.

İki önemli konuya ilişkin, iki önemli öneri gördüm.  Biri, geleceğimizin güvencisi gençlerimizin yarın vereceği sınav, biri de bayramda, sofrada verilecek sınav. Elbette, önce arın ki, yani 1 Haziran güne olacak büyük sınav. Sonrasındada bayram sofrası sınavı.
LGS, yani lise eğitimi alabilmeleri için, milyonlarca gencimizi ilgilendiren o sınav. Bu önemli sınav yarın gerçekleşecek.
Peki ya, bu konuda dikkat edilecekler ne, taktikler ne?
Başkent’te yine haber turundaydım. Bahsedeceğim iki önemli başlı da u tur esnasında frak ettim.
Başlık tam da şu; “1 Haziran LGS öncesi son taktikler…”
Hadi gel de, bu taktikleri öğrenme… Geleceğimizin güvencesi gençlerin eğitim hayatına yön verecek ve  yarın gerçekleşecek sınavın önemini tartışmaya elbette ki gerek yok.  
Abonesi olduğumuz İHA’ nın servis ettiği haberler içinde hayli önemsediğim bu haberde şu ifadeler yer buluyordu;
“Milyonlarca öğrencinin daha iyi bir lise eğitimi almak için ter dökeceği LGS öncesinde Nesibe Aydın Okulları uzmanları, öğrenci ve velilerin cevabını en çok merak ettiği sorular hakkında tavsiyelerde bulundu.”
Sonrasında ise özetle tavsiyeler. Aslında, tavsiyelere neden, akla gelen soruların yanıtları.
Nasıl mı? Aynen şöyle; “Sınavdan bir gün önce ders çalışmak doğru mudur? Şeklindeki soruyla başlıyor tavsiyeler.
 Yani diyeyim yine, tam olarak şöyle; ‘Öğrencilerin pek çoğu o gün okullarına gitmek yerine evde dinlemeyi tercih edeceklerdir.
Ancak o günü evde tamamen boş geçirmeleri, hatta ekran karşısında gözlerini ve beyinlerini zorlamaları yorgunluk yaşamalarına neden olacaktır. Sınav öncesi gün özellikle kendilerine çok güvendikleri ders ve konulardan ara ara soru çözerek konsantrasyon sağlamak ve pratik yapmak faydalı olacaktır.
Sevdikleri müzikleri dinlemeleri ve açık havada kısa yürüyüşler yapmaları, dinlenmelerini ve motive olmalarını sağlayacaktır.
Hatırlatmak isteriz ki, çok enerji kaybedecekleri bedensel faaliyetlerden uzak durmak, sakatlanmalara karşı alacakları bir önlem olacaktır.’
Sonra bir soru daha ve gelen tavsiye niteliğindeki yanıtlar.
 Soru şu; “Sınavdan bir gece önce sağlıklı bir uyku uyumak için neler yapmak gerekir?”
 Tavsiye niteliğindeki yanıta gelince; “Öğrenciler, sınav öncesi günü sakin ve dingin geçirebildiyse büyük ihtimal gece uykuya da rahat dalacaktır. Öncelikle aileler gündemlerini değiştirip, sınavdan başka konulara yoğunlaşmalılar. Önemli hatırlatmalar dışında sınava dair konuşmalardan uzak durmak gerekir. Akşam yemeğinden sonra ılık bir duş almasını sağlayıp, gerçekten uykusu gelince öğrenciyi yatağa yönlendirmeliyiz. Uyku gelmeden yatağa geçmek, öğrencide kaygı doğuracak düşünceler oluşmasına neden olarak uyku kaçırabilir. Uyumadan önce okuma alışkanlığı olanlar (en fazla yarım saat), bu alışkanlıklarını bozmamaya o akşam da özen göstermelidir.”
Aslında akla gelen iki soru, tüm sorulara verilen yanıtları içinde barındırıyordu. Şimdi, gençlerimize başarı dilemekten başka elimizden ne gelebilir ki..?
Yarın için önemli bir sınav var gençlerimizi ilgilendiren. Ya sonrası günlerdeki sofra sınavı…?
