.
İçten geldiği gibi döküldü kürsüdeyken okkalı sözler…
Katılmadığım toplantıda edilen sözleri, teknoloji sayesinde işitti kulaklarım. YouTube’dan..
Böyle diyorum çünkü, gazetede olmam gereken saatteydi bahsettiğim o toplantı ve haliyle katılamamıştım yine..
Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası (ÇTSO)’ nın Meclis toplantısından bahsediyorum. Edilen sözleri, nokta atış isabetinde gelen bir toplantı.
ÇTSO’ nun, 2019 Yılı 2.Ortak Komite toplantısıydı gerçekleşen. Kürsüde Başkan Selçuk Semizoğlu. Sayın başkan’dan söz ederken, birçok kez tekrarladığımı yine kaleme almayacağım. Gençlikten tanırım kendisini ve de rahmetlik babası Faruk amcayı. İyi bir politikacıydı. Sözünü de tıpkı ÇTSO başkanı oğlu gibi, yerin de, vaktin de ederdi rahmetli.
Dönelim o toplantıya ve denilenlere, En çok da, dikkat kesildiğim şimdi bahsedeceğim o sözlere.
Önce, Ülke gündemine ilişkin geliyordu sözler. Nasıl mı? Aynen şöyle;
“Gerek İlimiz gerekse Ülke olarak üzücü olayların fazla olduğu bir ayı geride bıraktık. Arka arkaya orman yangınları, şehit haberleri, kadın cinayetleri…. Hepsi terördür ve hepsini lanetliyor, faillerinin hak ettiği ceza ile cezalandırılmasını istiyoruz.” diyordu Başkan Semizoğlu.
İşittiğimde bu sözleri, derhal kurduğum cümlem; “Kim istemez ki, o hainliklere derhal verilmeli bir okkalı ceza..!”
Sonrasında sözlerini sürdürüyordu Başkan ve diyordu ki;
“Oysa ki; Çanakkalemiz için olumlu gelişmeler olmuştur. Ekonomi Dergisi Forbes’in pek çok veriyi değerlendirerek yaptığı çalışmada Çanakkalemiz en yaşanılabilir şehir seçildi.”
Anlayanaydı elbet bu sözler…
ÇTSO Başkan; “Ardından World Happines Report verilerine göre mutluluk oranı % 50’nin üzerinde olarak Avrupa’nın en mutlu şehirleri arasına girmeyi başarmıştır Çanakkalemiz.” diyordu. Türkiye’de bu listeye giren 9 ilden biri olduğumuzu da vurguluyordu.
Hele hele; “Geçen yıl açılan Troya Müzemiz TİME Dergisi Eylül sayısında konu olmuş ve “Dünyada görülmesi gereken 100 yer” arasında Türkiye’den listeye giren tek yer olarak yerini almıştır.” Şeklindeki ifadelerine ne demeli Başkanın, yaşanılan bu tespit üzerine, altını çizdiklerine…?
Dünyada pek çok Ülkenin, tanıtımını yapmak için yoktan bir şeyleri var etmeye çalıştığına dikkat çekmesine ne demeli ayrıca..?
Aslında, denilecek çok söz var da, onları da zaten kendisi deyiverdi…
Nasıl mı? Aynen şöyle; “Oysa ki Çanakkalemizin her bir köşesi bu konuda bir veri deposu adeta. Onun için bu kıymetleri bilmemiz ve bu kıymetleri her platformda dile getirmemiz gerekiyor. Turizmci arkadaşlarımız bu kıymetleri slogan olarak kullansın, marka değerlerimizin, ürünlerimizi ambalajlarımızın üzerlerine ekleyelim, fuarlarda standlarda kullanalım, beyin fırtınası yapalım, dedikodu değil. Gerçekten Çanakkalemizin olumlu yönlerini konuşmaya çalışalım.” Şeklindeki sözleri, yine ‘anlayana’ türendendi başkanın…
GELDİ İŞTE O SÖZLER. EVİR MEDEN, ÇEVİR MEDEN..!
Başkan Semizoğlu, gerçekleşen toplantının, senede iki defa kanuni olarak yapmak zorunda olduklarını dile getiriyor ve sonrasında ediyordu dikkat çeken o sözlerini.
