Düne özel bir önemli gün üzerine, bu gün düşelim notu tarihe..

“3 Mayıs Türkçüler Günü Kutlu Olsun...” diyor ve ekliyorum..

Anlam ve önemine ilişkin, kaleme alınmış en güzel yaşanmışlıktan söz ediyorum.

Kahramanımız, İçinde her daim Çanakkale ruhu yüklü bir isim. İbrahim Arıkan...

Arıkan’ ın, bir solukta okuyacağınızı düşündüğüm anılarından bir bölümü, günün önemine işaret etmek için aktarıyorum.

Şöyle başlıyordu ilk satırları; “Sanırım ortaokulun ilk zamanlarıydı. Dedem Şükrü Erdoğan'dan bana tevarüs eden kitapların arasındaki kitaplardan biriydi görseldeki kitap.

Ne olduğunu bilmeyerek elime aldım.

Rahmetli, kitabın ilk sayfasına kitabı satın aldığı tarihi yazar ve imzasını atarmış.

Okuyup bitirdiğinde de yine bir tarih ve imza...

Böyle pek çok kitabı mevcut idi. Ancak bu kitabın başında bir de ‘mühim kitap, okunacak!’ notunu düşmüştü.

Bizzat alıp okuduğu kitaba böyle bir notu kendisi için yazması mümkün değildi.

Bunun gibi başka bazı kitaplarda da (müellifin diğer kitapları ile Atsız'ın kitaplarında ve Kâzım Karabekir'in ‘İstiklâl Harbimiz’ adlı eserinde) aynı not vardı.

Bu notu kendim için vazife bildim sanırım ve okudum.

Kitap içinde der-kenar notlar da vardı. Zannediyorum çocuk idrakim ne olup bittiğini kavrayamadı ki birden fazla okumak gerekti.

Fakat yine anlayamıyordum. Babam Celalettin Arıkan'a müracaat ettim.

O herhalde evladının anlayacağı şekilde anlatmıştı ki duyduğum heyecanı ve öfkeyi bugün de anımsıyorum.

Dedem Şükrü Erdoğan'ın bıraktığı çoğu kitabı o yıllarda böyle okudum.

Sonra Tavşanlı Anadolu Öğretmen Lisesi ve ardından Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü. Türk dili ve edebiyatı tahsili yapmanın Türklük tahsili yapmak olduğunu sağ olsun buradaki Hocalarımın sayesinde kavramış oldum. “

Bir bilen olacak hep hayatta. O bilenlerden birinden de söz ediyordu Sayın Arıkan.

 

“Hem lisans  hem de lisansüstü öğrenimimi ve eğitimimi geçirdiğim yıllarım Türklüğü öğrenmekle geçti.” der iken, kaleme aldığı bu anısının devamında, şunları yazıyordu Sayın Arıkan.

“Hâlâ da böyle geçiyor. Şükürler olsun ki lisans yıllarımın ardından akademiye girişim, asistanı ve yüksek lisans öğrencisi olarak Prof.Dr. Vahit Türk'ün yanında gerçekleşti.

Hocamın sohbetleriyle hatıralarıyla Türklük/Türkçülük görgüsü bilgisi kazanabildim.

Daha sonra da doktorada ve asistanlığıyla hocam Prof.Dr. F. Sema Barutcu Özönder'in rahle-i tedirisinden geçtim.

En çetin sıkıntıları yaşayan Türkçü aydınların ve Hocalarımızın verdikleri mücadeleler sayesinde oturduğumuz sıcak koltuklarda rahat rahat kalem oynatabiliyor klavye delikanlılığı da yapabiliyoruz.  Böyle online platformlarda Türkçülük yapmak da oldukça kolay artık.

Geçenlerde lisans yıllarımdan hocam Bünyamin Nami Tonka bir paylaşımın altında görüşlerini beyan ederken ‘pirincin içindeki beyaz taşlar’ ı işaret ediyordu.

Evet, artık can sıkan, huzur bozacak olan, ‘öyle ama iyi çocuktur, böyle ama iyi çalışıyor’ sözleriyle taltif edilen pirinç taşları var bu yolda.

Türklük/Türkçülük için verilen mücadelenin bir karşılığının olduğunu bugün de ifade edebilmek için bizlere düşen asli görev çok çalışmanın yanında böyle tehlikelere karşı çok uyanık da olabilmektir.”

Temennisi ve duası geliyordu sonra da Sayın Arıkan’ ın.. Ne güzeldi o temenni ve duası.

Aynen katılıyorum…

Noktayı atmadan evvel, günün önemine dair, şöyle geliyordu vurgulu ifadesi;

“Bu duygu ve düşüncelerle 3 Mayıs'ı vesile ederek bu yolda şehit düşen, gazi olan ve eziyet çekmiş, ebediyete intikal eden tüm büyüklerimizi şükranla ve rahmetle anıyorum. Yaşayanlara da sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum. Saygılarımla.”