.


Reis, yine demiş diyeceğini. Ne yalan söyleyeyim, pek çok konuda, çoğumuzun aklından geçenleri dile getirmesi ile hem de hayli yüksek oktandan sözlerle vurgulamasına bayılıyorum sayın Cumhurbaşkanının.
Hafta sonu haber turunda iken Başkent Ankara’da, Reis’ in bu sözlerine haliyle dikkat kesildim.
 “Yüzümüze başka konuşulması, arkamızdan başka iş çevrilmesine tahammülümüz yok” diyerek, direk ifadeleriyle, lafı evirip çevirmeden gediğine yerleştiriyordu Reis.
 “Bizim tek istediğimiz, dostumuz olduğunu söyleyenlerin dostluğunu, müttefikimiz olduğunu ifade edenlerin müttefikliğini görmektir” şeklindeki ifadesi de yek’ ten di. Tabii bence anlayana.
Bu arada,  “PKK, YPG terör örgütüne Avrupa’nın dört bir yanında müsamaha gösteriliyor, hatta her türlü destek veriliyor. FETÖ terör örgütünün elebaşı ve mensupları Amerika’da bir malikanede rahatça hayatlarını sürdürebiliyor” şeklindeki çıkışı da b.ir harikaydı bence.
Hele hele;  “İsrail yönetimi, Gazze’de işlediği cinayetlerin gündeme gelmemesi için bizim medya kuruluşlarımızın da arasında bulunduğu basın yayın organlarını bombalamaktan çekinmiyor” diyerek, Türkiye’nin sesini dünyaya duyurmak için kurulan, ve de dünyadaki yaşanılanları da bu anlamda es geçmeyen Anadolu Ajansına yönelik saldırıdan bahsetmesi,  meslek gurubunun içinde ekmeğini kazanan bir gazeteci olarak beni haliyle mutlu etti.
Reis’ in açtığı bir başka başlık daha vardı ki, bu gün dahi Kıbrıs denilince, geçmişte yaşanılanlardan dolayı içim ayrı bir ürpermekte.
Sayın Cumhurbaşkanı, İftar yemeğinde ağırladığı büyükelçilerin yüzüne bakıp, net ifadelerle ettiği sözlerini, Kıbrıs için de ediyordu.
Diyordu ki;   “Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de istikrar ancak Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin hak ve çıkarlarının gözetilmesi ile mümkündür.
Bu bölgede yapılmaya çalışılan oldubittilere göz yummayacağımızı ilgili tüm tarafların gördüğüne inanıyorum”
Sonrasında açtığı bir başka başlıkta hayli dikkatimi çekti. İnanıyorum ki, sizlerinde çekecek.
Reis; “Biz NATO üyesiyiz, öyleyse diğer NATO üyelerinin bize yanlış yapmalarını bizim kabullenmemiz mümkün değil, Zira hem NATO üyesi olacaksın, stratejik ortak olacaksın, ondan sonra size yaptırım konuşulacak, bu anlaşılabilir bir şey değil, böyle ortaklık olmaz” şeklinde çıkışıyor ve baştanda dedim ya, yine net ve yek’ten sözleriyle, dümdüz davranıyordu.
Siyasetten uzak kalıp, günlük hayata dair gelişme ve yaşanmışlıklardan söz etmeye ne vakit niyetlensem, günün ve gündemin elişmeleri bir şekilde beni kısıtlıyor. Siyasetten söz etmeden, edemiyorum.
Birçok kez dediğim gibi; ‘Ne siyasetsiz oluyor. ne de siyasetsiz…’
Siyaseten bakıldığında, bu edilen sözün de ağırlığı bence çok hakikatli, hatırı sayılır türdendi. Reis diyordu ki;
“AB üyeliği bizim için başından beri stratejik bir dış politika hedefi oldu, olmayı da sürdürmekte. Ama AB hala bize çalım atıyor. Bunlar katlanılabilir bir şey değil”
Açılan başlıkları, elimden geldiğince özetlemeye çalıştım. Detaylarını aktarmak isterim lakin, sıkıcı olabilir. Uzun olacak yazacaklarım. Haftanın yeni günü, can sıkmak yerine, güzellikler dileyerek, hepimiz ve dünya insanlığı için iyi dileklerimi sunmak isterdim lakin, denilenlerin özellikle bir bölümünden, açarak söz etmez isem çatlarım. Benim de huyum böyle. Ne yapayım..?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, büyükelçilerle bir araya geldiği iftar programında, “Bizim tek istediğimiz, dostumuz olduğunu söyleyenlerin dostluğunu, müttefikimiz olduğunu ifade edenlerin müttefikliğini görmektir. En çok üzüldüğümüz ve tahammül edemediğimiz husus, yüzümüze başka konuşulması, arkamızdan başka iş çevrilmesidir. Türkiye sizlerin her birinin dostudur, öyle olmak ve öyle muamele görmek istemektedir” diyordu ya, bu sözlerin anlamı ve vurgusu ile, kimlerin yüzlerinin kızardığını şahsen acayip görmek isterdim.
