.
Böyle diyorum, çünkü başlayacağı sinyali verilen Harekata ilişkin ifadeler, öğle saatlerinde geldi dün..
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İdlib harekatı an meselesi” diyordu ve bir gelişme üzerine, yani
Kremlin’den olası İdlib harekatına ilişkin yapılan açıklama üzerine, “Bizim arkadaşlarımızın yaptığı görüşmelerde arkadaşlar bana böyle bir şey gelmiş değil ve Rusya'nın bu tür kötü senaryoların içinde yer alacağına inanmıyorum” diyordu.
Reis ayrıca; “Devlet FETÖ’yü her yerde elbette izlemiştir ama CHP Genel Merkezi'ne yeteri kadar bakılmadığı anlaşılıyor” ifadesi ile de, hayli okkalı bir çıkışa imzasını atıyordu.
Açtığı başlıklar çoktu kısacası. Misal; “Yargının FETÖ’nün tasallutundan kurtarılması için verilen mücadeleyi değersiz hale getirmeye ve tam tersi göstermeye çalışan herkes hükmen FETÖ’cüdür” demesi.
Ardından; “Biz de bu 160 ülkede bunları kovalıyoruz. Ulaştığımız bütün liderlere ‘bunları bize verin’ diyoruz. Birçoğunu da aldık, alıyoruz. İşte en son Pakistan’dakileri de aldık, orayı da temizledik” diyordu sayın Cumhurbaşkanı.
Net ve hayli sert sözlerinin devamı da vardı. Şöyle ki; “Bunlar ciddi manada perde arkasında Soros türü bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tipler vardır.
Onun da Türkiye ayağı malum içerideydi. Bir manevrayla dün onu beraat ettirmeye kalktılar. Onlarla beraber başkaları da bu işin içinde” ifadesiyle gelen.
“İdlib’de rejimin saldırganlığını sona erdirip Soçi muhtırası sınırlarına çekilmesi için son günlere giriyoruz.
Artık son ikazlarımızı yapıyoruz. Gerek ülkemizde, gerek Rusya’da, gerekse sahada yapılan görüşmelerde şuana kadar arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık” şeklindeki sözleri gibi;
“Türkiye, İdlib konusunda kendi harekat planlarını uygulamak üzere her türlü hazırlığını yapmıştır. Her operasyonda olduğu gibi bu konuda da bir gece ansızın gelebiliriz diyoruz. Daha açık bir ifade ile İdlib harekatı bir an meselesidir. Ülkemizin bu konudaki kararlılığını hala anlamamış olan rejimi ve onu cesaretlendirenlere özellikle İdlib’i bırakmayacağız” ifadesi de hayli çarpıcıydı sayın Cumhurbaşkanının.
Hele hele; “Ülkemizin Libya’ya ayak basması ile birlikte darbeci Hafter’in ilerleyişi zaten durmuştu. Meşru Trablus yönetimini ülkenin tamamında hakimiyet kurması için destekleyeceğiz” çıkışı, bakalım bu konuda hangi bildik karşıtları harekete geçirecek. Şahsen merak içindeyim.
Sayın Cumhurbaşkanının, “Ekonomik göstergelerde Ağustos 2018 dönemi öncesini yakaladık. Hatta pek çok alanda daha iyiye gittik.
Bizi kur-faiz-enflasyon şeytan üçgenine hapsederek teslim almaya çalışanları bir kez daha hüsrana uğrattık” ifadesi, bence güne damga vuran bir diğer başlıktı..
Başkent gündemine göz atıyordum yine. Meslektaşlarım Derya Yetim - İlker Turak’ ın haberini abonesi olduğumuz İHA’ nın bülteninde fark ettim.
Aktarabildiğim ve özetleyebildiğim kadarıyla, en çarpıcı başlıklar böyleydi bana göre..
TBMM’de AK Parti grup toplantısında konuşuyordu süyın Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ile mücadele, Gezi olayları, Suriye, Libya ve ekonomi konularına ilişkindi çarpıcı sözleri.
Yargının FETÖ’ nün tasallutundan kurtarılması için verilen mücadeleyi değersiz hale getirmeye ve tersi göstermeye çalışan herkesin FETÖ’cü olduğunu belirtiyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve şöyle diyordu;
“İlk kuruluş yıllarından itibaren bu yapıyı organize eden akıl, öyle bir sistem kurmuş ki, en kritik isim üzerinden dahi en fazla birkaç kademe geriye gidebiliyorsunuz.
Bunun ucu Türkiye’de değil, dışarıda. Böylesine karmaşık bir yapının kendi kendine doğup gelişmediği açıktır.
Bizi en çok da ülkemizin her köşesine ve dünyanın dört bir yanına sosyal ve ekonomik bir örümcek ağı gibi yayılan bu örgütün CHP içinde böylesine güçlü olması şaşırttı.
Devlet FETÖ’yü her yerde elbette izlemiştir ama CHP Genel Merkezi'ne yeteri kadar bakılmadığı anlaşılıyor. Son dönemde tedavüle sürülen en sinsi oyunlardan birisi de FETÖ’nün istismar ettiği, kendi amaçları için kullandığı bir takım düzenlemeler bahane edilerek doğrudan milli iradenin, milletvekillerinin ve Meclisin hedef alınmasıdır.
Bu büyük bir tehlike. Kılıçdaroğlu ve CHP ekibiyle kimi eski askerlerin koçbaşlığını yaptığı bu oyun, geçmişte darbecilerin ve cuntacıların milli iradeyi ipotek altına alma yöntemlerinin bir başka versiyonudur. “
TBMM’nden çıkan her kanunun , her kararın, beğenilse de , beğenilmese de tüm Meclisin, tüm milletvekillerinin namusu olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ ın, “ buna saygı duyacaksın.” vurgusu ardından gelen sözleri, adrese teslim gibiydi.
Şöyle diyordu Reis; “Kılıçdaroğlu ve avenesi milli iradeye saldırarak kendi namuslarını ayaklar altına almaktadır.
Yargının FETÖ’nün tasallutundan kurtarılması için verilen mücadeleyi değersiz hale getirmeye ve tam tersi göstermeye çalışan herkes hükmen FETÖ’cüdür.
Şayet 17-25 Aralık darbe girişiminin ardından yargıda verilen mücadele olmasıydı, 15 Temmuz dahil diğer saldırıları hukuk devleti sınırları içinde göğüsleyemezdik.
FETÖ’cülerin kendi çıkarları ve hedefleri için her kılığa, hatta CHP’li kılığına bile girdiklerini düşündüğümüzde siyasette ve bürokraside bu örgüt mensuplarının teşhisi ve tasfiyesinin zorluğu daha iyi anlaşılacaktır.”
Dahası da vardı denilenlerin. Açılan çarpıcı diğer başlıklar. Uzundu kısacası ifadeler.
Dikkat ettim de, en çarpıcı sözlerden biri de şu olsa gerek;
“ Şayet 10 yıldan beri CHP’ye rağmen yürüttüğümüz mücadele olmasaydı bugün FETÖ ülkemizi tümüyle işgal edecek güce çoktan ulaşmıştı.” diyordu sayın Cumhurbaşkanı..
24 saatte neler değişiyor gündemde. Bakalım bu çarpıcı sözlere kimler ne yanıtlar sunacak..
Belki de, ansızın girdik İdlib’e.. Benden bu günlük bu kadar. Haydin hoşça kalın..