.
Dün kara kara düşünüyordum, bu gün için ne yazayım diye. Birden irkildim. Mail adresime gelen bir ileti uyarısı işitti kulaklarım.
Benden hayli akıllı cep telefonumun, iletiniz var anlamına gelen sesi üzerine, şöyle bir göz attım e-postama.
E-posta’nın başlığı; CHP'Lİ ERKEK’ in ettiği sözden oluşuyordu. Diyordu ki; “GÖRECEKSİNİZ, HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK”
Bu sözü, TBMM’ de yaptığı konuşması esnasında etmiş sayın vekil.
Aynı zamanda, CHP Genel başkan yardımcısı olarak da ismini Türkiye’nin bildiği Çanakkaleli vekilin Meclis kürsüsünden yaptığı konuşması şöyle özetleniyordu;;
“CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmayla verdiği yasa teklifinin gündeme alınmasını ve seçimlerin adalet içerisinde gerçekleşmesini talep etti.”
Uzunca şekliyle, bahsedeceklerimden evvel, edilen sözlerin TBMM Tutanak Hizmetleri Bakanlığı’nca kaleme alınan kısmından söz edeyim. Çünkü, bir süredir edilen bir söz için türlü türlü söylemler gelişti. Yok yasaklandı, yok tepki topladı vesaire. Bunları ben gibi, pek çoğumuz işitmişizdir. Şimdi dikkat çekeceğim ayrıntı, tam da bu söz üzerine. Çünkü o söz, resmen Meclis tutanaklarında.
E-postama gelen iletide; “Dönem: 27 Yasama Yılı: 2 Tarih: 21.05.2019 Birleşim: 80 Ham Tutanak Sayfası:127-“ ayrıntılarıyla birlikte, konuşmacı için de;
“Konuşmacı: MUHARREM ERKEK Seçim Çevresi: ÇANAKKALE” anlatımında bulunuluyordu.
Gelelim CHP Genel başkan yardımcısı da olan sayın Erkek’ in dediklerine. Meclis kürsüsünden önce selamlıyor Yüce Meclisi. Ardından sözlerine taziye ile başlıyordu.
“Öncelikle, değerli milletvekillerimiz Sayın Mehmet Doğan Kubat ve Sayın İlhan Kesici'ye ve ailelerine başsağlığı diliyorum. “ diyerek.
Gündeme dair ise, “Kanun teklifimi Genel Kurula arz etmeden önce bugün Sayın Utku Çakırözer'in Meclisimizle paylaştığı bir konuya değinmek istiyorum.
Biliyorsunuz, Cumhuriyet gazetesi davasında aynı iddianame, aynı dosya, aynı dava, aynı kanun maddeleri, birden fazla sanık. Aynı maddeden sanıkların bir kısmı beş yıldan fazla ceza aldı, bir kısmı beş yıldan az aldı.
Beş yıldan az alanlar cezaevinde, istinafta kesinleştiği için. Beş yıldan çok alanların dosyası Yargıtayda ama onlar dışarıda. Eğer Yargıtay bu dosyayı, bu davayı esastan bozarsa beş yıldan çok ceza alanlar beraat edecek, az alanlar cezaevinde yattıklarıyla kalacak mı?” şeklindeki sorusuyla dikkatleri, muhtemelen üzerine çekti sayın vekil.
Neden böyle diyorum, çünkü sorusu üzerine ifadeleri, bence dikkat çekiciydi. Diyordu ki; “Kalmamalı. Bu konuda Adalet Bakanlığının bir çalışma yürüttüğünü düşünüyoruz. Yargıtay Başkanı da bu konuya değindi.
Burada aynı dosyadaki sanıklar için bir düzenlemeyi Genel Kurul mutlaka ivedilikle yapmalı yoksa giderilmesi imkânsız mağduriyetlere bizzat biz sebebiyet vermiş olacağız.”
