Kısacası az ama öz…

Bazen oturup düşündüğüm zaman herşe ye  birşeyler yazmaya çalışan  ben acaba kendime bir şeyler yazmak isteseydim  kendi kendime ilk anlatacağım yada  söyleyeceklerim  neler olurdu?...
 
Öncelikle şu iki kelime ile başlardım yazmak istediklerime sevgili ben senin zihninde  az yada çok kelimesi öncelikle neler çağrıştırıyor. Sonra da kendi kendime yazdıklarıma şöyle cevap vererek başladım sanırım. İnsanların her daim kendi boylarından büyük iştahları vardır ki zaten insan kelimesinin de anlamı genelde budur. Çoğu zaman karşımızdakiler le yaptığımız konuşmalarda bile çeşitli örneklendirmeler yaparken şöyle deriz farkında olmadan: Onun çok yada az  parası var  Çok iyi  yada çok kötü bir insan deriz. İki lokma bir kelimedir işte çok yada az  kelimesi  . İlaç gibi  yutarsın zaman zaman bu iki kelimeyi . Midende bile yer tutamaz dönüp baktığın zaman  Bu olay sevgide yada saygıda bile böyledir aslında.
 
Az yada çok  sevilmez, az yada çok saygı gösterilmez kimseye , o yüzden, ‘hep ortası olanı yada fazlasını  isteriz biz insanlar.  Azı da makbül dür aslında çoğu zamanlarda. Çok”u  da arar dururuz. Ama bir ayrım yapıldığı zaman az kelimesi hiçbir zaman insana yetmemiştir. Çünkü bizler her daim hep Çok olanı dileriz. Çok param olsun, çok arkadaşım, çok kıyafetim. Çok çok çok . Hayatı, her gün bir yerlere gide gele ‘az’dan ‘çok’a götürmeye alışmış karıncalar gibi, çekiştirir dururuz. Bir tane daha olsa. Bende bir fazlası daha  olsa. Hayallerimizde bolluk vardır çünkü .  İşte böyle düşünen biri olarak bende kendime birkaç satır yazmak istedim buğün.
 
Sevgili ben;
 
Neden bazen neşeli, şen, eğlenceli, sağlam, herşe ye hakim, mutlu bir hali ruhiyet içindeyken, hiçbir şeyi kafana takmaz iken, bazen dünya umurunda olmaz iken, sahip olduğun birçok değer için Allah’a şükrederken, ve bunların farkındayken, neden ansızın o gülen yüzün asılıp, neşe ve ışık saçan gözlerin buğulanıveriyor ki.
 Neden bir köşeye oturup, sıkıntı, üzüntü kasvet dolu halini etrafına yansıtıveriyorsun?.... Ne üzüyor seni bu kadar?. Kim üzüyor?. Kim içini burkuyor bu kadar?....Düşün bakalım üzüldüğün şeyler için değiyor mu?.. Şayet değseydi zaten senin bu derece üzülmene izin vermezdi, senin bu kadar sıkıntılı hale gelmeni istemezdi her neyse sebebi.. Demek ki değmiyormuş...Ama bunu düşünemezsin o an değil mi?..
O zaman desene be kendim, ‘’Değmez unut gitsin seni üzen beni sıkan her neyse.’’..
Diyemiyorsun değil mi ?...
 
Diyemezsin bilirim ben seni....
 
Neden? ..Çünkü ..Seviyorsun kendi kendine acı çektirmeyi..!!!
Etrafındakiler neyin var, nedir seni bu kadar üzen, sıkıntın ne dedikçe ...Nasıl da bunalıyorsun, hepsine ters bir cevap vermek geçiyor içinden değil mi ?...
 
Daha da dibe çekiyor seni ....
Bazen durup duruken gözlerin buğulanır...Biri farketmesin diye silersin kolunla veya elindeki mendilinle...Es kaza biri farkettiğinde ‘’ağlıyormusun yoksa’’ dediklerinde ‘’ hayır esnedim’’ diyorsun...
 
Etrafındakileri kandırabilirsin ama beni kandıramıyorsun işte...
 
Sonra atıyorsun kendini evin yalnız köşelerine, düşünüyorsun, neden hep üzülen ben oluyorum diye...
 