Bu konu da pek önemli kardeşim.  Oruç bitti, bayram geldi diye, düşünürsek, sorun olabilirmiş. Bunu da, ilgili bakanlıktan elen açıklamalar dile getiriyordu. O halde, önce gençliğin LGS sınavı, ardından da biz büyüklerin sofra sınavı diyeyim ve başlayayım aktarmaya.
Lakin, sofra demiş iken, LGS öncesinde, gençler için kurulacak kahvaltı sofrasına ilişkin de söylenilenler vardı. 
Bu söylenilenlere neden ise şu soruydu; “Sınav sabahı nasıl bir kahvaltı etmeli ve nasıl giyinilmeli?”
Uzmanlar şöyle delmişler efendim; “ Günlük rutinde kahvaltı etme alışkanlığı varsa sınav sabahı da aynı alışkanlığına devam etmeli. Ancak bu alışkanlığı edinmemiş öğrenciye kahvaltı konusunda zorlayıcı olmak doğru değildir.”
O halde, ben de diyeyim ki; “Bilmem anlatabildim mi…?”
Şimdide, bayram sabahı sofrası ve sonrası diyerek, biz etişkinlerin sofra sınavına ilişkin söylenilerlere geldi sıra.
Buyurun ve de son derece dikkatli okuyun derim. Sonra, ‘demedi ,demeyin…’
Sofra sınavına ilişkin öneri ve uyarılar şöyle efendim. Bu detayları da başkent turunda yakaladım. Aktarayım istedim.
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Diyetisyeni Nermin Çelikay’ ın açıklaması, İHA’ ya geliyordu. Ben de bu önemli konuyu fark edince, gündeme getireyim istedim. Ramazan bitiyor malum. Bayram da şunun şurasında, saatler sonra.
Diyetisyen Çelikay, Ramazandaki uzun açlık sürecinden ve 2 öğün beslenmeden dolayı bağırsak ve sindirim sisteminde değişiklikler olduğunun altını çiziyor ve ekliyordu; “sağlıklı bayram sofrası” vurgusu yaparak.
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Diyetisyeni Nermin Çelikay, Ramazandaki uzun açlık sürecinden ve 2 öğün beslenmeden dolayı bağırsak ve sindirim sisteminde değişiklikler olduğunun altını çizdikten sonra; “Bu değişiklikten sonra çılgınca yemek yeme olayına girmeyelim” diye uyarıyordu.
Biz çılgın Türkleriz. Acıktık mı, dokunacak demeyiz. Öyle ya, biz Türk’üz ve bize bir şey olmaz.
 Fakat efendim, konu bu kadar basit değil. Çünkü uzmanı öyle söylüyor. Diyor ki;
 “Bayram sabahı 30 gün boyunca yapamadığımız kahvaltıyı beraber yapmak, güzelce yapmak isteyeceğiz.
Kahvaltımızda peynir çeşitleri, domates, salatalık, yeşillik ve protein açısından faydalı olan yumurtayı tüketmeliyiz. Yumurtayla yapılmış sebzeli omlet ya da menemen tercih edebiliriz. Çay ve bitki çayı tüketebiliriz”
Bu arada, bayramların olmazsa olmazı ziyaretler de var unutmayalım. İşte tam da bu noktada da sözleri vardı uzman ismin.
Bayramda ziyaretlerin yoğun olduğunu hatırlatıp, şöyle devam ediyordu Çelikay,Tatlı ve ikramları küçük porsiyonlarda tüketmek ve ikram etmek gerektiğini belirterek;
 “Gittiğimiz yerlerde ikramları tüketeceğimiz için en azından evde yiyeceğimiz öğünlerin porsiyonları küçük olsun. İki öğünde de et türü yememeye çalışalım. Kızartma, kavurmadan ziyade zeytinyağla yapılmış sebze yemekleri tüketelim. Yanında yoğurt veya ayran tüketebiliriz”
 Demedi demeyin diyeceğim bir hatırlatma daha beyler, bayanlar;
Ara öğünlerde bir elma, bir bardak süt ve ceviz tüketebilirmişiz.
Hadi hayırlısıyla, Bayram sabahı ve sonrası sofralardaki sınavı inşallah Milletçe rahatça geçeriz.