Kanun teklifine ilişkin, “Değerli milletvekilleri, kanun teklifimizde şunu arz ediyoruz, diyoruz ki: Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsuruysa eğer ve demokrasinin temeli de seçimlerse gelin seçim süreçlerinde adaleti sağlayalım.” çağrısında bulunuyordu, CHP Genel Başkan yardımcısı, Çanakkale Milletvekili Av. Muharrem Erkek.
Vekil Erkek’ in, seçimlerle alakalı sözleri geliyordu sonra.
Nasıl mı? Aynen şöyle;”Anayasa'nın 79'uncu maddesinde vurgulandığı gibi, seçimlerin başlangıcından bitimine kadar seçimlerin dürüstlüğü çok önemli. Bunu sağlamakla yükümlü Yüksek Seçim Kurulu. Biz de diyoruz ki: Yüksek Seçim Kurulundan bir temsilcinin başkanlığında RTÜK ve TRT'den de bir temsilcinin olduğu, Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin temsilcilerinden oluşan bir eşitlik kurulu oluşturalım çünkü seçim süreçlerinde büyük adaletsizlikler yaşanıyor. Maalesef, TRT'de iktidar partisi ayda elli saat yer alırken muhalefetten bir parti bir saat ya da otuz dakika alabiliyor.
Biz seçim süreçlerinde adaleti sağlayamazsak eğer -ki bugün seçim güvenliğinin dahi ciddi tartışıldığı bir dönemdeyiz- demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla maalesef oturtamayız. Onun için bu Siyasi Propaganda Eşitlik Kurulunu gelin gündeme alalım, kırmızı bültende yerini alsın, daha sonra ayrıntılı bir şekilde uzun uzun tartışalım.
Bizim mücadelemiz demokrasi mücadelesi. Bakın, bugün geldiğimiz noktada TRT özerk olmalı, bağımsız olmalı, tarafsız olmalı ama olamıyor. Anadolu Ajansı özerk olmalı, bağımsız olmalı ama seçimlerden sonra bir kararnameyle Cumhurbaşkanlığına bağlandı, öncesinde de başbakan yardımcısına bağlıydı. Ama özerk olmalı bu kurumlar. Başka türlü o eşitliği, adaleti sağlayamayız. Bizim yükümlülüğümüz bu. 31 Mart gecesi Anadolu Ajansının veri akışını durdurduğu saatleri yaşadık. Bunlar olmamalı, bunlar doğru olmamalı. Seçimlerde dürüstlük esassa, eşitlik esassa... Ki seçimlere hep ne diyoruz? Yüksek Seçim Kurulunun denetiminde ve gözetiminde seçimleri kim yapar? Siyasi partiler yapar seçimleri, seçimlerde siyasi partiler yarışır. Siyasi partiler arasında eşitlik ve adalet yoksa hiçbir şey yok demektir.”
31 Mürt seçimlerinden bahisle, geçmişe dair edilen sözler ardından, güncel tarihe geliyordu sayın Erkek. Dahası, Anadolu Ajansı’na ilişkin hayli dikkat çeken sözlerle geliyordu güncel tarihe.
Nasıl mı? Aynen şöyle; “İki gün önce 19 Mayısı hep birlikte kutladık. Cumhuriyetimizin kuruluşundaki en önemli adımdır 19 Mayıs. Anadolu Ajansı niçin kurulmuştu? Anadolu Ajansı Meclisin kurulmasından önce o bağımsızlık ve demokrasi mücadelesini ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin sesini dünyaya duyurmak için kurulmuştu. Ama bugün maalesef iktidarın elinde bir manipülasyon aracına dönüştü. 19 Mayısın 100'üncü yılını kutladığımız günlerde bizim görevimiz, cumhuriyeti kuran kadrolara karşı sorumluluğumuz Türkiye Cumhuriyetini demokrasiyle taçlandırmaktır. Demokrasiyle gelin taçlandıralım cumhuriyeti, bunun için mücadele edelim, göreceksiniz her şey çok güzel olacak.”
Baştan da dedim ya. Tutanaklara dahil olan sözü, tam da sözlerinin sonunda ediyordu sayın vekil.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)