Hiç kimseyi kırmam,bilerek hiç bir kırıcı davranışta bulunmam, özür dilemesini bilirim, sevgimi sonuna kadar veririm, dürüstüm, samimiyim, karşılıksızdır sevgilerim, beklentisizdir, içtendir ve gerçektir.. Beklenenden fazlasını veririm karşımdakine.. Bu mu olmalı karşılığı diye düşünüyorsun dimi, bu mu tüm bunların mükafatı diye düşünüyorsun.. İçten içe serzenişler de bulunuyorsun...
 
Niye diyorsun ben gibi değil karşımda ki, benim onlara karşı fedakarlıklarımı görmüyorlar mı, benim onları ne kadar yürekten ne kadar candan sevdiğimi anlamıyorlar mı ? bana hediye olarak kalp acısı ve yürek sızısı yaşatıyorlar kendi küçücük dünyamda...
Ben anlıyorum seni... Sende anla...
İyi olmayacaksın bu kadar, kendinden asla taviz verip bu kadar fedakarlıkta bulunmayacaksın..
 
Hayır demeyi bileceksin...Her ne olursa olsun hayır demeyi öğreneceksin...Düşün onların sana ihtiyacı olduğunda sen hemen onların yanlarındaydın...Peki senin ihtiyacın olduğunda hatta dil döküp yalvardığında, hatta ve hatta gururunu hiçe sayıp aradığında yanında kim vardı..
 
Sen söyleyemezsin değil mi?...
 
Ben söyleyeyim...
Kocaaaa bir hiç kimse !!!
Sevmiyorsa sende sevmeyeceksin, aramıyorsa sende aramayacaksın, değer vermiyorsa sende vermeyeceksin, umursamıyorsa sende umursamayacaksın, verdiği kadar vereceksin herşeyini, sevgini, samimiyetini...Seni kolay bulma lüksünü yaşatmayacaksın karşındakine..
İşte sevgili ben...
Hayat hep böyle iyi olmakla, dürüst, samimi, verici, içten olmakla mutlu yaşanmıyor, sevgi kazanılmıyor.. Bunları yaptığın için ödül almıyorsun...Sen sevdiğin kadar sevilmiyorsun.. Hatta sevmediğin zaman daha çok seviliyor ve arzulanıyorsun...
 
Fakat ben seni biliyorum sevgili ben....
 
Üzüntülerinin, iç burukluklarının, terkedilişlerinin, sebebini tüm bunlar olarak görsen de, sen yine bildiğinden vazgeçmezsin.... Kendi kendine ben salağım, ben aptalın tekiyim der der durur bildiğin yolda kendi fikirlerinin doğrultusun da yürürsün....
 
Fakatttt  gün olur devran döner;
 
O seni sevmeyenler, o sana yürek sızıları yaşatanlar, o seni üzenler, sen onları ararken, seni aramayanlar, yaşadıkları pis, iğrençlik dolu, çıkar ilişkilerinden, zarar görmüş çeşitli hikayelerden sonra, tekrar senin saflığını, masumluğunu, sıcaklığını hatırlayıp geri dönerler.
 
Sevgili ben,
Pekii sen ne yaparsın o gün geldiğinde?...Yine ben sana söyleyeyim...
Şayet artık içinde zerre kadar bir sevgin kalmadıysa, rolleri değişir ‘’O’’ sen olur ‘’ Sen’’ o olursun bundan sonra...
Yok hala içinde bitmeyen sevgin devam edip gidiyorsa sil baştan herşeye tekrar başlarsın..
Bundan sonrası senin tercihin ve seçimin artık....
Benden bana söylemesi..
 
İşte  Hayat bu, bazen olur. Durur. Düşer. Yuvarlanır. Tepetaklak olur insan .Bazı şeyler noktalanır isteyerek yada istemeyerek. İşte ben böyle zamanlarımda, kendime hep şunu söylemişimdir: Sevgili ben, şimdi yeniden o içimdeki ateşi yakacağım ve başına oturacağım hem de  bağdaş kurarak  sonra da ellerimi  ateşime tutup sadece  ısınacaksın sende  biraz.
 
Sonra hikayeni dinlemek isteyecek, içindeki ve çevrendeli  tüm herkez.
Ve sen şöyle başlayacaksın yeniden:Hazinen bugünün, hazinen şimdiki yaşadığın zamanın ve senin  hazinen sahip olduğun tek hayat Hazinen burası, hazinen yanındakiler, hazinen çocuğun, ailen ve dostların işte bu yüzden sevgili ben sende kaldığın yerden devam edeceksin seni seven hazinelerinle yaşamaya…
 
Sevgiyle kalın.