Ege ve Marmara Baroları Başkanları, halk nezdinde oylamaya geçilmeden Anayasa değişikliği teklifinin bir tür ayrışmaya yol açtığını ileri sürmüşler.
Bu konuda, sokaktan da benzer söylemler gelmiyor değil.
Kısacası düşünülen, ancak dile getirilmede bazı endişelenmelere kapılınmış olunduğundan olsa gerek, suskunluk hakim. Neden mi suskunluk? Nedeni malum… Yasalardan korkuluyor da ondan.
“MESELEMİZ MEMLEKET MESELESİ” başlığı ile verilen Baro Başkanlarının mesajına göz atıldığında, ikili sohbetlerde de zaman zaman konuşulanlara tercüman olunduğuna ilişkin bir hisse kapılmadım değil.
İstanbul Barosu'nun ev sahipliğinde yapılan, Ege ve Marmara Baro Başkanlarının Genişletilmiş Başkanlar toplantısına, Çanakkale Barosu da iştirak etmiş. Çanakkale Barosu Av. Bülent Şarlan da, ortak mesaja imzasını koyanlardan olmuş.
Dün, o toplantı ve toplantıdan çıkan o dikkat çeken mesajın detaylarını Çanakkale basını ile paylaşan isim de Çanakkale Barosu oldu.
Özetleyecek olursak diyemeyeceğim, çünkü mesaj oldukça sınırlı ve seçili cümlelerden oluşuyor.
Öyle uzunca bir anlatım ile verilmiyordu. Bu nedenledir ki, mesajı olanca ham şekliyle sunarak, boşu boşuna sayfa işgali de yapmamış olabileceğim.
Ege ve Marmara Barolarının başkanları, mesajlarını kalın harflerle vermişler ve demişler ki; ; “ANAYASALAR, TOPLUMSAL UZLAŞMA METİNLERİ OLMALIDIR”
Şimdi düşünüyorum da, yeni Anayasa Düzenlemesinde, tam tersi bir durum mu var da, sayın baro Başkanları bu türden bir anlatımda bulunmuşlar.
Okuyup göreceğiz tabi ki denilmek istenileni. Yani mesajlarında ne demek istediklerini, muhtemelen seçili sözlerle cümleleri boş yere kurmayıp, bir kerede anlatmak istemiş sayın başkanlar.
Bu elbette benim yorumum. Sizler, Çanakkale Barosu Basın ofisince kaleme alınıp, Medya Kuruluşları ve ofislerine gönderdiği açıklamayı okuyunca, söylenilenlere bir değerlendirme ve yorumda bulunabileceksiniz. O halde buyurun ne denmiş, ben size o bölümü sunayım.
Baro Başkanlarının toplantısında kamuoyunun yakından takip ettiği Anayasa Değişikliği ve referandum ile bu konularda yaşanan sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunulduğuna ilişkin bir anlatı ardından, Başkanların söylediği şöyle verilmiş;
"Barolar dahil hiçbir anayasal kurumun ve halkımızın görüşü alınmaksızın yapılmak istenen anayasa değişikliği halkımızın bir talebi olarak ortaya çıkmamıştır.
Anayasalar, toplumsal uzlaşma ve mutabakat metinleridir.
Oysa bu Anayasa değişikliği, henüz teklif aşamasında bile toplumu birleştirmek yerine ayrıştırıp bölmeye başlamıştır"
Bu noktada, elbet yorum bende de var. Fakat, yorum yapabilecek durumda değilim.
Son bir kaç gündür, yıllardır çektiğim Küme Tipi Baş ağrısı ataklarını yeniden yaşadığımdan, saksı fazla çalışmıyor.
Yorumlar sizde yani. Ben devam edeyim açıklama ile.
Çanakkale Barosu basın ofisinin aktardığı İstanbul’ da gerçekleşen o toplantıya ait bilgileri içeren basın bülteninde,
“ Yaşanacak süreçteki kaygılarını dile getiren Baro Başkanları, sürecin ayrışma ve kutuplaşma doğurmasından endişe ettiklerini belirttiler” denilerek, şu ifadelerle kamuoyuna bilgiler paylaşılıyordu.
-“Baro Başkanlarının açıklamasında, “Gençlerimize 18 yaşında seçilebilme hakkı verilmek istenmesi olumludur. Ancak Anayasa mevcut haliyle 25 yaşında seçilme imkanı vermesine rağmen, Meclis’te bugün bir elin parmakları kadar bile temsil edilmedikleri ortadayken, bu düzenlemenin aslında gençleri Meclis’e taşımayacağı açıktır.” denildi.
-MEMLEKET HEPİMİZİN
-Kuvvetler ayrılığının önemine dikkat çeken Baro Başkanları, Parlamenter Sisteme vurgu yaparak yetkisini Anayasadan alan ve görevi insan haklarını savunmak olan Barolar olarak görmekteyiz ki, bu anayasa değişiklik paketi halkımızın hiçbir temel sorununa çözüm getirmediği gibi, kuvvetler birliği sistemi getirmekle parlamenter demokrasimizi ortadan kaldırmaktadır." denildi. Başkanlar, parlamenter demokratik sistemin ortadan kaldırılması girişiminin yanlış olduğunu ifade ederek Cumhuriyetin kurucu değerlerinden vazgeçilmemesi gerektiğini vurguladılar.
-Baro Başkanları, açıklamalarının sonunda, “Bu ne bir kişinin, ne bir partinin meselesidir. Bu ne iktidar, ne de muhalefetin yanında olmak değildir. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğinin yanında olmaktır. Meselemiz; memleket meselesidir ve bu memleket hepimizindir”
Oldukça saf ve ham hali ile paylaştıklarımdan, nasıl bir değerlendirmeye varırsınız bilemiyorum. Dedim ya, Küme Tipi Baş ağırım hat safhada.
Bu nasıl bir tür hastalık? diye soracak olursanız, Migren’ in en okkalı türü.
Yıllardır çekiyorum.
Yılda bir kez tutuyor ve ortalama da 30 gün süren ağrılar ah çektiriyor. Bazı uykudan uyandırıyor, bazı da tam sigara çay keyfinin en doruk notasında, tak diye saplanıyor şakaklara.
Sanki bir mermi yemişsin gibi…
Nereden geldi, buldu beni bilmiyorum ama, 1991 yılı Temmuz ayından buyana kafamda saplı duran bir küme tipi Migren problemi yaşıyorum.
Bu ağrı ile mücadelede en iyi gelen tıbbi yöntem ise, oksijen almak. 15 dakika süre ile 6-7 litre ayarında oksijene bağlanıp, ağrıdan kurtulabiliyorsunuz.
Belki benzer rahatsızlıktan dolayı çare arayanlar vardır diye paylaştığım bu yöntemi son 7 yıldır uyguluyorum ve acayip memnunum. Söyleyeyim dedim…