Yüzüne gılı gılı, ardından kuyunu kazan öyle çok tanıdığım var iken  fani dünyada, Trkiye ne yapsın…? Bulunduğu lokasyon gereği, 7 Düvel’ in değil, tüm dünyanın güzü üzerinde bulunan bir büyük devletiz sonuçta. Dosttan çok, düşmanımızın olması bu anlamda ebette ki kaçınılmaz.
Bunlar gerçek, lakin sayın Cumhurbaşkanının dedikleri de, ayrı bir gerçek.
AK Parti tarafından hafta sonu düzenlenen Geleneksel Büyükelçiler İftarında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu diyerek, denilenleri özetlemek olmazdı ve bendeniz de böyle yapmadım. Çünkü, şimdi bahsedeceklerimin de ayrı bir önemi ve değeri var.
Çünkü Reis; Bu yıl da ramazana buruk duygularla girildiğini belirtiyor ve ekliyordu;
“Geçtiğimiz 2 ayda dünyanın dört bir yanında meydana gelen terör saldırılarıyla hep birlikte sarsıldık. Yükselen hoşgörüsüzlük, aşırıcılık, şiddet ve terör dünyanın her köşesinde kendini hissettiriyor. Popülist ve ayrımcılık yanlısı akımlar her yerde güç kazanmaya devam ediyor. Irkçılık, ayrımcılık, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi habis ideolojiler bireyleri ve toplumları birbirinden uzaklaştırıyor. Özellikle Yeni Zelenda ve Sri Lanka’da yaşanan saldırılar, terörün ve nefretin ulaştığı noktayı açıkça gözler önüne sermiş durumda. Türkiye uzun yıllardır terörden büyük acılar çekmiş, terörle mücadelede önemli birikim sağlamış bir ülkedir. Bunun için terörle ve onun ayrılmaz parçası olarak gördüğümüz radikalleşme ile mücadelede dünyayı harekete geçirmek için yoğun çaba içindeyiz. Son olarak Yeni Zelenda’daki terör saldırılarının ardından Müslümanlara karşı nefret ve tahammülsüzlükle mücadele konusunda zirve dönem başkanı olarak İslam İşbirliği Teşkilatını dışişleri bakanları düzeyinde topladık. Toplantı sonunda açıkladığımız bildiri ile BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütlere 15 Mart’ın İslamofobiye karşı uluslararası dayanışma günü olarak kabul edilmesi çağrısında bulunduk. Bu çağrımızın hayata geçmesi için ülkelerinizin desteğini bekliyoruz. Ayrıca BM Genel Kurulunu da toplantıya çağırdık. Kararın kabulüne öncülük ettik. Tüm çabalarımıza rağmen terör ve yükselen aşırı akımlarla mücadeledeki çifte standartlı yaklaşımın devam ettiğini görüyoruz. PKK, YPG terör örgütüne Avrupa’nın dört bir yanında müsamaha gösteriliyor, hatta her türlü destek veriliyor. “ vurgusunu pek de güzel yapıyordu.
Dahası, FETÖ terör örgütünün elebaşı ve mensuplarının Amerika’da bir malikanede rahatça hayatlarını sürdürebildiğinin altını çizip, veriyor veriştiriyordu yek’ten.
Bu konudaki bir ifadesi de hayli güzeldi Reis’ in. Diyordu ki; “Terör eylemleri için ‘terörizm’, bunların failleri için ‘terörist’ ifadesini kullanmaktan dahi imtina eden, kaçınan ülkeler biliyoruz”
Gerçekten de biliyoruz. Gün geldi, destekçilerini de vuran terör illetinin yüzünü gördük.
Birileri görmemekte ısrarcı. Ne diyelim, Allah sizi de ıslah etsin…
Bu arada, reis’ in şu çıkışı da bence on numaraydı.
“Oldubittilere göz yummayacağımızı ilgili tüm tarafların gördüğüne inanıyorum”  diyor ve ekliyordu Reis;
“Ortadoğu ve Avrupa’nın müşterek uzantısı olan Doğu Akdeniz’de de huzur ve güveliğin tesisi için çalıştıklarını söyleyen Erdoğan, “Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de istikrar ancak Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin hak ve çıkarlarının gözetilmesi ile mümkündür. Bu bölgede yapılmaya çalışılan oldubittilere göz yummayacağımızı ilgili tüm tarafların gördüğüne inanıyorum. Biz tüm sorunlarımız gibi bu konuyu da karşılıklı görüşme, diyalog ve işbirliği yolu ile çözmek istiyoruz”  diye.
Bir de şu hayli baskılı ifade vardı dikkatimi çok çeken. Cumhurbaşkanı;
“Biz haklı olan güçlüdür diyoruz, güçlü olan haklıdır demiyoruz”  diyerek, anlayana türünden bir başka okkalı söz ediyordu.