.

Hay Allahım nereden düştü şimdi aklıma; “ tarihte bu gün…? “ Aslında, nedeni büyük. Lakin, bende kalsın bu çok önemli neden…
Önce, tarih 24 Temmuz 1823 diyeyim ve bir insanlık ayıbına ilişkin alınan önemli kararı vereyim: “Şili'de kölelik yasaklandı.”
Oysa ki, halen köleler yok mu hayatımızda…? Yasaklansa ne olacak kölelik? Modern köleliğe yol açan nedenler var olduktan sonra…
1915 ‘ in 24 Temmuz’u var ir de. - Şikago'da yolcu gemisi batmış, tam 845 kişi canından olmuş.
1923’ ün 24 Temmuz’ unda ise;  Günümüz Türkiye'sinin sınırlarının çizildiği Lozan Antlaşması’nın imzalanması...
Tarihte yir yeni 24 temmuz, yıl 1936 - İspanya hükümeti iç savaş nedeniyle dünyadan yardım istemiş.
Bir de, 1943 24 Temmuz’u…  II. Dünya Savaşı: İngiliz ve Kanada uçakları geceleri, ABD uçakları da gündüzleri Hamburg'u bombalıyor. Kasım'da operasyon bittiğinde 9.000 ton patlayıcı atılmış, 30.000 den fazla insan ölmüş ve 280.000 binanın yıkılmış olması.
Bir tarihte reddedilen talep, sonrasında 1974 yılı 20 Temmuz’unda Türkiye’nin Kıbrıs’a Barış götürmek için yaptığı çıkartma.
Oysa ki; 1958 yılı 24 Temmuz’ unda, Türkiye’nin Kıbrıs’a asker gönderme önerisini İngiltere reddetmemiş olsaydı, Belki de 1974 yılında, Karaoğlan Ayşe’yi tatile çıkarmayacaktı. 
Haliyle de, 1974 yılı 24 Temmuz’ unda;  Yunanistan’da yedi yıldır süren cunta yönetimi sona ermeyecekti belki de.. Ve de, sürgündeki Konstantin Karamanlis, hükümeti kurmak üzere geri dönmeyecek ti Yunanistan’ a…
Hey gidi hey, Yunan halkı o vakit, Ayşe’nin tatile çıkması ardından sivil yönetime kavuşmasını sağlayan biz komşuya, minnet borçlu olmalı. Peki ya öyle mi..?
Boşuna dememiş rahmetlik Karaoğlan, o günlerde ettiği ve tarihe geçen sözlerini.
Şimdi o tarihi açıklamaları tekrarlayıp, laf salatası yapmayayım.
Gelelim Türkiyem için önemli tarih, yani tarihte bu güne…24 Temmuz’ un, 1923’ deki önemine.
Adı: Lozan Antlaşması Tarihi: 24 Temmuz 1923 Yer;  İsviçre'nin Lozan kenti. Haliyle de antlaşmaya verilen isim Lozan...
Lozan’ da ki Rumine Sarayı' nda; TBMM temsilcileri, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya tarafından imzalanan o antlaşma…
Peki ya, nedir bu antlaşmanın önemi? Hep konuşuldu, hep yazıldı ve çizildi. Yorumların bin’ i, adeta bir para.
Pek çok tarihçi, düşünür ve yenilikçiye göre, Lozan Antlaşması Osmanlı İmparatorluğu ve Müttefik Devletler Fransa Cumhuriyeti, İngiltere Krallığı, İtalya Krallığı, Japonya İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı ve Romanya Krallığı arasında, Birinci Dünya Savaşı'nın başından bu yana olan anlaşmazlıkları çözümlemek için yapıldı.
Belki de gerçekten böyle idi azıl niyet. Lakin, işin içine bazı ülkeler girince, cin fikirler aramamak olur mu hiç..?
Bir anda, dış politika uzmanı gibi laflar etmemin nedeni, sanıyorum yenirden bastıran aşırı sıcaklar. İyi si mi kendi yorumumu kendime bırakayım.
Lozan Antlaşması'nın orijinal dili Fransızca olunca, sanırım dilimize pelesenk o söz tam da buradan kaldı. Nasıldı o söz: “Konuya Fransız kalmak…”.
Lozan Antlaşması ile beraber, maddeleri Osmanlı İmparatorluğu için son derece ağır olan Sevr Antlaşması da geçersiz sayılıyordu. İyi bir şey yani…
Tarihçiler, devlet adamları, düşünürler, düşünmeyenler özetlemiş antlaşma ile olanı. “Lozan Antlaşması sayesinde tüm taraflar arasındaki anlaşmazlıklar giderildi ve modern Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları tanımlandı.” diye.
Bu antlaşma ile; Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu'ndan geriye kalan tüm haklarından feragat etti ve karşılığında Müttefik Devletler, Türkiye Cumhuriyeti egemenliğini resmi olarak tanıdı.
