Tarihsel süreçte, Sivas’ı anlatmaya kalkmayacağım.
Tarihsel süreçte, Sivas’ı anlatmaya kalkmayacağım. Bilmeyen yok, tarihteki önemini. Tarihe geçecek bu sözlerin, Sivas’ta edilmesinin ne anlam taşıdığını bence kesinlikle irdelemek gerek.
Kendimce yorumlarla, ukalalık yapmak istemem elbette. İyisi mi, irdeleyelim fikrimi ifade ettiğim konuya döneyim ve sayın Cumhurbaşkanı’nın Sivas’taki açıklamasından, gecikmeli de olsa söz edeyim. Gecikmeli diyorum, çünkü bu bahsedeceğim açıklama, dün değil, önceki günden.
Dün edilen sözlerden bahsedip aradaki farkı kapatacağım elbet. Öyle ya, kopmayalım gündemden…
Önce Sivas da edilen sözler diyeyim. Bu açıklamadan belki de birçoğumuz haberdar olduk. Ya olmayanlar? Benim aktaracaklarım, haberi olmayanlara gelsin.
Basında yer alan pek çok haberde; “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, nükleer güce sahip ülkelerin, Türkiye'nin nükleer silahlara sahip olmasını yasaklamalarının kabul edilemeyeceğini söyledi.” Cümlesi ile yer buluyordu, bence fefkalade bu önemli mesele.
Sivas'ta Orta Anadolu Ekonomi Forumu'nda konuşuyordu sayın Cumhurbaşkanı ve şöyle diyordu;
"Birlerinin elinde nükleer başlıklı füze var, bir tane iki tane değil …
Ama benim elimde nükleer başlıklı füze olmasın! Ben bunu kabul etmiyorum"
Bu önemli konudan, öğrenebildiğim kadarıyla bahsedeyim ve 1980’e döneyim. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması 1980'de imzalanmış, nere de, Türkiye’de. Türkiye ayrıca, her türlü nükleer infilakı yasaklayan Kapsamlı Nükleer Test Yasağı Anlaşması'na da 1999'da imza koymuş.
İşte bu bilgiler ardından gelelim bu önemli meseleye. Nükleer…
Başkan Erdoğan, nükleer silahlarla ilgili açıklamasında; "Şu anda dünyada gelişmiş ülkeler içinde neredeyse nükleer başlıklı füzesi olmayan ülke yok, hepsinde var.” vurgusu yapıyor ve ekiyordu;
“ Hatta isim vermeyeceğim. Bir tanesi şu anda cumhurbaşkanı değil, ziyarete gittiğimde bana dedi ki, 'Bize böyle böyle diyorlar, benim elimde şu anda 7 bin 500 kadar nükleer başlıklı var ama Rusya'nın Amerika'nın elinde 12 bin 500, 15 bin nükleer başlıklı füze var, ben de yapacağım'
Şimdi hale bakın, onlar nerede, neyin yarışını yapıyor, bize de ne diyorlar?
'Sakın ha sen yapma' diyorlar. Yanı başımızda İsrail. Var mı? Var.
Ve bütün her şeyiyle onunla korkutuyor. Biz şu anda çalışmamızı yürütüyoruz." diyordu.
Peki ya, dahası ne mi…?Özetle, Türkiye başmlmış çalışmalara. O halde, şöyle dememeli mi? ‘Hey Maşallah…’
Bir önceki güne aitti bu denilen sözler. Peki dün neler dendi..? Merak edenimiz var mı?
Vardır muhakkak ve ben de aktarmaya çalışayım.
Sayın Cumhurbaşkanı, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu dün. Partisinin Çanakkale il başkanı da oradaydı ve o da tanık oldu bu sözlere.
Başkan Erdoğan’ ın sözleri, hayli sertti. Diyordu ki, “CHP milli irade düşmanlarıyla yol yürümeyi tercih etti”
Açılan iddialı başlık böyleydi ve dahası da vardı. Misal;
“CHP’nin FETÖ diye, bölücü terörle mücadele diye, egemenlik haklarımızı korumak diye bir derdinin olmadığı açıkça ortaya çıkmıştır” şeklindeki ifadelerde geçtiği gibi.
Başkentten sesini yükselten Cumhurbaşkanı ayrıca; “Terörle ve şiddetle arasına mesafe koyan herkesle iş birliklerimizi güçlendirmek istedik.
Millet ihanete direnirken darbecilerle anlaşıp tankların arasından kaçan CHP yönetimine bile el uzattık” diyor ve ekliyordu;
“CHP, imtiyazlarını kaybettikleri için bu kadar rahatsız oluyorlar ancak CHP ve ortakları içine sindirse de sindirmese de artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden geriye dönüş yoktur” vurgusu yaparak…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ ın, “Ülkemize yönelik yaptırım tehditleri bizi korkutmaz, geri adım attırmaz. Tam tersine sadece yürüdüğümüz yoldaki kararlılığımızı perçinler” şeklindeki ifadesi de düne damga vuran çıkışlarındandı.
Hele ki şu söz; “Önümüze çıkartılan her engel, bir süre sonra aynı teknoloji ve ürünü kendimizin geliştirmesiyle anlamsız hale gelecektir”
Vallahi, düşünüldüğünde bu ifadelerin anlamı çok büyük. Neler yazılır da, saylar yetmez.
Ayrıca; “Doğu Akdeniz’de biz şu ne diyor bu ne diyor değil, biz ne diyoruz, buna bakıyoruz.
Şu anda gemilerimiz bölgede. Bütün firkateynlerimiz yanlarında, uçaklarımız her an hazır. Kimse burada bizim hakkımız olan konulardan bizi mahrum etmeye kalkamaz” çıkışı, sadece Türkiye’nin değil, dün dünyanın dikkat kesildiği bir çıkıştı. Tabiî ki bence…!
Denilenler böyle. Satır arası anlamlarına gelince… Yorum herkese göre bir ayrı olabilir. Lakin, benim düşüncem, ‘Türkiye artık eski Türkiye değil’ vurgusunun detaylıca anlatımı bu sözler. Hadi hayırlısı. Hoşça kalın...!