'Ben hep on sene sonranın seyahat planını yaparım” dedi. Yetmişlerindeydi. İnsanoğlu yarınını bilmemekle meşhurdu.
Bu neyin planıydı?
Neye güveniyordu on sene sonrasının takvimini işaretlerken... “Bu yaşımda bir şey öğrendiysem, o da insanının benzininin umut olduğudur, güzel şeyleri beklemektir” dedi, yaşamana sebeptir.
Güzel günler bizi yağmurlu sabahlara buyur eder bazen.
Gri günler de ışıl ışıl bir sabahı bekler. Gelir de onlar.
Aslında iyi haberler trendedir, yoldadır da, henüz dumanı bile görünmez bazen.
Sesi bile gelmez vadide.
İstasyonda beklerken, yüzünde saklamaya çalıştığın bir gülüşün olur. Bilirsin.
Trenin yolda. Deli diye bakarlar.
Neye tutunup gidiyor derler.
Elinde, başkalarına görünmeyen bir yere bağladığın, kalın bir ip vardır. İp yürütür seni.
Ağlamaların sonundaki gülüşünü duyuyorsundur. Bir tek sen duyuyorsundur.
Hiçbir şeyin düzelmeyeceğini düşündüğüm zamanlarım oldu.
Her şeyin öyle kalacağını.
Birinin griyle resimlerimi gelişi güzel boyayıp, beni renklerimden mahrum bıraktığına inandığım oldu.
Masada zara bakıp, nasıl bunu attım deyip, kaybettiğim.
Eğer ben Burcu hakkında azıcık bir şey biliyorsam, düştüğünde usturuplu kalkmasını becermesidir.
Ruhumun giyip kuşandığı bu Burcu denen kadın, karanlığa girdiğinde atmaca gibi gözünü ilerideki cılız ışığa diker.
İşte bu yüzden anladım onu, on sene sonraki iple çektiği şeyini anladım.
O görünmez günü neden işaretlediğini anladım.
Yılın son günleri kutu kutu dizilmiş çuf çuf 2019’a giderken, belki de yapılacak en güzel şey, onun yaptığı.
Gelecek seneyi önüne serip, güzelce ‘iple çekilecek günler’ koymalı.
İşaretleyelim geleceği.
Yol daha heyecanlı olur.
İçimizde görünmez iplere tutunup yürümenin neşesi olur.
Zor günlere, göz gözü görmeyen sisli günlere girdiğimizde, tutunacağımız bir şey olur.
Bir şeyi heyecanla bekleyen, hayat vitamini yutmuş demektir.
Canlılık ondan yana, şans ondan yanadır artık.
Alalım şu 2019’u önümüze, gerçekleşmesini istediğimiz, erteleyip durduğumuz hayallerimizi günlere yerleştirelim.
Çapanın ucuna bir ‘hayal’ takıp, ipi sallayıp, ileride bir güne atalım.
Takılsın mesela bir temmuz akşamına.
Sonra bakın bakalım, hiç öyle güzel temmuz akşamı gördünüz mü?