FAYDASI DOKUNDU MU BU DAVETİN…?
İki yıl önce yazdıklarıma takıldım dün. Tarih 29 Eylül 2017 ve bir davet duyurusu. Şöyle imiş iki yıl önce yazdıklarımız;”Tatilin cennetine davet var…”
Bu davetten bahsederken; “Öyle bir etkinlik düşünün, kahvaltı 10, üç kap yemek ise 15 lira. Demek ki istenirse olabiliyor. Hem son bahar’ a veda edeceksiniz, hem de A’ dan Z’ ye sanat ziyafeti çekeceksiniz.” İfadelerini kullanmıştım.
Üzerine de; “Çanakkaleli olup da, adaları ziyaret etmemiş o kadar çok tanıdığım var ki, bence bu davete icabet etmenin tam zamanı. Bahsedeceğim konu Bozcaada’ da planlanan güzel bir proje. Fakat öncesinde diyeceklerimi bi diyeyim.” Demiştim.
Bugün gelinen noktada, Bozcaada’da bir şeylerin değiştiğine ilişkin duyumlarım var. Hani o kan donduran cinayet ile sarsıldığımız günler ve getirdikleri.
Ada’dan gelen davetten söz eder iken; “Şehitler coğrafyasını ziyaret etmeyenlerimiz var diye bahsettiklerimi hatırlarsınız.” diye de yazmıştım iki yıl önce..
Çanakkaleli olup da, hiç Gelibolu’ ya gidememişler ve hat ta, yarımadada yaşamalarına rağmen, savaş alanlarını hiç görememişleri hep dile getirenlerdenim bendeniz.
Bir yandan turizm cenneti olma hedefimiz var Maaile gibi, Maaa şehir, bir yandan da yapamadıklarımız..!
İlçelerden veyahut il merkezinden değil, Gelibolu yarımadasında yaşam sürüp, Şehitlikleri ziyaret etmemişlerin sayısının öyle bir elin parmakları kadar değil, hayli fazla olduğunu sürekli dile getirmeme karşın, bu konuda da bir adım atamamış olunmasına da ayrıca üzülenlerdenim şahsen….
Yarımadanın sakinleri bir yanda, Çanakkale ilinin yaşayanları diğer yanda, iki cennet noktayı bir kez dahi görememiş sayıyı saptasak, ‘Yok artık’ dedirtecek rakamlara ulaşırız diyerek iki yıl önce de karalamışım bir şeyler. Sonuç değişti mi acaba diye meraklanmıyorum her dene ise..!.
İki yıl öncesine dair davet üzerine işittiklerimi dile getirirken, ayy pardon yazıya döker iken, şöyle bir cümle kurmuşum iki yıl önce bu gün, yani 29 Eylül’ de… Değişen sadece gün dü, tarih aynı olmasına karşın, değişenin istenilen amaçlanan olması ne güzel olurdu halbuki…! Yanlış mıyım..?
İki yıl önce bugünden söz eder iken; “Önceki gün, bir samimi dostla sohbet ederken, kendisinin hiç adalara gitmediğini söylemişti. Fırsat bulamamışlık nedenine sığınsa da, bu bahaneyi üretenlere; ‘ işte size fırsat’ denilebilecek davetten bahsetme bendenize nasip oluverdi.” deyivermiştim.
Bana nasip olan güya müjdeli gelişme, acaba kimlere yaradı, gidip göremeyenler, gidip görebildiler mi acaba muhteşem adayı..!
“Kuzey Ege’ nin incisi Bozcaada’nın söz edeceğim bu güzel etkinliği” diyerek bahsettiklerim içinde, bir de şu vurguyu yapmışım iki yıl önce bugün;
“Keşke Gelibolu yarımadası içinde yapılsa da, Şehitler coğrafyasını ziyaret edememiş insanlarımızın birer fatihası ecdada nasip olsa….”
Keşkeler de olmasa hayatta, umutsuz günlerimiz olacak daha kötü değil mi…?