Tarih veriyordu önce; 31 Mart yerel seçimlerinden sonra merkez ilçe ve faaliyet alanlarındaki, Ezine, Bozcaada, Geyikli, Eceabat gibi bazı belediye başkanlarına hayırlı olsun ziyaretleri yapıldığından söz ederek giriyordu konuya.
Ve diyordu ki; “Bu ziyaretleri de fırsata çevirdik tabiî ki. Bozcaada’ya, Ezine’ye buradaki üyelerimiz ile de sohbet etme, sorunlarını dinleme fırsatı bulduk.”
Sonrasında açıyordu sözlerini, gelmek istediği konuya geliyordu sözleri.
Zaman hatırlatmasıyla başlıyordu Başkanın sözleri. Şöyle ki;
“ Nisan ayı Komite Başkanları Toplantımızda; yine ilk gündem konusu bürokrasi olup her ay komitelerle toplandığımızda kamunun özel sektörle rekabetinden şikayetler ve vize konusunda iş dünyasına kolaylık sağlanması konuları da gündeme gelmişti.
Kamu elektrik parası ödemiyor, enerji parası ödemiyor, ısınma parası ödemiyor, personel parası ödemiyor.
Özel sektörle rekabet ediyor, bu birçok sektörde başımızda. Yani, üniversitenin yoğurt satması, bazı kamu binalarının misafirhanelerinin müşterilere açılması gibi. Tabi bu ilgili sektörleri olumsuz etkiliyor, bu sorunlar konuşulmuştu. “ diyerek.
Ve, evirmeden, çevirmeden şekilde geliyordu sonrası sözleri.
GENEL BİR SORUN, BÜROKRASİ…! Diyerek..
“Genel bir sorunumuz olan bürokrasi ile ilgili inanın her kuruma yazıyoruz, bizzat görüşüyoruz. En son da Mülkiye Başmüfettişine ilettim. Sayın Cumhurbaşkanımızı 2018’in Ekim ayındaki Genelgesine rağmen demek ki gerçekten Ankara’da da böyle sıkıntı var. Genelgesine rağmen ilimizde de yatırımcı ve iş dünyası olarak bürokrasi en önde gelen sorunlarımızdan biri.
LİYAKAT İLKESİNE DAYANMADAN ATANAN BÜROKRATLARIN ADETA BİR ÜST AKIL TARAFINDAN YÖNETİLİYORMUŞCASINA KURUMSAL HAFIZADAN UZAK TUTARSIZ DAVRANIŞLARININ CEZASINI NE YAZIK Kİ KENDİSİ YERİNE VATANDAŞ YA DA YATIRIMCILAR ÇEKİYOR.” İfadelerini kullanıyordu. Büyük harflerle vurgulu şekilde.
Dahası da vardı dediklerinin. Daha da vurgulu ve de adresine gidecek türden.
Şöyle diyordu kısacası Selçuk başkan; “Geçen ay ki Meclis konuşmamda belirtmiştim. Yatırımcının elinde imar grubu var 1,5 senedir ruhsat alamıyor. Geçen ay değil ondan önceki Meclis, inanın arkadaşlar bu konuyla ilgili bana Başkan Selçuk bey neden bahsediyorsun diye soran biri çıkmadı. Bu vatandaş veya yatırımcı ruhsat aldığı an birisinden demir alacak, birisine proje çizdirecek, birisinden beton alacak, akaryakıtçıdan mazot alacak üç, beş on, yirmi istihdam sağlayacak ertesi ay SGK ödemeye başlayacak ondan sonra vergisini ödemeye başlayacak. Yani tabiri caizse kapana parayı sokmuş oluyorsunuz. Ondan sonra artık o işletme devam ettiği sürece her türlü şeyi alacaksınız.
AKLA ZİYAN..!
Akla ziyan arkadaşlar. Bir gün beyaz diyen bürokrat ertesi gün kara diyor.
Sen dün beyaz demedin mi? dediğin zaman yok söylemedim diyor.
Ya utanmıyor musun dediğim zaman, söylemedim diyor.
Bunun için bunları bu kürsüden ifade etme ihtiyacı hissettim.”
Böyleydi sözleri Başkanın. Dahasın dan da söz etmek gerek mi, ben de bunu şu an bilemedim.
Haydin kalın sağlıcakla…