı mücadelede NATO müttefiki Türkiye ve Türk halkının yanında kararlılıkla durmaya devam edeceğini, PKK'nın ABD tarafından yabancı terör örgütü olarak tanındığını” söylemiş.
Bu yaşıma kadar ABD kadar sahtekar düzenbaz, yalancı, komplocu bir devlet görmedim. 1980’li yılların başından beridir FETÖ ile birlikte başımıza bela ettiği PKK terörü sayesinde Türkiye’nin başını kaldırıp da dünyada neler oluyor diye bakmasına engel olan, satın aldığı veya NATO sayesinde devşirdiği kimi şahıslar sesinde Türkiye’nin ölmesin ama sürünsün politikasını başarıyla sürdürdü.
15 Temmuz darbe girişimi tüm muallaklığına rağmen, tipi bir ABD kurgusunun başarısız hikayesini bize anlatmaktadır. FETÖ’cü 15 Temmuz darbe girişimi benim gözümde matruşka bir darbedir.
 
Yorum sizin;
Akkuyu Nükleer A.Ş. CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Anastasia Zoteeva lafını hiç esirgememiş ve “bu nükleer santral Rusya’ya aittir. Bu, başka bir ülkenin topraklarında bulunan kendi santralimizdir.” Demiş.
Son olarak Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Büyükelçi Kubanıçbek Ömüraliyev ‘in bir açıklamasını kısaltarak ve özetleyerek aşağıya alıyorum;
“03 Ekim 2009 tarihinde Nahçıvan Anlaşması ile Türk Devletlerinin İşbirliği Teşkilatı kurulmuştur.Ortak dil,  tarih ve kültürel miras temelinde yükselen Türk Devletleri kardeşlik bağları, Türk Devletleri, siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda kapsamlı işbirliğini teşvik ederek geleceğe kararlılıkla yürümektedir. Biz Türk Devletleri ve vatandaşları olarak birlikte çok daha güçlüyüz.
Üye Ülkeler: Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye,
Gözlemciler: Macaristan, Türkmenistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti