.
Kurulmasını kim istemez ki? Mühim şeydir, son derece ‘Önem’ li.. Herkese de nsip olmaz bir şeydir, Dost Meclisi…
Kurması güç olabilir bu aralar, çünkü kimi dinlesem aynı sorundan muzdarip tanıdıklar.
Deniliyor ki; “Nerede o eski dostlar, dostluklar…”
Oysa ki; şarkı bile vardır. “Eski dostlar, eski dostlar….”
Hatırladınız değil mi.. ? İçinizden beklide şu an mırıldandınız bile..
Lele bir de beyaz Ezinebeyazı, şöyle tam yağlısından. Bir de bal kıvamında bostan oldu mu du, deyme keyfine. (Bostan derken eskiler bilir, kavun diyorum)
Bu arada, parantez içinde bir diğer önemli gereği, olmazsa olmazı da dile getireyim. (elbette aslan sütü de olacak…)
Dostluk ve dostluklar diye açmış iken inceden, bu gün tatil. Haliyle, mangal günü çoğumuz için.
Kırk yıllık dostlar da yer alır mangal başında, geçen günden, geçen haftadan yeni arkadaşlar da. Önemli olan enerjinin uyuşması. Kutupların zıt halinden ziyade, değdirdin mi, ara da bir kıvılcım atması. Tıp kı mangal gibi.
Dostlar ve dostluklar önemli şey elbet. Mangal başında da önemli, mahalle kahvesinde 66 oynar iken de…
Eskiden akşamcılar vardı birde, akşamdannnn, akşamaaaa buluşan.
Şimdilerde, duygusal nedenlerden kaynaklı, masrafa yetişemeyen bütçeler, ve de dahası.. O dostluklar da kalmadı ya, neyseeeee. Nedeni kırılan kalpler değil en azından, cep yakan masraflar.
Dostluk ve dostlar diye başlamış iken bu tatil gününe, sosyal medyada rastladığım şu paylaşımdan söz etmeden edemeyeceğim.
Sağlamdır dostluğu. Hele kurdumuydu dost sohbetini, sohbeti de aranan isimlerdendir kendisi. Hanidir tanırım, iyi de aslan sütü tüketir, üstelik hiç yıkılmaz, çünkü ölçüsünü bilir.
Sözleri geliyordu dostlarına. Attığı başlık, sadece onlar içindi. Net’ti, çıktı, kısaydı.
Diyordu ki;“DOSTLARIMIN DİKKATİNE..”
Değil iseniz dostu, dikkat etmeyin siz, size değil demeye getiriyordu sözünü.
Sonrasında da başlıyordu ifadeleri;
“İl genel meclis çalışmalarında <gurup> kararlarına uymadığım yolunda söylentiler oluşturuluyor.
Benim uymadığım gurup kararı yoktur.” şeklindeki net ve de anlaşılır vurguyla.
Ardından, bence de pek önemli bir konuya getiriyordu sözü.
Bu kadar laf ettim kendisine ilişkin, lakin adını demedim.
“Ben tanıyorum ya, siz tanımasanız da olur” der gibi, aldım lafı, götürdüm de götürdüm.
Bahsettiğim ağabey Ömer Ar. Adında gizli aslında bir şeyler. Hz. Ömer adaleti ve ‘Ar’ lı hali.
Kelime anlamı da ayrı bir güzeldir Ar’ ın. Diyecekseniz ki, ‘hayırdır…?’
Bu ne ballama, yağlama. Vallahi, sözlerine, haliyle de düşüncelerine ve açık sözlülüğüne bir kez daha hayran kaldığımdan bu halim. Art niyetli olmayınız bence.
Ana muhalefet CHP’ nin, İl Genel Meclis üyesi Ömer Ar ağabey, diyordu ki;
“Sadece imar konularında gurup kararı alınamaz hükmü gereği hakkımı kullanarak bir RES. DOSYASINA(rüzgar enerji santrali)çekimser oy kullandım .
Bundan sonrada, MADEN SAHASI, eko turizim adı altında doğanın tahrip edilmesine, insan ve çevreye zarar verecek tesis yapımlarına karşı çıkacağımı beyan ederim.”
Ne de ‘net’ ve de ‘ ne de’ güzel ediyordu sözlerini.
Ve kesinlikle biliyorum ki; Her hangi bir tesir vesaire durumuna girmeden.
İçtendi dedikleri. Bu konudaki net anlatımımı: (içtendi)dememin nedeni, Ömer ağabeyi haylidir tanıdığımdan. İçtenlik meselesinde, pek çok iddialı içten kişiliği bozar geçer bir isimdir Ömer ağabey.
Paylaşımının son bölümünde; “Benim siyasi anlayış ve duruşum porotest, sol anlayıştır.
Partimizin genel politikaları ile de denk düşer. Bu konuda her türlü eleştiri ve öneriye açığım.
Tavrım hiç bir kişiye özel değildir. Çünkü sessiz kaldığımız her şey zaman içinde başımıza bela oluyor.
Bazı şeyler yasal olsa da, vicdani değildir. Durumu bilgilerinize sunarım. SAYGILARIMLA...” diye ses veriyordu. Nazikti ve de kibardı kısacası.
Bu arada, demeden edemeyeceğim, bir söz daha edeceğim.
Sözlerin içinde bir özne. Öznenin içinde ise, içtenlik yok mu sizce de…?
Haydin balkım, bu gün tatil günü. Dost meclisleri, tez kurula…