.
Tıbbın gelişmesiyle beraber artık doğacak olan çocukların cinsiyetinin belirlenmesi çok kolaylaştı. Peki bu cinsiyet belirlenmesi nasıl oluyor?
Cinselliğin en önemli konularının başında kadın ile erkeğin cinsiyetinin belirlenmesi, son yıllarda genetik bilimin ilerlemesi ve hormon araştırmalarının ulaştığı yüksek düzey sonucu artık daha kesin olarak yapılabilmektedir, insanın cinsiyetinin kesin olarak belirlenmesi i için cinsiyetin sekiz düzeyde saptanması gerekir:
Kromozomlar (kalıtım)
Hormon bezleri (erkeğin veya kadının yumurtalarının yapısı)
Endokrin sistem (kadın ve erkekte bulunan cinse has hormonların o cinse uygun değerlerde olması)
İç cinsel organların cinse uygun olması,
Dış cinsel organların ve kıllanma gibi ikincil cinsel karakterlerin yukarıdaki bulgulara uyması,
Beyin dokusunda cinsel merkezde cinse has farklılaşmaların oluşmuş bulunması,
Doğumda tam gelişmemiş olan dış cinsel organlara bakarak saptanan cinsiyet,
Cinsel kimlik (kişinin kendini cinsel açıdan nasıl gördüğü)
Bugünkü bilgilerimize göre bir kişiye "sen kadınsın" veya "erkeksin" diyebilmek için, yukarıdaki sekiz değerlendirme bulgusunun kesinlikle o cinse uygun olması gerekir. İnsanın üremesi biri dişi, diğeri erkek iki üreme hücresinin varlığını gerektirir. Modern anlamda cinsiyetin en önemli bulgusu, cinsiyet kromozomları ile saptanır.
Erkekte Cinsiyet H-y Antijen Tarafından Belirlenir
Kadında iki tane X cinsiyet kromozomu, erkekte ise X ve Y diye tanımlanan iki cinsiyet kromozomu bulunur.
Cinsel birleşme sonucu erkekteki XY ve kadındaki XX kromozomları yeni bir canlının oluşumu için birleşen kadının yumurta hücresi ve erkeğin spermi içinde bir araya gelir. Eğer oluşacak bebek bir erkek olacaksa, bu yönde ilk cinsiyet belirlemesi babanın Y kromozomu üstündeki Histokompatibilite - Antijeni denilen, kısaca H-y Antijen adlı bir antijen tarafından saptanacaktır.
Çok karmaşık olan bu gelişme, doğum takvimine göre gebeliğin altıncı haftası civarı olur. Eğer babadan gelen bu etki olmaz ise, oluşacak bebekte iç genital salgı bezi taslağı on ikinci haftadan itibaren dişi yumurtalığı şeklinde olacaktır. Eğer Y kromozomunun etkisi olmadı ise, anneden gelen X kromozomu ile birleşip XX, yani kromozom cinsiyet açısından bir dişi gelişecektir.
Kadının yumurta hücresine ulaşan ve onu dölleyen spermden doğacak çocuğun, erkek veya kız olma olasılığı eşit sayılabilir.
Dünyanın her yerinde her zaman kız ya da erkek olma olasılığı aşağı yukarı aynı orandadır.
Tabiatın bu olağanüstü dengesi bilimle açıklanamayan kavramlardandır.
Diğer bir deyimle, cinsiyet döllenme anında belirlenmeye başlıyor diyebiliriz.
Müllerian Inhibiting Factor
Bebeğin oluşan taslağındaki (embriyo) kromozom birleşimi, doğacak bebeğin cinsiyetini belirleyecek olan iç cinsel salgı bezlerinin oluşmasını sağlar. Bu aşamadan sonra oluşan testosteron hormonu iç cinsel organların erkek organları olmasına yardımcı olur. Bu oluşumda bir de büyük yapılı bir protein olan "MIF" (Müllerian Inhibiting Factor), bu gelişmeyi sağlar.
Eğer testosteron ve MIF gerekli seviyelerde değilse, iç organlar dişi cinsel organlar olarak gelişecektir.
Dış cinsel organların oluşması testosteronun, DHT'ye (Dihidrotestosteron) dönüşümü mekanizmasına bağlıdır. Son yıllardaki araştırmalarda genetik, yani kromozom analizleri ile belirlenen cinsiyet dışında, beynin cinsel merkez bölgesinde, cinse has özellikte aynı gelişim göstermesinin cinsiyetin saptanmasında önemli olduğu ileri sürülüyor. Bunun, özellikle kişinin cinsel davranışlarına çok etkisi olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır.