.

Siyaset hakikaten şaşırtan her tür gelişmenin yegane adresi.. Böyle dememin nedeni, Başkent gündeminin öne çıkan başlığı, hayli de merak uyandıran bir ziyaret.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Partisinin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ile görüşmüş..
”Acaba ne konuşuldu?”  diye meraklanılmaz mı hiç..? Şahsen ben hayli merak ettim. Ne konuşuldu..!
Başkentli meslektaşım,  Neşra Durmaz’ ın haberini, abonesi olduğumuz İHA’ nın bülteninde gördüm. Kısa, lakin detayları merak ettiren bir haberdi.  
Şöyle başlıyordu ilk satırlar,”CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Parti Genel Merkezinde Muharrem İnce ile bir araya geldi.”
Sonraki paragraf ise; " ‘Külliyeye giden CHP'li’ tartışması sonrası gerilim yaşayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce bugün parti merkezinde bir araya geldi.” Anlatımı ile geliyor ve devam ediyordu yazıya dökülenler,
Şöyle ki; “Yaklaşık 45 dakika süren görüşme sonrası Muharrem İnce, ‘Evime geldim. İnsan evine geldikten sonra açıklama yapar mı? CHP üyesiyim. Genel başkanımla görüştüm, genel başkanımla görüşmem kadar doğal bir şey olamaz’ dedi:”  diye..
Neyse, fazla merak cilde zarar. Anlık merak ettim, bu bahse konu ifadeyi okuduktan sonra ise meraklanmaktan vazgeçtim.
Aktarmaya çalıştığım gelişme üzerine, sizleri bilmem  fakat ben meraktan vazgeçtim..
Hazır Ankara demiş iken, Başkent gündeminin bir diğer çarpıcı başlığı ile söz edeyim siyasetten.
ANAP Genel Başkanı Çelebi: "Mutabakata uyulmazsa Türkiye her türlü reaksiyonu gösterme hakkına sahiptir"  demiş..
Ne yalan söyleyeyim, aklıma bir anda 90’ lar geldi. 80 sonrası, Türk siyasetinin tek başına iktidar isminin geçtiği haberi görünce, bir tuhaf oldu içim..
Dönemin iktidarı ANAP’ ın siyasetçileri, Milletvekilleri, Bakan ve Genel başkanını defalarca takip ettiğim gençlik yıllarlım düştü akıma.. Hey gidi hey..
 Tarihten sayfalar adeta açıldı gözlerimin önünde. Neyse, anılarımdan söz etmeden denilenlere döneyim ben.
Anavatan Partisi Genel Başkanı İbrahim Çelebi:  "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'FETÖ'nün siyasi ayağı' olarak tabir edilmesi yanlış bir terim" de demiş..
 Dahası; "Birbirimize muhalefet edeceğiz diye ülkemize düşmanlık etmeyelim" diye de eklemiş..
 
Merkez sağ siyasetçilerine bu yüzden hayranım işte.. Söz konusu Türkiye olunca, ne de güzel ne yapılması gerektiğine vurgu yapıyorlar..
Genel başkan Çelebi’nin sözlerini, Başkentli meslektaşlarım Mevlüt Hasgül - Cem Geçim  kaleme alıyordu.
Dikkatle okumaya başladığım haberin ilk satırları şöyle idi;
-Anavatan Partisi Genel Başkanı İbrahim Çelebi, "Bizim beklentimiz mutabakata uyulması, uyulmazsa Türkiye mütekabiliyet durumunda her türlü reaksiyonu gösterme hakkına sahiptir" dedi.
 Anavatan Partisi Genel Başkanı İbrahim Çelebi, İHA muhabirine gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Çelebi, "Birbirimize muhalefet edeceğiz diye ülkemize düşmanlık etmeyelim" diye konuştu.
Gündeme ilişkin çıkışlar vardı. Hayli manidar çıkışlar.. Ya da ben mi öyle düşündüm..! Manidar gördüm denilenleri.
Suriye'de bir iç savaşın varlığından ve dünyanın her tarafından ülkelerin bölgeye müdahale ettiğini anımsatan Anavatan Partisi Genel Başkanı İbrahim Çelebi özetle;
"Suriye'de bir iç savaş var. Dünya'nın her tarafından ülkeler, başta ABD, Rusya ve İran olmak üzere buraya müdahale ediyorlar. Türkiye'de Suriye probleminden dolayı, en çok canı yanan, en çok fedakarlık yapan, en çok yük alan bir ülke.  
