.


Bir bebekler kokar böylesi güzel, bir de İğde…
Çiçek açtığı günlerde, yakınından geçerken doyulmazdır kokusu. Haksız mıyım…?
Nereden düştü aklıma benim bu İğde…
Sosyal medyada, hepimiz gibi dakikalarca dolaşıyorum ben de..
Öyle güzel konulara rastlıyorum ki paylaşımlara neden, okumadan edemiyorum haliyle.
İşte, yine böyle bir durumdaydı fark ettiğim mis kokulu İğde…
Arkadaş listemde yer alan, yani listemde olmaya değer bir isim paylaşıyordu sözünü edeceğim iğde’den…
Daha yazılanları okurken burnumda tüttü mis kokulu İğde çiçekleri. Bekarlık yıllarımda, hemen her gün boğaz geçişindeydim. Sabah ayrı, akşam ayrı yolculuk Boğaz’ da. Rutine bağladığım, geliş gidişli Kilitbahir hallerim.
Her sabah, iskele yolunda alırdım İğde zamanı, çiçeklerinin tarifsiz kokusunu. Bahsedeceğim bu yazıyı okurken, ne yalan söyleyeyim o günler düştü aklıma. Bekarlık ayrı bir güzeldi o vakitler.
Neyse. Şimdi yazdıklarımı eşimde okuyacak, ‘hıımmm… Öyle mi..?’ diye soracak atarlı şekilde…
Listemdeki bir arkadaşımın paylaşımında, şöyle giriliyordu ilk cümleye; “İĞDE: İğdenin eti, et;  derisi, deri ve çekirdeğiyse kemik, üretir.” İfadesiyle.
Kokusuna bayılırım da, İğde’yi tüketmesini pek sevmem açıkçası. Olsa da olur, olmasa da. Öyle çok çekmez canım İğde..
 Lakin, ne de faydalı bir türmüş bee mis kokulu İğde. Misal, paylaşımda bahsedildiğine  göre;
 “Böbrekleri ısıtır ve hemoroidi bile tedavi eder.” Deniliyordu bir cümlede. Hadi yaaa? Diye meraklanmadım değil, bu denilen anlatımı okuduğumda. Belki de sizler de şu an ben gibi tepki verdiniz. Kim bilir…!
İğde için, ayrıca; “Kollar ve bacakları güçlendirir. Akciğer enfeksiyonunu kurutup, sulanmasını tedavi eder.” De deniliyordu. Vay anasını, mu da mı..? deyiverdim yazılanları okurken.
Aslında dahası da vardı, şifa küpü minnacık İğde’den söz edilirken. Yine diyeceğim misal; Vücudun C vitamini eksikliğini de ortadan kaldırıyormuş, bizim mis kokulu İğde.
Çiçekleri, öylesi güzel kokan İğde’den de bu beklenirdi zaten. Yanlış mıyım…?
Bir başka anlatımda; “İdrar damlatmasını tedavi eder.” Diye de bir söz geçiyordu ki, ‘Ne kadar sallarsan salla, düşün son damla’ şeklindeki argo denilen geliverdi aklıma.
Bitmedi, dahası da vardı denilenlerin. Şöyle ki; “İğde, kemik kırıkları ve çatlakları tedavi için, eşsiz bir ilaçtır.” Yok artık, o kelle paça değil miydi yahu…? Demeyin, bakın görün, İğde’nin de böylesi faydalı varmış. Kelle paça tüketmekte zorlananlar, bu denilenlere kulak versin bu halde.
facebook’ taki paylaşımda daha detaylı ifadelerle geliyordu İğde için denilenler. Örneğin, İğde çekirdeği tozunun, kıkırdak üretmesi  ve süt ile karıştırılıp tüketilmesinde de,  eklem tamiri ve sırt ağrılarına iyi gelmesi..
 Böylesi mucizevi özellik deymiş İğde. Ondan olsa greke, özellikle köylerimizde pek özen gösterilir ağaçlarına ve çevresine.
Peki ya, bu denilenleri kim demiş? Merak ettiniz mi sizde..!” Bilimsel bir dayanırlılığı var mı acaba bu denilenlerin?
