.
Son zamanlarda çok duyduğunuz cinsiyetçiliğin ne olduğunu biliyor musunuz? Günlük hayatta cinsiyetçilik yapıyor musunuz, bu konuda oto-kontrolünüz nasıl hiç merak ettiniz mi? Bu konuyla ilgili çok güzel bir yazı buldum ve sizinle paylaşmak istedim. Kaynağına aşağıdan ulaşabilirsiniz.
Şimdi gelin beraber cinsiyetçilik neymiş ve biz yapıyor muymuşuz bakalım:
Cinsiyetçilik en basit haliyle, bir cinsiyetin diğerinden üstün olduğunu savunan ideolojidir.
Bunu görüş ya da ideoloji olarak kabul etmemeniz sizin cinsiyetçi olmadığınız anlamına gelmiyor. Kadını erkekle eşit gördüğünüzü ifade etseniz bile pratikte bunu sağlayamıyorsanız "cinsiyetçi değilim" demeniz anlamsız olacaktır.
Bir cinsiyeti "kötü, eksik, kusurlu ve yetersiz" olarak tanımladığınızda cinsiyetçilik sınırlarının içine girmiş olursunuz.
"Kadınlar düşük zekalıdır, hassastır." gibi ifadeler cinsiyetçidir.
Negatif değilmiş gibi görünen "kadınlar korunması gereken naif yaratıklardır" gibi bakış açıları da doğrudan cinsiyetçilik olarak tanımlanır.
Burada başka bir cinsiyete nazaran, kadın cinsiyetinin tümüne atfedilen genelleme, onu zayıf görmekten başka bir şeye işaret etmez.
Cinsiyetçiliğin temelleri ailede atılır. Kültürel mirasın bir parçasıdır. Kız çocuklarının erkek çocuklar karşısındaki azaltılmış değeri cinsel ayrımcılığın ailede başladığının en büyük kanıtıdır.
Erkek kardeşleri ile aynı haklara sahip olmadan yetişen birçok kız çocuğu iyi eğitim alamamakta, oturmuş cinsiyetçi algı yüzünden yaşamının birçok alanında kişisel hak ve özgürlüklerinden mahrum kalmakta, mücadelesiz ve pasif bir hayat sürdürmektedir.
Cinsel ilişkiyi vurgulayan, barındıran hatta ima eden küfürlerin hepsi cinsiyetçidir ve cinsiyetçiliğin yeniden üretilmesine zemin hazırlamaktadır.
Kadınlara çok değer verdiğinizi söyleyip içinde kadın cinsel organlarının olduğu küfürleri, erkeklere dahi etseniz, kadının değersizleşmesine katkıda bulunan bir cinsiyetçi olmaya devam edersiniz. Bir tecavüzcüye savurduğunuz "bunları sikeceksin" gibi cezalandırma "temennileri" dahi kadın kimliğine vurulan başka bir darbedir ve kötülüğü ve suçu arttırmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Karşı tarafı aşağılamak için onu aşağılanan cinsel kimlik olarak itham etmek cinsiyetçiliğin dibidir. "Etek giydirmek", "karı gibi" benzeri "aşağılamalar" da buna örnektir.
Futbol taraftarlarının rakip takım formalarını kadın mankenlere giydirmesi, "temsili" kuklalara etek giydirilmesi, kadın ya da eşcinsel imalarının yapılması cinsiyetçiliktir. "Benim de annem bir kadın" malumatfuruşçuluğu ardına gizlenmeye çalışılan "savunma" cinsiyetçiliğinizi örtmez, örtemez. Aksine, sağlamasını yapar.
Atasözlerinin arasında da cinsiyetçi olanlar sıkça görülür. Bunların eskilerden miras kalmış olması, daha değerli oldukları anlamına gelmez.
Bırakınız kullanmayı, herhangi bir metinde bile rastlandığında insanda ürperti yaratan, içinde kadına ayrı, erkeğe ayrı nefret ve aşağılama barındıran bu metinlerin günlük dilden mümkün olduğu kadar uzak tutulması gerekmektedir. Cinsleri aşağılama üzerine kurulu olan bu metinler cinsiyetçiliği normalleştirmektedir.
Cinsiyetçi, genellemeler ve tanımlarla, bireyi sadece cinsel kimliği üzerinden yargılamaya eğilimlidir.
"Kadınlar parayı çok sever", "erkekler gücü sever", "erkek adam yapmaz", "kadınlar birbirini çekemez" gibi genellemeler cinsiyetçilik barındırır. Bireysel kimliklerin cinsiyetçi ön yargılarla yaftalanması anlamına da gelen bu genellemeler cinsiyet eşitsizliğini ve ayrımcılığını besleyen bir başka eğilimdir.
İnsan türünü, temel olarak üstün görülen cinsel kimlik üzerinden tanımlamak, cinsiyetçiliktir.
İnsanoğlu, bilim adamı, adam(iyi doğru) gibi, iş adamı, balık adam, adam akıllı gibi ibareler cinsiyetçi toplumun ürettiği ve sürdürdüğü kullanımlardır. İnsanı, önce erkek olarak anlatan tüm bu ifadeler, cinsiyetçiliği besleyen kavramlardır.
Kaynak: https://onedio.com/haber/tam-olarak-anlamayanlar-icin-11-maddede-cinsiyetcilik-nedir-acikliyoruz--720018