İdlib'de yaşanan olaylarda ülkemizin çok ciddi anlamda canını acıtır hale geldi. Çünkü, şehitlerimiz var. İdlib'de rahmeti rahmana varan şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Kederli ailelerine sabrı cemil niyaz ediyorum, yararlılarımıza da acil şifalar diliyorum. İdlib şu anda bizim kanayan yaramız" ifadelerini kullanıyordu.
Bu çıkışa bence dikkat.. Çünkü hayli net denilen. "Bizim beklentimiz mutabakata uyulması, uyulmazsa Türkiye mütekabiliyet durumunda her türlü reaksiyonu gösterme hakkına sahiptir" diyordu ANAP Genel başkanı.
İdlib konusunda Türkiye'nin her türlü reaksiyon hakkının olduğuna inandığına vurgu yapıordu yani.. Ve ekliyordu;
"Son zamanlarda yaşanan İdlib gerginliği bunun açıkça teyidi, Türkiye burada en yapıcı, en uzlaşmacı ülke konumunda, çünkü biz Soçi'de bir mutabakata vardık. Bölgede direk aktif rol oynayan ülkeler ile bir mutabakata vardık. Bu mutabakatı delen ülke Türkiye değil. Çatışmasızlık bölgeleri oluşturmak anlamında çok ciddi ve doğru adımlar attık. Gözlem noktaları hazırladık. Garantör ülkelere rağmen rejim güçlerinin Soçi mutabakatını ihlal ederek, bölgede bulunan bazı gözlem noktalarımızı içine alacak derecede saldırgan tutumları devam ediyor ve şehitlerimiz var. Cumhurbaşkanımızın da bugün grup toplantısında net ifadelerle ortaya koyduğu, bizim bir Mehmetçiğimizin tırnağına zarar gelirse bedelini misliyle ödetiriz diyoruz. Türkiye diplomasi anlamında da her türlü adımı atıyor. Bizim beklentimiz mutabakata uyulması, uyulmazsa Türkiye mütekabiliyet durumunda her türlü reaksiyonu gösterme hakkına sahiptir"
 "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'FETÖ'nün siyasi ayağı' olarak tabir edilmesi yanlış bir terim"  vurgusu da vardı Çelebi’nin.
Ve bence en dikkat çekici sözleri; "Biz bu gemide hep beraberiz" diye gelendi.
Ne de güzel bir özet anlatım.. Öyle değil mi..?
 Elazığ'da yaşanan deprem ve Van'da yaşanan çığ felaketlerini hatırlatan Çelebi, "Devletimizin gücü feraseti burada ortaya çıktı. Vatandaşlarımızın yaralarını anında sarabiliyoruz. Devletimizin geldiği nokta son derece sevindirici. Biz bu gemide hep beraberiz. Bu geminin batmasının hiçbir faydası yok. Bu gemi su alacak bir gemi değil, yaşanan sorunların hepsini aşma güç ve kabiliyetimiz var. Türkiye Cumhuriyeti bunları başardı. Önümüzdeki dönemin Türkiye için olumlu olacağına inanıyorum" diyordu.
 Şapka çıkarılacak bir diğer vurgusu daha vardı Genel Başkan Çelebi’nin. Diyordu ki;
"Birbirimize muhalefet edeceğiz diye ülkemize düşmanlık etmeyelim"
 Muhalefet ederken Türkiye'ye düşmanlık etmemek gerektiğinin önemine değinip ediyordu net sözünü Çelebi. Şöyle diyordu;
 "Özellikle birbirimize muhalefet edeceğiz diye ülkemize düşmanlık etmeyelim. Biz büyük, güçlü ve sınırları olmayan bir ülkeyiz. Gönül coğrafyamızda; orta doğu'da, balkanlarda, Türk dünyasında bizden medet uman milyonlarca mazlum var. Bizim bunların sesi, önderi, lideri olmaya devam etmemiz için içerideki görüş ayrılıklarını, farklılıkları zenginlik olarak milli menfaatler etrafında birleştirmemiz lazım"
Lazım olan, önce Ülke sevgisinin tam olması birilerine.. Gerisi zaten sonra teferruat diye düşünüyorum.. Başkasını bilmem.. Haydin hoşça kalın..