Elbette böyle bir soruya, önce kötü haber de denilebilir. Yanıt “Kötü haber, iyi haber yok” olunca ne yaparız ki?
Sorular, sorular, sorular…. İyi de, İyi haber yok mu gerçekten?
Önümüzdeki iki ay’a yönelik bir güzel haber var elbet. Yine 9 gün lay, lay, lom… Kurban bayramı da tıpkı Şeker tadında geçecekmiş. Sayın Başbakan Partisinin gurup toplantısında bu konuya açıklık getirdi.
Konuşmasında neler neler var. Kısaca özet geçeceğim.
Bir de MHP’ den gelişmeler var ki, o da kötü haber midir? iyi mi? Vallahi bilemedim…
"10 TEMMUZ HİKAYESİ SONA ERMİŞTİR" şeklindeki bir çıkış ve detayları hayli dikkat çekiciydi MHP Bahçeli nin. Bir de ‘tarla’ benzetmesi vardı açıklamasında Bahçeli’ nin…
Kurban bayramında, Şeker tadında bir 9 gün tatil olacağı sözlerini aktarayım önce.
Sayın Başbakan Yıldırım, TBMM'deki grup toplantısında konuştu ve Kurban Bayramı tatilinin de Ramazan Bayramı gibi birleştirilip 9 güne çıkarılacağını anlattı.
Ekran başında canlı yayında belki de milyonlar bu müjdeyi alır almaz bir bayram daha yaptı. Ne var ki., kamu yararına tatil yapamayan meslek gurubundan olduğumuzdan, ne tatil’e, ne de bayram’a sevinemeyenlerdenim maalesef. Ve bu açıklamaya ilişkin notları canlı yayında, tv ekranı başında alırken, kıskanmadım da değil hani.
"Kurban Bayramı'nda da bayramın evveli bayramla birleşiyor ve böylece bir uzun tatil daha yapacaksınız" diyen sayın Başbakan, keşke bizleri de tatile iştirak ettirse. Polisler, Askerler, Deniz ve Kara Ulaşımının neferleri, Acil Servis çalışanları vesaire…
‘Bundan sonrası vatandaşa düşüyor” şeklinde bir çıkış oldu o açıklamada. Önemli bir satırbaşıydı ve ne yalan söyleyeyim, hak vermedim de değil…
"KAZALARDA İNSAN KUSURU ÇOK YÜKSEK, YOLLARIN KUSURU YOK" şeklindeki o bölüm hayli ilgimi çekti.
Sayın Başbakan, Kabinede uzun yıllar sürdürdüğü Ulaştırma Bakanlığı görevinden kaynaklansa gerek, hayli vicdanen rahat konuşuyordu.
“Biz yolları yaptık. Görevimiz yolları yapmak, vatandaşımızın hayatını, güvenliğini kolaylaştırmak. Bundan sonrası vatandaşlarımıza düşüyor. Zira yolların kralı olmaz, kuralı olur diyoruz.” Diyerek, kara yollarında katliam gibi kazalar ve can veren vatandaşlarımız için, acı bir gerçeği özetliyordu.
Grup toplantısında, gerçekten hayli dikkat çeken o sözlere kilitlenmemek elde değildi bence.
Sayın Başbakan, “Demek ki her şey insanla başlıyor. Eğitime daha çok yatırım yapacağız. Kazalarda insan kusuru hala çok yüksek olmasına rağmen, yollardan kaynaklanan kusur istatistiklere girmiyor” şekliyle önemli bir ayrıntının altını çizerken, övyle bir slogan olası laf etti ki, bu hepsinden de önekmli bir çıkmıştı aslında.
Aynen şöyleydi o cümlesi;
“Yolları böldük canları birleştirdik, yolları böldük milleti birleştirdik”
Bu konuya ilişkin açıklamasının devamında ise, “Her ne kadar trafikteki araç sayısı iki katın üzerine çıksa da, trafik kazalarında sayı artmasına rağmen, ölümlü kazalarda azalma devam ediyor.
Bütün bunlara rağmen istediğimiz düzeyde değiliz. AB'nin hedef koyduğu sıfır ölümlü kaza bizim de hedefimizdir”
Geçtiğimiz ramazan bayramında, çoş şükür yöremiz yolları kan gölüne dönmemişti. Rekor gibi, koca bayram tatilinde bir ölümlü kaza olmuştu. Maşallah demek geliyor içimden de, keşke o da olmasaydı temennisine riayet ediyorum.
Yeni eğitim yılından itibaren trafik güvenliği için seferberlik başlatacaklarını, Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ ın önderliğinde, trafikte insan hatasının en az düzeye çekilmesi için başlatılacak bu çalışmanın ana amacının ise, ölümlü kazaların azalmasına katkı sağlamak olduğunu söylüyordu sayın Başbakan…
Hain Terör saldırılarından bahsedip, “Havaalanında patlama oldu. Turizm biter, Türkiye bir daha ayağa kalkamaz, mahvolduk diyenler bir kez daha yanıldı” diye konuşan Başbakan Yıldırım, Atatürk Havalimanına, bayramın son günü Cumhuriyet tarihinin rekor uçak iniş ve kalkışının gerçekleştiğini de aktardı.
