.
Erkekler, kendi aralarında, kadının sözünden çıkmayana ‘kılıbık’ der.
Yok ben bu akşamki yemeğe gelmiyim diyen, tamam karıcım, peki sevgilim diyen, alırım gelirken dediklerini diyen kılıbık oluverir.
Her erkek, hayatının bir yerinde bu lafı duyar.
Arkadaşları kahkahalarla, parmakla göstererek bunu söyler, gözlerinin yere inmesine sebep olurlar.
Eşlerinin seçtiği gömlekle bir kenara oturur, bu lafın altında küçük küçük ezilirler.
Erkek dediğin sadece kendi lafından çıkmamalıdır ama işte öyle olmamıştır kazın ayağı.
Kılıbık kelimesi, şakacı ve masum görünmekle beraber, çarpınca yaralayan kelimelerdendir.
Peki neden, erkeğin sözünden çıkmayan kadınla dalga geçeceğimiz bir kelime yok?
Neden ona da ‘alıbık’ demiyoruz mesela?
Bence bundan sonra, kocasının sevgilisinin sözünden çıkmayan, onun çizdiği sınırlarda gezinen kadınlara alıbık diyelim.
Biz kadınlar da, onlarla dalga geçelim yeri geldiğinde.
Kadının da yemeğe gelemeyeni, istediği gibi davranamayanı yok mu, var.
Neden bu da bir tür kılıbıklık sayılmasın? Neden onlarla da dalga geçilmesin?
Konuştuğumuz dillerin ve kullandığımız kelime çokluğunun, bize kültürel arsalar satın aldığını biliyoruz.
Kelimelere, dile hakim biri, dünyasından uydusuna hatta başka gezegenlerine gidebiliyor.
Dil, düşünme anahtarı.
Ne kadar iyi kullanırsan, o kadar kapıdan girersin.
O kadar söz geçirirsin hayatına ve hayatlara yön verirsin.
Zengin kelime hazinesi, çoğu zaman zengin banka hesabından iyidir.
Düşüncen, duygun dolayısıyla hayatın bollaşır.
Kılıbık varsa, alıbık da olsun deyişim bu yüzden.
Alıbık dediğimde kafanızda bir kapı açılmadı mı?
Oraya girince, ayağında pranga olduğu için, kapısının kıyısından açılamayan kadınlar aklınıza gelmedi mi?
İşte tek bir kelimenin bile bu gücü var.
Alıbık kadın, tıpkı kılıbık adam gibi, hayatının dansını başkasının dudaklarından çıkan şarkıya göre eder.
Adam istemezse, pişirmez, yemez, uyumaz bile. Gitmez, görmez ve diyemez.
Bir şey yapma cesaretinin kemikleri kırılmıştır.
Ev, onun evden çıkınca gidebileceği tek yerdir.
Başka fikri, hayali, hali olamaz. Kılıbık erkekler gibi o da, boynunu bir kula eğmiş ve boynu öyle kalakalmıştır.
Etrafımda, erkeğinin laflarını lügat gibi kullananlara bundan sonra alıbık diyeceğim.
“Alıbık mısın neden gelmiyorsun”, “Alıbık gibi davranma” diyeceğim.
“Zeynep çok alıbık, kocasının sözünden çıkmaz” diyeceğim.
Hayallerinin göklerde uçan balonunu, kimse başkasının avucuna teslim etmemeli.
Şarkıda dediği gibi, herkesin yolu başka, yokuşları başka.
Madem eleştiri kelimeleri var ve bizi küçük küçük çimdikliyor, o halde kadınları da bu kelime çimdiklesin, nolur yani?
Şimdi bana diyecekler ki, kadından güçlüsü mü var, susarak dünyayı yönetir, her erkeğin arkasında bir kadın vardır.
Evet ama her kadının önünde de bir erkek durmuş oluyor böylece.
Her erkeğin arkasında bir kadının olduğu dünyada bile, önde erkek var. Ne yapayım ben, kontrol kulesini, uçaklarım havalanmıyorsa?
Diyorlar ki, insan yavrusuna bile tamamını vermemeli. O halde başkasına niye tamamını versin değil mi?
Alıbık kadınlara güzel cumartesiler ve belki de bu yeni kelimenin hayatımıza girişiyle yepyeni günler dilerim.