Türkiye 23 Ağustos 1923'te, Yunanistan 25 Ağustos 1923'te, İtalya 12 Mart 1924'te, Japonya 15 Mayıs 1924'te ve Birleşik Krallık 16 Temmuz 1924'te Lozan Antlaşması'nı onayladı ve 6 Ağustos 1924 itibariyle tarihi bu antlaşma geçerli sayıldı.
Merakla yanıtı aranır bir soruydu şu; “Lozan Antlaşması neden imzalandı?” yanıtı ise hayli uzunca.
Yunan askeri birliklerinin Anadolu topraklarından çekilmesiyle beraber, Gazi Paşa, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki ,  Ankara merkezli Türk Ulusal Hareketi hükümeti, Osmanlı İmparatorluğu tarafından imzalanan 1920 tarihli Sevr Antlaşması'nın dayattığı toprak kayıplarına karşı çıktı.
İşin özeti; Doğu Anadolu, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez, parçalanamaz, vatan toprağı olarak, dünya uluslarınca da kabul edildi.
Bunun karşılığında olanı, tarihçiler başta, pek çok düşünür şöyle bir ifadeyle özetledi; “Türkiye, Osmanlı'nın sahip olduğu petrol zengini Arap toprakları üzerindeki hakkından feragat etti.”
 “100 yıl dolunca ne olacak?” Sorusu günümüzde hep yanıtı aranır oldu. Tarihler 2013 24 Temmuz’unu gösterdiğinde, olacakları merak etmemek mümkün mü allahsen..?
Dış politika uzmanı, sanki büyük elçilik görevi üstlenmiş bir isim gibi kouya baktığımı söyleyip, beni ayıplayanlar çıkabilir. Bence hiç mahsuru yok. Düşündüğümü yazıya dökmeye çalıştım hep si bu… 
Lozan’ dan bahsetmemin bir nedeni de, tam da boğazımızla ilgili olması. Yani; Lozan Antlaşması Boğazlar meselesi de demek. Türkiye’ nin iki boğazından biri Çanakkale’nin yaşayanı olarak, mesele bizi hayli yakından ilgilendirmekte. Öyle değil mi..?
Antlaşmaya göre; “Boğazlar Türkiye'nin başkanlığındaki komisyon tarafından yönetilecek. Boğazların her iki tarafında bulunan 15-20 km'lik bölge, askeri faaliyetlerden tamamen arındırılacak.
Ticaret gemileri Boğazlar' dan barış zamanında serbest faydalanma hakkı elde edecek, savaş gemilerinin geçişi ise sınırlandırılacak.
Boğazlara yapılacak olası saldırılara karşı gereken önlemleri Milletler Cemiyeti alacak.”
Böyle deniliyordu Lozan’ da imza altına alınan kararda.
Bu güne geliyorum ve dün edilmiş bir okkalı söz üzerinden, tarihe geçeceğini düşündüğüm dün diyorum. Yani dün ki 23 Temmuz’ un önemi diyorum.
MSB: “Meşru müdafaa kapsamında gerekli karşılık verilmiştir” ifadesini kullanıyordu dün.
Abonesi bulunduğumuz İHA’ nın usta kalemlerinden meslektaşım Cevdet Fırat Aydoğmuş’ un haberinden bahsediyorum şimdi.
Başkent’ in gündeminin öne çıkan başlığıydı MSB’ nin açıklaması. Habere konu açılamadan;
“Milli Savunma Bakanlığı (MSB), “Ceylanpınar’da beş vatandaşımızın yaralanmasıyla sonuçlanan ve Suriye tarafından yapıldığı değerlendirilen roket atışlarına, sınır bölgesindeki ağır silahlarımızla meşru müdafaa kapsamında gerekli karşılık verilmiştir” açıklamasını yaptı.”  şeklindeki cümle ile bahsediliyordu.
Sonrasında da; “Milli Savunma Bakanlığı, Ceylanpınar’da beş vatandaşın yaralandığı olaya meşru müdafaa kapsamında karşılık verildiğini duyurdu.”  denilerek habere geçiliyordu.
Haber metninde geçenleri aktarayım iyisi mi.  Aynen şöyle;
"22 Temmuz 2019 akşamı Ceylanpınar’da beş vatandaşımızın yaralanmasıyla sonuçlanan ve Suriye tarafından yapıldığı değerlendirilen roket atışlarına, sınır bölgesindeki ağır silahlarımızla meşru müdafaa kapsamında gerekli karşılık verilmiştir. Verilen bu karşılık sonucunda Suriye tarafında yerleri önceden tespit edilen yedi hedef imha edilmiştir”
İşte budur,Türk’ ün haklı tepkisi ardından, bence her daim olacak olan. Gel de anlat bunu şimdi, Türk’ü tanımama da ısrarcı birilerine. Bu da benim şahsi fikrim.
İyi haftalar dileğim. Hoşça kalın…