Partisinin grup toplantısında rakamlarla konuşup; “Bin 443 uçuş gerçekleşti. 13 yıl önce Türkiye'nin bütün hava sahasındaki uçak sayısı bin 100'dü.
İşte Türkiye bu. Türkiye'yi terörle yıldırmak isteyenler, Türkiye'nin gücünü görmüş oldu.
Sabiha Gökçen tarihinin rekoruna ulaştı. 785 trafiğe ulaştı. Bunlar havaalanı saldırısından sonra oldu.
Brüksel'de saldırı oldu, havaalanı 10 gün açılmadı. Atatürk Havaalanı saat 02.00'de her şey normale döndü” diyerek, adeta bunun da Türkiye'nin hazır olduğunun göstergesi olduğunu vurguladı.
Dostluk ve komşu ilişkileri içinde sözler etti sayın başbakan. Bir süre önceye döndü ve detaylar ile şöyle konuştu;
“65. Hükümetin kuruluşunda, 'dostlukları artıracağız, düşmanlıkları azaltacağız' dedik. İsrail'le ve Rusya'yla ilişkilerimizi normale döndürdük.
Şimdi İsrail mutabakatıyla ilgili ileri geri konuşanlar var. Biz eğer, Gazze' de, Filistin'de perişanlık içerisinde dünyaya kapalı yaşayan kardeşlerimize bir faydası olacaksa mutabakata varız.
Bu anlaşma 3 madde içeriyor. Bir tanesi Mavi Marmara ile yaşanan 10 vatandaşımızın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaydır.
İsrail'den resmen özür dilenmesini şart koştuk. Bu gerçekleşti. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına tazminat kabul edildi.
Bir şart için direndiler. Filistin'e, Gazze' ye uygulanan ambargonun gevşetilmesi, insani yardımların Türkiye'nin önderliğinde gerçekleşmesi. Bu şartı da İsrail tarafından kabul edildi ve mutabakat sağlandı. Bu mutabakat kendisini Gazze' de gösterdi. Mersin'den yüklenen insani yardım Gazze'deki kardeşlerimize bayram sevinci olarak götürüldü”
"BUNDAN SONRA GERİLİM, KAVGA YOK! DOSTLUK VAR" da diyordu sayın Başbakan. O sözleri de vereceğim. Lakin, bu kararlı çıkıştan keşke başkaları da nasibini alsa demek geldi içimden.
Yani yazımızın son bölümünde aktaracağım, MHP ile ilgili gelişmenin de temasında olsa bu kararlılık.
Önce, ‘gerilim, kavga yok. Dostluk var’ diyen Başbakanın sözleri elbet.
Sayın Yıldırım; “Bundan sonra gerilimlerle, kavgalarla değil, dostluklarla bölgenin kalkınmasını hedef alıyoruz. Bu İsrail'le sınırlı kalmayacak.
Bölge ülkeleriyle çalışmalarımız devam edecek. Biz haklarımızdan vazgeçecek değiliz. Menfeaatimizi koruyarak, dostluklarımızı artırmaya devam edeceğiz. Rusya ile uçak düşmesiyle başlayan kriz 6 ay sonra sona ermiş, Türk ve Rus halkının ortak iradesiyle normale dönmüştür. Ekonomik, turizm alanında karşılıklı işbirliği başlamıştır”
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Kavga gürültü bitse de, A.B.D. gibi, İngiltere gibi, Kadın bir yönetici ya da lider olsa bari…
90’ yı yıllarda, Bir baba ve kızı vardı. O’ na da ‘Ana’ diyenler olmuştu. Hatırlayalım o günleri.
Şahsen ben hatırlıyorum. ‘O bayrak inecek. O Asker gidecek’ sözünü de hiç unutmayanlardanım.
Bu günlük, son bölüme geldim nihayet. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, muhalifler hakkında bir disiplin süreci başlatılıp başlatılmayacağına ilişkin önemli sözler etmişti dün. Bende ondan bahsedeceğim. İzninizle…
"MHP'yi itibarsızlaştıran, MHP'yi tarlaya süren, korsan toplantılar yapan, tellere tırmanan, bayramlaşma alternatifini ortaya koyan eğer birileri varsa ki inceleniyor bunlarda.
Merkez Disiplin Kurulu'na sevk edilmek suretiyle üzerlerinde gerekli işlem yapılacaktır"
Bu sözleri, partisinin grup toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularına yanıt verirken etmişti sayın Bahçeli,
Hele bir yanıt var ki, hayli de dikkat çekiciydi.
Bahçeli, Alparslan Türkeş'in başlattığı, kendisinin ise bir süre devam ettirdikten sonra uygulanmasına son verdiği 'Tekir Yaylası Kurultayı'nda toplanma çağrısına yönelik o renkli soru için,
"Yayla hepimizin yaylası. İsteyen çıksın" Diyordu.
Yalan yok. Bir anda Aklıma, ‘Yollar yürümekle aşınmaz’ sözü geldi. Allah rahmet eylesin…