Neyse dönelim bu üne. Bugün değişen ne ki, vallahi ne de merak eder haldeyim bilemezsiniz…!
İki yıl önce öyle bir laf etmişim ki, inanın halen aynı düşüncedeyim. Şöyle demişim bahsettiklerim üzerine;
“Hep varlıklı insanların tatil adresine dönüşen Bozcaada, önümüzdeki ay güzel bir proje için tüm Çanakkalelileri davet ediyor.”
Varlıklılar adayı terk edince, güya bize kalacaktı ya ada, değişen nevar diye sorsalar, acaba gerekten yanıtı kim verebilir..?
İki yıl önceki etkinlik, şöyle idi saygıdeğer okurlar; “BOZCAADA ULUSLARARASI EKOLOJİK BELGESEL FİLM FESTİVALİ”
O yıl için 4’ncüsü düzenlenecek etkinlikti o yılın 11 – 15 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan…
Bu etkinlikten söz eder iken; “İsmi süslü püslü görülse de, öyle endişelenmeye gerek olmaz bir durum diyebilirim. Çünkü,davet tüm halka.” demiştim.
Böylesi güzel düşünceler ile yol almaya çalışılan turizm sektöründe, istenmedik bir vaka tüm çabaları yok etmeye yetiyor kardeşim. Misal, başlarda bahsettiğim kan dondurucu cinayet meselesi.
Onca sanatçının, gönüllü turizm elçiliği ve yaptığı ada tanıtımını bir çırpıda bitirendi o vaka.
İki yıl önce bu gün yazdıklarım ve bahsettiklerim, o yıl 4’ncüsü düzenlenecek festival üzerineydi.
Üstelik, davetliler için sabah kahvaltısı 10 lira, üç kap yemek ise 15 lira olacakmış diyerek de paylaştığım ayrıntılardı.
Her şey para değil kısacası. Misal, Bodrum’da fiyatlar uçuyor, ziyaretçisi de Bodrum’a uçmakta adeta bir biriyle yarışıyor. Bu yıl, Lahmacun fiyatlarıyla ön plana çıkan, bir yudum su diye tabir edebileceğim şişe sularının fiyatları dahi el yakarken, Bodrum’a olan ziyaretçi akını inanılmaz seviyedeydi.
Önemli olan huzur o vakit. Huzur yoksa, tatil için uğraşta yok.
Fiyatlar el yaksa da, birilerinin, bizler gibi fırsatı olmasa da ada’ya gitmeye, önemli olan sıfır olay, bol huzur, yanlış mıyım..?
Bugün bunları neden hatırlattığımı soracak olursanız, “yıllar geçiyor, bir türlü değişmiyor klasiklerimiz” diyeceğim.
“Hayli de ekonomik…” olsa ne olur tatilin fiyatı, huzur ve güven sarsıldıktan sonra, su’ dan ucuz dahi demeye korkar olduğumuz bu aralar dilden düşmez bazı anlatımları da sık işittikçe kulaklar, iyisi mi biz tatili sadece hayal edelim..
Bazen hayallerin tadı, geçek olmasından daha güzel gelir, öyle değil mi..?
Yaz aylarında adaya gitsek, aklımıza yaşanılan o kötü vaka, ya da kavurucu güneşten de etkili cep kavuran fiyatlar aklınıza geleceğinden ve de haliyle keyfimizi kaçıracağından bu düşündüklerimiz, belki de tövbe edecektik; “Bir daha ada mı…!” diye.
Ne tövbeli olalım adamıza, ne de hayalini kurmaktan vazgeçelim, haksız mıyım…?
Yıllar geçiyor, değişen belki de sadece günler oluyor. Gündem konuları ise, üzerine yenileri katılarak dağ gibi karşımızda duruyor…
Keyfini çıkaralım dediklerimiz bizi bekliyor sonuçta. Bir gün buluşur, varırız keyfine.. Adım atım kaçacak değiller ya bizden. Haydin sağlıcakla kalın…