Paylaşımda geçen anlatıma göre, Avicenna tıp fakültesinde, yani Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin oluşturduğu topluluk, iğde çekirdeği tozu ile tedavi, arterit romatoit ve romatizma için basit, mükemmel ve güvenli bir tedavi yöntemidir şekilnde bir bildiriye imza atmışlar olmalı ki, bu denli sözlere de neden olmuşlar. Bence kesinlikle kutlamak gerek o topluluğu.
İğde için daha da denileler,  kaleme alınan bilgiler geçiyordu bahsettiğim o paylaşımda.
Mesela şöyle bir cümle vardı; “İğde, çok güçlü bir antioksidan etkisi vardır ve K vitamini ile midenin ve bağırsakların enfeksiyonu, yarayı ve ödeme karşı mücadele eder.”
Bu anlatım karşısında; “Sen neymişsin be İğde…” diyesim geldi yine.
Bitmiyordu denilenler. Dahası da geliyordu ve merakla okuyordum kaleme alınanları. İğde’nin, karaciğer sirozu olan insanlar için etkili olduğunun dile getirilmesi de, çok dikkat çekici değil mi..?
Bitmiyordu şifasından bahsedilenler.  Daha ları geiiyordu veben meraklanarak okuyordum sonrası denilenleri de.
İğde tozunun, pıhtılaşan beyaz kan hücrelerinin miktarını azaltması ve kalp hastalığı riskini düşürmesinden de söz ediliyordu ki, ‘Hakikaten pes artık..’ deyiverdim.
Üstelik, paylaşımda dile geldiğine göre; iğde tozu, şeker diyetinin neden olduğu yüksek tansiyonu azaltırmış,  İğde tozu yüksek tansiyonu olan insanlar için de etkiliymiş. Buyurun işte, bir yok artık daha denilesi durum...
İçeriğindeki, yüksek miktarda lif nedeniyle, vücutta doygunluk hissine vererek iştahı azaltır ve zayıflamaya neden de olabiliyormuş bizim İğde. Kendi gibi, İğde görünümlü vücutlar oluşturuyormuş, yaşa sana iğde..
Lif bakımından zengin ve bir kalsiyum kaynağı olduğu için de, yaşlılar ve emziren anneler için tavsiye edilirmiş tüketimi.  Bitmedi;  kemik erimesini önler ve sindirim sistemini de güçlendirirmiş, çiçekleri vaktinde mis gibi kokan muhteşem İğde.
Bir de, şöyle bir anlatım vardı: “İğde ile beslenen, emzirme dönemindeki anne sütünü alan bebek çok zeki olurmuş..” Muhtemelen benim zekiliğim de bundan olsa gerek. Yani, şu anki tahminim bu yönde.
Bu arada, tarifi dahi çok zor ağrılardan ikayetçiler için de dikkate alınması gereken özelliği varmış İğde’nin. Hani şu Migren ağrıları.
 İğde,  Migren ağrılarını tedavi edermiş ve de  Alzheimer'ı  da önlermiş. Vallahi, bu şifa hali de, bence da hepimize. Gelecekte ne olacağımız şüphesiz ki malum..!
Kavurulmuş iğde tozundan da söz ediliyordu bu paylaşımda. Şöyle deniliyordu; Bu toz, arpa unu ve arpa kepeğı ve bal eklenmiş sütlü karışımla çoçuklarda tüketildiğinde,  çocukların kemik ve et gelişimini ve zayıf olanlara ise kilo almaları için eşsiz bir besinmiş.
Kısacası, hepimiz yapabiliriz beyler bayanlar. Ve de geleceğimizin güvencesi çocuklar. Bir bardak süt içine bir çorba kaşığı iğde tozu dökün ve bir çorba kaşığı balla karıştırın. Her gün bir porsiyonu bir  öğün yada ara öğün olarak yiyin. İşte, basit diye tanımlanan bu iksiri 14 gün boyunca yiyen, muhteşem değişimi görebilecekmiş.
Haydı o vakit, edişim zamanı. İğdeli ve sağlıklı günler dileğimle.