.

Bazen yorum yapmak dahi yetersiz kalır yaşanılanlara. Olmuş-bitmiştir, telafisi yok bir durum çıkmıştır ortaya.
Bahsedeceğim konu, buna bir örnek midir, elbette karar sizin. Kimin? Kamuoyunun.
‘Bin düşünüp, bir kelam etmekte fayda var durumlardan biri…’ sanırım bu bahsedeceğim durum. 
Tarih 12 Mart… Sanmayın ki, bu denilen tarih bir döneme damga vurmuş o ‘Muhtıra…’
Peki ya, neyin tarihi bu 12 Mart? Detaylar kaleme alınan şikâyet dilekçesinde. Dönemin BİMER’ ine gönderilen şikâyette.
Konu; 1997 yılı 12 Mart’ında Valilik ile imzalanan protokol ile oluşan Sağlık ocağı.
Sonrası mı?  Sonrası, 25.09.2017 tarihinde ‘5 No’lu Doğan Akdeniz Sağlık Ocağı’nın yerinde, açılan Kuran Kursu. Ve hayrı yapılan ölmüş babanın isminin geçtiği tabela ortada yok…’
--------------------------------------
 Vatandaş yazdı, aktaralım dedik…
Rahmetli babasının adını yaşatma çabasıyla atılan adım, tam da istenildiği gibi gerçek olmuş, sonrası ise vatandaşı haylice üzmüş.
Vatandaşın dilinden, yaşanılanı aktaran ifadelerle bahsedeyim bu konudan. Yorumlamadan, kimseyi de yormadan.
Şöyle diyordu Çanakkaleli vatandaş, yazıya döktüğü anlatımlarında;
“1997 yılı 12 Mart tarihinde Çanakkale Valiliği ile babamın adının verilmesi şartı ile bir protokol imzaladık. Ancak 25.09.2017 tarihinde 5 no’lu Doğan Akdeniz Sağlık Ocağı’nın yerinde kuran kursu bulduk ve ölmüş olan babamın isminin olduğu tabelada inmiş.”
Konu kısa gibi gözükse de, devamı vardı aslında, siteme dönüşüveren şekliyle.
Diyordu ki vatandaş; “Ben burayı alt gelir gurubunun yararlanması için yaptım.
Benim kendi evimde kaloriferim hala yok. Ama ben o zamanlar bile vatandaş üşümesin diye onu bile yaptım.
Fakat benim için asıl olan babamın adının yaşatılmasaydı.”
Babasının adının geçtiği tabela da kaldırılınca, vatandaşın sesi yükselmiş doğal olarak. Ve kaleme alınmış dilden dökülenler.
Durumu anlatmak, dertlendiği konuya çözüm bulma uğraşı başlamış kısacası. Ve ses vermiş yazıya dökülenlerde Çanakkaleli vatandaş.
Demiş ki; “Bu durumda bu kadar parayı boşa mı harcamış oluyorum?
Yapılan çok yanlış. Bu yanlışın düzeltilmesi ve tarafıma bilgi verilmesini arz ederim…”
Dertlendiği, çözüm için arayışa girdiği adres, dönemin BİMER’ i olmuş Çanakkaleli vatandaşın. 
Ve süreci özetlemiş elinden geldiğince, dili döndüğünce.
Dertlendiği konuyu Devlet Baba’ ya aktarmak ve rahmetli olan kendi babasının adının yer aldığı, şimdilerde ise yerinde bulunmayan tabeladan bahsedip,  duruma çözüm arayışı için başvuru yolu seçmiş Çanakkaleli vatandaş.
Girişiminden söz ederken; “Başvuru Yolu BİMER Sayfası” diyerek özetlemiş, sesini duyurmak için attığı adamı.
Tarafına gelen yanıtı da aktarmış, tarafımıza gönderdiği bilgi notunda. Şu sıralar tek derdi, sesini duyurmak ve dertlendiği soruna çözüm bulmak olan Çanakkaleli vatandaş.
Şikâyeti üzerine gelen yanıttan söz ederken, kaleme alınanları da anlatmış vatandaş.
Nasıl mı? Aynen şöyle; “21.12.2017 18:46:12 Merkez İlçe Doğan Akdeniz Aile Sağlığı Merkezi binasının kiralık ve yetersiz koşullarda olmasından dolayı boşaltılmıştır.
Devlet binasına geçildiği içinde isim değişikliği yapılmıştır. Yeni binanın asgari fiziki şartlara daha uygun olması, yerinin hekimlerin çalışma bölgelerinin içinde olması ve Milli Eğitim Müdürlüğü’ ne bağlı resmi bina olması yer değişikliğine etkendir.
Komisyon kararıyla kabul edilmiştir. Şikâyet sahibi ile görüşülerek konu ile ilgili bilgi verilmiştir. SAĞLIK BAKANLIĞI > AİLE HEKİMLİĞİ ŞUBE MÜDÜR…”
RAHMETLİK TUNCAY AMCADAN, TARİHE NOT DÜŞÜREN DÜŞÜNCELER…
 Bahsettiğim bu konuyla bağlantılı bir yazı buldum arşivde. Kendisiyle, çalışmış Olmasam da, aynı şehirde mesai yaptığım, birçok haber takibinde, aynı ortamı paylaştığım bir isim, mesleki büyüğüm Tuncay Atalay. Allah gani gani rahmet eylesin.
 Bu vesileyle, yıllar sonra rahmetli Tuncay amcanın; “Çanakkale’ye eser bırakanlara saygı duyar başımıza taç yaparız…”şeklindeki ifadesinden söz edeyim, ‘Gerçekler…’ isimli köşesinde vurguladığı.
 O günlerde şöyle demiş rahmetli Tuncay Atalay; ‘Bu kutsal topraklara LAF’ la dedikodu ile değil, gerçek hizmet edenlere saygı duyar Başımıza TAÇ yaparız.
Hali vakti iyi, maddi durumu müsait olup bu güzel ÇANAKKALE’ ye sağlık merkezi, sağlık ocağı yapan, milyonlarca lira harcayarak ski işe yaramaz binaları, tamamıyla yeniden ve modern bir şekilde onararak, içini gerektiği gibi teftiş ederek sağlık ocağı olarak hizmete açanların…” şeklinde ki ifadelerle bahsetmiş, şimdinin şikayete neden hayrından…
“Ne diyelim…” diye söze başlayıp, kendimce yorum yapmayacağım bu sefer…  Ne olur ne olmaz, maazallah bizim de adımız bir şekilde bakarsınız silinir gider…  Biri çıkar, ‘rahatsız mı oldun Kuran Kursu’ndan?’  der mi der… Yok,  vallahi de rahatsız olmadım, billahi de… Sadece vatandaşın sesini işitti kulaklarım.
Özetle, ‘ben olsam …? Benim başıma gelse bu durum…’ diye dündüm.
Yani; iğneyi birde kendime batırdım, baktım ki acıtıyormuş…