ONA UZANAN ÇİRKİN ELLERE, SESSİZ KALINIR MI HİÇ..?
Kalınmadı. Bahsedeceğim. İsim; Şimdilerde SADECE PARTİLİ..!
Fakat, “ artık başkan değilim” demiyor, Çanakkaleli olarak en kutsal bildiği davasına sahip çıkıyor.
“Koltuk değil mesele..” der gibi tavırları ile gözlemlenen bir ismin, sosyal medya paylaşımı ‘CUK’ oturan türdendi, siyasete dair..Ve de anlayana..
Bir fotoğraf vardı. Yapılması gerekeni anlatan. Hafızayı zorlayınca, Fotoğraftaki ismin, Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ ın ne yaptığını anlarız elbet..
Bence; “Tabii ki anlayana idi..” verilen mesaj..Eski başkandan..
Paylaşıma konu sözler şöyle geliyordu, çirkin yunana tokat gibi ;
“ ‘İşte bu Türk Bayrağı, bununla ne yapılır, yırtılıp atılır ‘ diyerek Avrupa Parlementosunda bayrağımızı yırtan insanlıktan nasibini almamış, ırkçı Yunan milletvekilini ve onun bu provakasyonuna göz yuman sessiz kalan Avrupa Parlementosunu kınıyorum.!” İfadesi ile.
Bahsettiğim paylaşımı yapan, AK Parti’nin bir önceki İl Başkanı Av. Gültekin Yııdız’ dı..
Hepimizin tepki verip, yüksek ses ile haykırmamız gereken çirkinliğe idi sözleri. Dahası da vardı dediklerinin.
Tam da şöyle; “Bayrak bizim kutsalımızdır…” vurgusu eşliğinde.
Ardından; “Biz tarih boyunca ne kendi bayrağımıza saygısızlık yaptırmış ne de başka bir devletin bayrağına saygısızlık yapmış bir milletiz.
Sizin liderleriniz bayrağınızın üstüne basar, bizim liderimiz yerden kaldırır, öper kalbinin üstüne koyar…” diyordu eski Başkan.
Aslında, netti mesajı. “FARK VAR.. BİZİM LİDERİMİZDE, FARK VAR..” diyordu.
İzmir’ in, Yunan işgalinden kurtulduğu gün, ‘Bayrak çiğnenmez’ diyen ve ayaklarına serilen yunan bayrağının üzerine basmayan, bir ATA‘ nın çocuklarıyız biz.
Hele bir de Çanakkaleli olunca insan, Bayrak sevgisini anlatmaya hangi ifade yeter ki yer yüzünde..
Demeden edemedim, eski Başkan’ ın paylaşımını görünce ben deniz, iki kelam laf.. Laf etmeden duramadı içim.. Durulur ise şayet suskun, kime örnek olur ki yapılan.. Değil mi ama..?
Neyse uzatmayayım. ‘Koltuk yok, ben de yo kum..’ demeyen birini gördüm, görmezden gelemediğim için de bahsettim. Ayrıca bir art niyetim yok. Yanlış anlaşılmasın..
Sosyal medya mesajları bu aralar bir hayli dikkat çekiyor. Bilmem fark ediyor musunuz.!
Kimi mesalar, kopyala yapıştır türünden. Kimileri, birilerinin durup, düşünüp, gözlemlerine bağlı ettiği ifadelerle dolu..
Bir iki satır okudum, WhatsApp hesabıma gönderilen ifadelerde geçenlerden.
“San ki..” diye düşündüm önce.. Birileri bir yerlerden düğmeye mi basıyor diye..
Yeni değildi bahsedilen. İyi de şimdi yeri miydi..?
Belli ki, muhalefet iş başında. Süslü sözler ve ifadeler.. Okuyanın dikkatini çekecek türden hem de..
Şöyle geçiyordu ilk sözler; “Çiftçi Köylü Olmaz İse Şehirler de Şehirde Kasabada Hayat Durur.”
Doğrudur, aksini iddia eden mi var..?
Sonra da; “Çiftçimizin Ürettiği Ürünü Tüccarlar Değerinde Almalıdır.”
Bence de, eyvallah.. Eyvallah da, hayırdır..!
Bir diğer satır; “Üreticimiz Kazanırsa Ekonomi canlanır. Üretici çarşıda pazarda harcama yapar.”
Bir sonraki; “Şayet üretici kazanmaz ise yalnızca zaruri ihtiyaçlarını karşılar. Bu da ekonomiyi sekteye uğratır.
Tüccarlar bu gün için kazanmış gözükür ancak uzun vade de kaybederler.
Çünkü üretici sahadan çekilir. Tavsiyem üreticiden mal alanlar biraz kar etmesinler. Örnek verecek olursak meyve üreticisi bankaların açmadığı krediyi hal esnafına ve tüccarlara açıyor.
Onlar ise üreticiye zarar ettik politikaları ile eziyorlar.” Şeklindeki anlatım.
Dahası sözler ise, bir hayli çarpıcıydı. Çok yetkili edasıyla direktif gibi..
Tam da şöyle idi ifade; “Bir an önce aklını başına toplamaları gerekir. Üretici olmaz ise teminatsız kefilsiniz bankalardan kredi kullanamazsınız.
Üreticiyi ezmeyin ürünün piyasa değerini verin. Zaten girdi maliyetinden dolayı üretici eziliyor. Birde sizler üzmeyin.”
Uzman görüşü gibiydi sözler. Tespitler ise, büyük bir araştırmanın itiraz edilemeyecek verileri gibi.
İfade şöyle geçiyordu paylaşımda; “Kredi faizlerin düşmesinden dolayı özel bankalarından faiz politikalarını gözden geçirmelidir.
Üreticiye yardımcı olmalıdırlar. Aksi taktir de yüksek faiz yükünün altından üretici kalkamaz.”
Ve başka saptama, başka çarpıcı değerlendirmeler geliyordu. Uzayacak diye, kısa kesiyorum. Kısa keseyim ki, Aydın havası olsun..
Lakin, son sözler pek hoşuma gitti. “Her şey rakam değil insanlara dokunmak gerekir.” Vurgusu yapılıyor, ardından da hep savunulduğunu işittiğim şu ifade geliyordu.
“Gönüllere dokunun..!”
Özeti gibiydi son durumun, bahsettiğim bu kaleme alınanlar.
Belki kızan çıkar lakin bu tür paylaşımlar, şu aralar bi hayli hat safhada..